Episode 7: I Love You Always

91 13 3
                                    

Star City, 2013

Jasmine, elindeki dosyaları masaya bırakarak kendisine yeni bir kahve doldurdu. Anna'nın ölümünden beri geçen iki haftada toparlandığını düşünüyordu. Biriken işlerle ilgilenmek onu uykusuz bıraksa da bu artık dert ettiği bir şey değildi. Kendi için ayakta durmuyordu, Artemis için ayakta duruyordu.

Koruması ve sevgisini vermesi gereken bir kızı vardı.

Yıkılamazdı.

Sabah kahvaltısında Artemis ile konuşmak da istiyordu. Bugün her ne kadar haftasonu olsa da onun ekibin yanında olacağından emindi. Anna'nın ölümü onu da sarsmıştı. Toparlaması gereken tek kişi kendisi değildi.

Yarın olacak Noel kutlaması için evde olmak istese de, lanet olası ününün getirdiği davet toplantısına gitmeliydi. Onur konuklarından biri sayılıyordu. Ancak Artemis gitmemesini söylerse bununla uğraşmazdı bile. Merdivenlerden gelen seslerle dalmış bakışlarını oraya çevirdi.

"Hey, uyanmışsın." Dedi alayla. Onu dalgasına göz devirse de, gülmeden edemedi. Son zamanlarda çok uyuduğunu biliyordu. Ve bazen de hiç uyumuyordu. "Kahvaltının kokusu üsse bile ulaşmış olabilir. Elinin lezzetini herkes yemeden anlar."

"Benden bir şey isteyecekmişsin gibi hissediyorum." Dedi gülerek. Çoktan yemeğe gömülmüş kıza baktı. Ondan inatla gözlerini kaçırıyor ve ağzını hızlıca dolduruyordu. "Ve bunun Noel ile ilgili olduğunu düşünmeye başladım."

Ağzındakileri yuttuktan sonra kısa bir tereddüt yaşadı. Anna'nın gidişinden beri Jasmine'nin toparlanamadığını biliyordu, rol yaptığını da. Geceleri uyuyamadığını ve kendisini işe verdiğini fark etmişti. Onu yalnız bırakma konusunda gerçekten tereddüt yaşıyordu.

Jasmine, onun ikilemine anlayışla gülümsedi. Daima olasılıkları düşünen bir kızla yaşamak onun için zor değildi. Artemis her şeyi düşünürdü. "Benimle her şeyi konuşabilirsin. Kızmayacağımı biliyorsun."

"Evet, biliyorum. Ama isteğim konusunda tereddüt yaşıyorum." İçindekileri söylediğinde daha iyi hissetti. "Ekip bir parti düzenliyor ama seninle kutlamak istiyorum. Seni yalnız bırakmak istemiyorum. Ve onlarla da olmak istiyorum."

"Benim için endişelenme, Artemis. Ben de seni yalnız bırakmak istemediğim için bu geceki partiyi ekecektim."

"Gerçekten mi?" Dedi şaşkınlıkla. Kendisi gibi hissettiğini tahmin etmemişti. Birbirleriyle kalmak için başkalarını ekiyorlardı. "Peki, davete gidecek misin?"

"Eğer sen de arkadaşlarınla parti yapacaksan, giderim." Dedi. Anlaşma imzalar gibi elini uzattığında, Artemis elini tuttu ve birbirlerini onayladılar. Gülümsediler. "Öyleyse, bu akşam için iyi şanslar."

Anlamayarak kaşlarını kaldırdı. "Neden?"

"Wally'e çıkma teklifi etmeyecek misin?"

"Ne! Hayır!" Panikli sesiyle Jasmine daha da sırıttı. "Wally başkasından hoşlanıyor. Ekipten biri."

Bu sefer kaşlarını kaldıran Jasmine oldu. "Beklemiyordum. Üzgünüm."

"Sorun değil," dedi sakince. Kendisi de bu konuda üzgündü. İlk kalp kırıklığı olsa da, bununla gurur duyması da garipti. Üzgün olduğu kadar mutluydu da. Çünkü hoşlandığı kişi konusunda yargılanmıyor ya da kısıtlanmıyordu. Ailesinin baskı dolu seslerinden tamamen arınmış hissediyordu. Kendi tercihleri vardı.

Yalnızca Artemis vardı.

Son zamanlarda aklında olan ve bu sefer Laurel tarafından kendisine sunulan dosya aklına geldiğinde tereddütlü bakışları Artemis'e döndü. Masanın köşesinde olan dosya yığınının içinde, farklı renkte olan tek dosya. Bunu şimdi konuşmak daha iyi gözüktü.

Demir Yarasa GerçekliğiWhere stories live. Discover now