Episode 9: Talk To Me

84 16 6
                                    

Gotham, 2014

"Her şeyi batırdım." dedi Bruce nefesini verirken. Karşısındaki aynaya bakarken gözüne sürekli boynundaki morluklar denk geliyordu. Hem kendisinin hem de Jasmine'nin sarhoş olduğunu biliyordu. Sabah uyandığında yalnız olmayı beklediği kesindi. Aklında önemli olan diğer şeylerden biri, kadının onu bitirecek olduğuydu. Ve bu kesinlikle sadece maddi olmayacaktı. 

"Efendi Bruce. İyi misiniz? Banyoda oldukça uzun kaldınız ve dün gecenin yaralarını da henüz sarmadınız." Alfred dışarıdan seslendiğinde kendi aptallığına sövmeye devam etti. Hiç yapmayacağı şeyleri son sekiz ayda yeterince yaptığını sanarken, bu kadarını kendi bile tahmin edememişti. 

Kapının kilidini açarak kendini koridora attığında içindeki sıkıntılı ifadeyi yüzünde yansıtmamaya çalıştı. Her zamanki ifadesizlik maskesinin kendini kurtaracağına çok da inandığı söylenemezdi. Alfred, kaşlarını şaşkınlıkla kaldırdı. "Efendi Bruce, sizi kim boğdu?"

Boynundaki morlukların devamının gövdesinde olduğunu söyleyemese de, insanların onu boğulma izine benzetmesi belki onu kurtarırdı. Jasmine O'Neill her anlamda görünenden daha fazlasıydı. "Hareketli bir geceydi, Alfred." dedi sesini sabit tutarak. Koridorda ilerlerken mırıldandı. "Ve oldukça sert."

Odasından çıkan Dick'i gördüğünde ondan da kaçamayacağını anlamıştı. Gerçek bir dedektif yetiştirmek bunu gerektirirdi ama bunu gözünden kaçırmasını isteyebilirdi. Dick, onun adım seslerini duyduğunda selam vermek için elini kaldırdığında şaşkınca boynuna baktı. "Seni kim yedi?"

"Boğuldum,"

"Aşkla mı?" dedi gülerek. 

"Oldukça yırtıcı bir düşmanla," diyerek sözünü değiştirmeye çalıştı. 

Gülmemek için dudaklarını ısırdı. "Proje şirketlerinden biri olabilir mi bu? Kumral, akıllı, ulaşılmaz ve oldukça yırtıcı bir kadın?"

"On yedi yaşında gibi davran Dick ve okuluna git." dedi Bruce mağaraya gitmek için odaya dönerken. Dick arkasından gülerek mutfağa ilerlese de Bruce'un en azından normal insanların yanına gitmiş olmasına sevindi. Tabi içindeki bir kısım, onun bir uzaylıyla dövüştüğünü de söylüyordu. Ancak bu tarafını duymazdan geldi.

Bruce ise yarınki proje toplantısında ne yapacağını ve Watch Tower'a giderken bunu nasıl kapatacağını düşünüyordu. 

🌃

Watch Tower, 2014

Mutfağa girdiğinden beri kendisine bakan Oliver ve Laurel'a laf atmamak içi kendisini tutuyordu. Diğerleri her ne kadar onun tüm gece mesai yapmış olduğunu düşünse de ikilinin bakışları bir şeyler bildiğini gösteriyordu. Ve Bruce bunun bilinmesini hiç istemiyordu. 

"Sorun ne?" dedi en sonunda patlayarak. Dik bakışları canını sıkmaya başlamıştı. Oliver her ne kadar konuşmak istese de Laurel'ın bakışlarıyla dudaklarını birbirine bastırdı. Jasmine'i ele vermeyi asla istemiyorlardı. Dünyanın geri kalanı onların arkadaşlığını bitirdiğini sanarken, birlik üyelerinin de öyle sanmalarını istiyorlardı. Jasmine diğerlerinin zihinlerinde isim olarak kalmamalıydı. 

"Kötü pataklanmışsın," dedi Laurel yalnızca. Ayaklandığında Oliver da onu takip etti. Birbirlerinden ayrıldıkları anda sarışın adamın durmayacağını biliyordu. "Ollie, benimle çocukların yanına gitmeye ne dersin? Artemis konusunda konuşmak istediğim bir durum var. Sonuçta senin sorumluluğunda."

Oliver onu başıyla onaylayarak mutfaktan çıktığında Bruce arkalarından gözlerini kısarak baktı. Bir şey sakladıklarını bilmesine rağmen sormak istemedi. Kurtarması gereken bir projesi ve mosmor bir boynu vardı. 

Demir Yarasa GerçekliğiWhere stories live. Discover now