Episode 31: We Will See You Again One Day.

41 11 16
                                    

Metropolis, 2018

Işıkların aydınlattığı geniş salonda parıldayan üç kadın vardı.

Çekingen gülüşler attığı adamdan kurtulmak için adeta saniyeleri sayıyordu. Saçını düzeltir gibi yaparken kulağındaki kulaklığı açtı. Yalnız kalmak istediği dakikaların böyle olacağını tahmin etmemişti.

"Çocuklar, Artemis iletişim kurdu. Başlıyoruz." Dedi Aqualad.

Zatanna, konuştuğu yetmişlerindeki kadına nazikçe gülümserken zamanı olduğu bir zaman tekrar uğrayacağını söyleyerek yan masadaki kadına kısa bir bakış attı. Jasmine, beklediği bakışı alınca şampanyasını hızlıca bitirdi. Yanından geçen garsondan iki kadeh alırken boşu da bırakmayı ihmal etmedi. Çevik adımlarla kızına doğru ilerledi. Kadehi eline tutuşturdu.

"Alkolsüz orman meyveli kokteyl, sevdiklerinden. İçinde mango yok ama ananas olabilir." Dedi hızlıca. Kendi kadehinden ufak bir yudum alırken gözüne kestirdiği çiftin etrafını hızlıca taradı. "Ayrıca hedef Artemis'e yakın. Zatanna ve ben yapamayız."

"Kabul ettiğin için teşekkür ederim." Dedi Zatanna minnettar bir gülümsemeyle. "İşlerinin yoğun olduğunu biliyor-"

"Hükümetin istediği plandan çok daha ilerideyim hatta bitti. O yüzden gecenin tadını çıkaralım, hayatım." Kendilerine dönen gazeteciyle kızın belini nazikçe kavrayıp gülümsedi. "İsviçre frangı de."

Ekip arka plandayken güldüler. Onca yıla rağmen bu kadının enerjisine hayran olmadan edemeyeceklerdi. Artemis, bulduğu fırsatla saliselik sırıttı. Bu gece eğlenmeyi düşünüyordu ve kesinlikle eğlenecekti.

Çifte doğru, tıpkı Jasmine'nin öğrettiği gibi, ilerlerken bileği burkulmuş gibi yaptı. Kadına doğru sendelediğinde oldukça mahçup gibi görünüyordu. "Üzgünüm, topuklular." Dedi utanç duymuş gibi. Kadın anlayışla gülümsediğinde onun bu rolcu havası Artemis'i sıkmıştı.

Merdivenlere doğru ilerledi. Bu görkemli gece için görkemli bir mekan seçilmişti. Hiç ona göre değildi ve uyum da sağlayamıyordu. Ama Jasmine ve Zatanna daima birkaç adıma arkasındaydı. Son beş yıldır hayatı kesinlikle kusursuzdu. Çatlakları olsa bile...

İki parmağının arasına sıkıştırılmış ve el çabukluğu ile kadının bileğinden aldığı anahtarı yüz hizasına kaldırdı. "Kötü ama aptal... En eğlencelisi ama hevesim çabuk geçer."

Odanın yanına geldiğinde hızlıca kilidi açtı. Ayağındaki topuklulara rağmen oldukça çevikti. İçeride bir nefes daha hissediyordu. Kendisi hissetmişse, o da hissetmişti.

"Güzel bir sürpriz," diyerek güldü adam. Elindeki dosyayı gömleğinin altına yerleştirmiş ve düğmeleri ilikliyordu. Boynunda asılı duran kravatı düzeltmedi. Kollarını göğsünde bağlayıp duvara yaslandı. "Artemis, değil mi?"

Yüzündeki kimlik değiştirici mi bozulmuştu yoksa sapık bir hayranı mi vardı? Bacağına takılı bıçak kendini hatırlattı. "Kim soruyor?"

"Bir dost," dedi omuz silkerek. Zehir yeşili gözleri kadının grilerine oldukça sert bakıyordu. "Bir tanıdık da denir."

"O dosyayı istiyorsan, bir şeyler biliyorsundur." Dedi dişlerini sıkarak. Kulaklığın kapalı oluşuna lanet etti. "Kime çalışıyorsun piç kurusu?"

Yüzünü buruşturdu. "Kaba şey seni,"

"Şaka yapmıyorum ben! Kime çalışıyorsun?"

"Ne demem gerekiyor, İsa mı?"

Burnundan soludu. Karşısındaki adam ise onun aksine çok sakin ve alaycıydı. Yavaşça kadına doğru adımladı. Artemis yerinden kıpırdamadı ve ona meydan okudu. "Beni dinle sarışın. Ben kimseye çalışmam, bu bir." Dedi oldukça ciddi bir ifadeyle. Koridordan sesler duyulduğunda ikisi de bakışlarını hızlıca oraya çevirdi. Kapıya yaklaşılıyordu. Kadını kolundan tutup duvara yaklaştırdı, bedenini ona yasladı. Şakaklarındaki değiştiriciyi devre dışı bıraktı. "Ve iki, kendim için her şeyi yaparım."

Demir Yarasa GerçekliğiWhere stories live. Discover now