Episode 29: It's Okay, Jasmine.

49 9 11
                                    

Gotham, 2014

Elindeki kadehi çevirerek karşısındaki güzelliği dinlemeye devam etti. Jasmine O'Neill, romantik bir kadın olmayabilirdi ancak kesinlikle bir flörtözdü. Bruce Wayne ise onun bu karakterini son damlasına kadar görebiliyordu. 

"Çocuklarla nasıl gidiyor?" 

"Bilirsin. Onlar iyiler. Oliver şu sıralar anlamadığım bir şekilde çok meşgul. Laurel davalardan davalara ya da adaletin peşinde koşuyor. Genç kahramanlarla ilgileniyor. Sara ise... Kim bilir nerededir?"

"Peki ya, röportaj?"

Onun duymasını beklese de, daha bugün karar vermişken nasıl bu kadar erken öğrendiğini de merak etmiyor değildi. Dick haber vermezdi. Bruce ile iyi bir ilişkileri olsa da bu kadar da iyi değildi. Bu da aklına, Bruce'un bazı ajanları olduğu fikrini getirdi.

"Bruce," dedi nefesini vererek. İfadesinin değiştiğini fark ettiğinde, kendisi de kadehini bırakarak daha ciddi bir tavır aldı. "Küçük ajanların mı var?"

"Benim her yerde gözüm vardır, doğru." dedi tam cevaptan kaçınarak. 

"Bruce?" Dedi şüpheyle.

Hayatı boyunca kendisinden bir şeyler saklanan bir kadın için bu oldukça normal bir cümleydi. Arkasından bir şeyler çevrilmesi konusunda çok hassastı. Bu, ona, Francis'i hatırlatıyordu. Eğer süper kahramanlar hakkında daha fazla şey bilseydi, her şeyin daha farklı olacağına inanıyordu. Eğer bilgisiz olursa, sorunla nasıl mücadele edebilirdi ki?

"Sorun yok, Jasmine." Dedi güven verircesine gülümserken. Yaptığı şeylerden bahsetmemeyi seçti. "Bu akşamın kalanını nasıl değerlendirmek istersin?"

🌇

National City, 2014

Kendilerine verilen kahveleri gülümseyerek aldı, karşısındaki kadına da uzattı. Kısa teşekkürleri sundular, sessizleştiler. Konuya nasıl girmesi gerektiğinden emin bile değildi.

"Buraya çağırma sebebim," dedi çekingence. Dudaklarını gergince ısırdı. "Hiçbir faydası olmasa da özür dilemek. Bunu bilmiyordum."

"Kara," dedi anlayışla. Her ne kadar hassas olduğu bir durum olsa da kadının, hiçbir suçu olmamasına rağmen, özür dilemek istemesi kalbine dokunmuştu. "Clark'ın suçlu olmadığını biliyorum. Onun elinde olan bir şey olsa, dünyadaki ve evrendeki tüm kötülükleri yok ederdi. Ancak bu mümkün değil. Onu suçlayamıyorum."

"Biliyorum, biliyorum." Dedi. "Ama, ya bir şeyler farklı olsaydı? Bunu düşünmeden edemiyorum."

"Belki de farklı olurdu ama artık önemli değil. Bu acının bana öğrettiği en iyi şey, Kara," sakın sesine hayret etmeden duramadı. Aynı zamanda hayran kalmıştı. Kendisi, konu ailesi olduğunda, asla sakın kalamazdı. "Hayatla ilgili plan yapılmaması gerektiği. Lex ile, oğlumuzun geleceğiyle ilgili tüm garantileri almaya hazırdık. O iyi bir baba. Boşanma dönemini en sağlıklı şekilde geçirmesi için pedagoglarla bile görüşmüştük. Ama olmadı. Bu bizim ya da Clark'ın suçu değil. Kadere inanan biri değilimdir ama tüm suçu kadere atmaktan başka şansım da yok."

İkisi de sessizleşti. Kara, bir çocuğun ölümüne neden olmanın nasıl hissettiğini bilemezdi. Ancak Clark onun ailesiydi. Onun nasıl hissedeceğini tahmin edebilirdi. Ayrıca her ne kadar konusu fazla geçmese de, Conner onun yeğeni sayılırdı. Ona bir şey olması fikri onu delice korkutuyordu. Jasmine'ın nasıl hissettiğini belki de hiç anlayamayacaktı.

"Affedemediğine eminim. Ama yine de, teşekkür ederim Jasmine." Dedi Kara minnettarca. "Suçlu değildim bu konularda biliyorum. O sırada dünyada bile değildim. Ama yine de teşekkür ederim."

Demir Yarasa GerçekliğiWhere stories live. Discover now