22. Bölüm

23K 2.3K 3.3K
                                    

Merhaba 💛

Özleştik yahu, umarım herkesin keyfi yerindedir. 🥰 Çok konuşmayıp bölümü sizlere emanet ediyorum. İlginiz ve desteğiniz için teşekkür ederim 🙏🏻

Keyifli okumalar.

☀️

Yavuz'un derinden yükselen içli fısıltısı ile söylediği dörtlüğü anlayamamıştı İnci. Gözlerini aralayıp yüzünü hafifçe geri çekti. Kapıldığı efsunlu seraptan kopan Yavuz da o anda gözlerini usulca aralamıştı. Bilincinin kıyısına Goethe'nin satırları aracılığıyla taşıdığı gerçeğin idrakına varıyordu şimdi genç adam. Söyle bana, gönlüm ne arzular? Gönlüm sendedir, kadrini bil! Ezberinde Almanca olarak kalan satırların, İnci'nin aşkı sorguladığı satırlar olması pek manidardı. Zonklayan şakaklarını ovuşturma isteğine direndi. İnci'nin gözlerinde konaklayan gözleriyle uzaklara dalıp gitti. İnci'nin Seda ile Kayseri'deki bahçelerinde, yere serdikleri kilimin üzerinde oturmuş halde bu satırlar üzerine konuştukları anlar üşüşüvermişti zihnine.

O bahçede bu şiiri bir şeyleri çözmek ister gibi defalarca okuyan okuyan İnci'nin sesi yankılandı zihninde.

"Kalbi birine önünü ardını düşünmeden teslim etmek midir aşk? Birini ona bu teslimiyetçi satırları söyleyebilecek kadar sevmek mümkün mü?"

Mümkündü.

Bu sarsıcı idrakla Yavuz'un tutuk bakan gözleri ona sorgular biçimde bakmakta olan İnci'nin gözlerinden koparak yere indi ve kızın bedenini saran kolları da mağlubiyetle iki yanına düştü. Zira İnci, zihnine düşen bir fikir tohumu değildi. Gönlünün arzuladığı ve yine gönlünün ona fark ettirmeksizin teslim olduğu kadındı. Duygu yok küstahlığına karşın onu alaşağı eden kadındı. Direnemeden aşık olduğu kadındı. Kalbi, bedeni ve yüzü bu farkındalıkla aynı anda kasıldı. Tüyleri ürperdi. Belirsizliğe tahammül edemeyen zihninin otoriter yanı onu bunları idrak edebilmesi ve bir şeyleri belirli hale getirebilmesi için buraya yollamıştı. Başarılı da olmuştu işte. Zira belirli kılınanlarla saklandığı yerden çıkmış keyifle ellerini ovuşturuyordu o otoriter yan.

Gün gibi ortada olanlarla ne yapacağını planlama zamanıydı artık.

Adamın kafasındaki cendereden bihaber olan İnci "Almanca mı konuştun az önce?" diye sordu, az önce yaşadığı yoğun hislerden ötürü titrek çıkan sesi fısıltı halindeydi. "Ne söyledin?"

Karşılıklı çıkarlar doğrultusunda kazan kazan usulüne göre evlendiği kadına yalnızca birkaç ayda aşık olduğunu saniyeler içinde kabullenmiş olan Yavuz, konuşma yetisini yitirmiş gibiydi. Aklı almıyordu. Aslı'ya karşı yıllardır içinde beslediği suçluluk duygusunun daima taze tuttuğu yas sürecine rağmen bu nasıl mümkün olmuştu? Yüreği sancıdı. Aslı'nın ölümünün idrakına varmak da dahil hiçbir idrak, böylesine çetrefilli olmamıştı onun için.

"Yavuz?"

Sıcaklığını koruyan bedeni ile kesik kesik soluyan İnci, bir anda bir heykel kadar donuk kesilen adama neler olduğunu gözlemlemeye çalıyordu. Ancak anlamlandırabildiği hiçbir şey yoktu.

"Yavuz, iyi misin?" diyerek elini uzatıp onun omzuna dokunacağı sırada iki adım gerileyen Yavuz buna izin vermedi.

Tutuk bakışları kısa bir an için İnci'nin yüzüne değdi ancak gözlerinin içine çıplak kalmış gibi bakamadı.

"Öylesine mırıldandım bir şey." diye geçiştirdi İnci'yi. "Saat geç oldu İnci, iyi geceler." diyerek, kızı ardında bırakıp hızlı adımlarla kış bahçesini terk etti.

Güneşi YakalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin