•27• Vedalar ve bitişler

336 38 10
                                    

24 Haziran

Tom'un labirente girişini ellerimi ovuşturarak izledim. Gördüğüm rüya yüzünden endişeli olsamda Grindelwald'ın şu an için olası bir tehdit olmadığının farkındaydım. Çöküş dönemindeydi, herkes tarafından yalnız bırakılmıştı.

"O sağ çıkacak, biliyorsun değil mi?" Dedi yanıma oturan Abraxas.

Kafamı ona çevirdim ve mırıldandım.
"Ona kendinden daha çok güveniyorsun, bunun bir sebebi var mı?" Aylardır bu soru zihnimde dönüyordu. Tom Riddle etrafında ki herkesi öyle iyi manipüle etmiş, onları öyle bir kendine bağlamıştı ki insanlar ona canını verecek kadar güveniyordu.

"Elbette. O bize zarar gelmesine izin vermez." Ciddi misin dercesine ona baktım. Yüzümde ki alay onun kaşlarını çatmasına neden oldu.

Tom Riddle.

Hayatımın en tuhaf yerindeydi. Onu herkesten iyi tanıyordum, ancak bir o kadar da tanımıyordum.

Çocukluğum onunlaydı, gençliğim onunlaydı, her anımda o benim yanımdaydı. Şimdiyse koca bir hiç gibiydi, anılarımı benden izinsiz alıyor onları saklıyordu. Onlara sahip olmadığımı biliyordum, o da bildiğimi biliyordu ama çocuk avutur gibi ödül maması gibi teker teker veriyordu onları bana.

Bu yüzden ondan nefret ediyordum.

Beni öyle çaresiz bırakmıştı, öyle acınası hale getirmişti ki güç için kendi gururundan taviz veren birine dönüştürmüştü.

Yavaş yavaş dönmüştüm benliğime.

Yavaş yavaş kendi karakterimi bulmuştum.

Tom Marvolo Riddle hiç şüphesiz güç istiyordu. Onun istediği güçse bendim.

Bu yüzden beni onlarca plana sokmuştu.

Onun karakterini sevmiyordum, ben onun sahip olduğu şeyleri seviyordum. Onun yakışıklı bir yüzden fazlası olduğunu biliyordum, o şeytandı. Elinde olsa tanrıya meydan okurdu, bunu biliyordum.

Bu yüzden herkes ona bu denli güveniyordu ama yanılıyorlardı.

O, başı sıkışsa ilk başta en yakınını harcardı.

"Sen ona güvenmiyor musun? Onu sevdiğini sanıyordum." Sesinde tedirginlik vardı. Vereceğim cevaptan korkuyor gibiydi.

Her ne kadar Tom gibi onları sürekli terslemiyor olsam da onlara acımayacağımı hepsi biliyordu. Tom Riddle'ın sevgilisi olarak eskisinden de güçlüydüm onlara göre.

Aylar önce ezdikleri, aşağıladıkları kız yoktu. O kız hiç var olmamıştı, ne yaparlarsa yapsın onlara bin mislini yaşatmıştı. Yaptıklarımla Gurur duymuyordum ama pişman da değildim.

"Seviyorum. Ancak ona güvenmiyorum, çünkü onu tanıyorum. En ufak bir şekilde işine yaramayacağını düşündüğü hareketimi görmesine bakar beni terk etmesi. Bunun farkındayım, bence sende ona ölesiye güvenme. Bir anına bakar seni bakanlığa vermesi, bir düşüncesine kanar seni ortadan kaldırması..."

"Neden bana bunları söylüyorsun?" Sinirli duruyordu, hoşuna gitmemişti.

Aslında sadece onun sadakatini merak ettiğim için onu denemek istemiştim. Her ne kadar gerçekleri söylesemde, bir ölümyiyene gerçekleri anlatacak kadar kafam gidik değildi. Anlaşılan bu duydukları onu sinirlendirmişti.

Bu sinirinin ise Tom labirentten çıkana kadar idare edeceği kesindi.

"Sadece merak ediyorum Malfoy."

"Yanlış şeyler söylüyorsun. Benim sadakatim ebedi, sonradan görme bir safkan benim görüşümü değiştiremez, lorduma olan sadakatimi sınayamaz ve hatta beni sorgulayamaz." Dişlerini sıkarak cümlesini bitirdi. Alayla sırttım ve onu süzdüm.

"Senin lordun bir melez." Dudaklarımdan çıkan sesli gülümsemeye Öfkeyle baktı.

Eğer karşınızda, ağzında altın kaşıkla doğmuş bir safkan varsa onu kızdırmak bir cümle kadar basitti. Şu an safkanım diye geçinen büyücülerin hepsinde melez kanı vardı, bunu inkar edemezlerdi. Sadece üstü kapatıldığı için bunu kabul edemiyorlardı. Yüzlerce yıl önce kutsal 28 yokken, nasıl safkanlık benimsenmiş olabilirdi?

Hepsi bunu biliyordu, biraz düşünen biri zaten bulabilirdi. Sadece dillendirmek işlerine gelmiyordu...

Safkan olmayı veya safkan doğmayı onların aksine üstünlük olarak görmemiştim.

Benim muggle öldürmekte umrumda değildi, muggle doğumlu büyücülerinde benim nazarımda kıymeti yoktu.

Ben sadece güç için buradayım.

Güç için ölümyiyendim.

Güç için katildim.

"Sevgilin bunları duyarsa seni yaşatmaz." Laf bulamadığı için Tom'dan vurmaya çalışması komikti.

"Siz onun yüzüne bakamazken ben onun boynuna asamı dayamış, en sadık adamlarının defalarca yenmiş kişiyim. Emin ol sevgilim benim ondan üstün olduğumu zaten biliyor."

"Ondan üstün değilsin, o varis!" Sertçe fısıldadı.

"Hayır ondan üstünüm. Emin ol, biz ayrılırsak onun peşinden koşan asla ben olmam. Kendi benim kapıma gelir. Onun sağ kolu olarak sadece izle Abraxas, tabii ben ölmeden seni öldürmezse..." Göz kırptım ve yanından kalktım. Ağzını bana hakaret etmek için açtı ancak yüzüne bakmadığımı görünce sessizce yerine sinmekle yetindi.

Başka bir yere geçtim, sonra da Tom'un çıkmasını bekledim.

Bir saat sonra Tom elinde kupayla geldiğinde Hogwarts öğrencileri çığlık çığlığa tribünleri terk etti ve onu kutlamaya gitti.
Sakince ayağa kalktım ve iki elimi korkuluklara yasladım.

İzleme tribününde sadece ben kalmıştım. Diğer öğrencilerin hepsi onun yanındaydı.

Bu yüzyılın 3 büyücü şampiyonu Tom Riddle'dı.

Şöhret ve paranın sahibiydi.

Bir kaç dakika sonra Tom ile göz göze geldik. Bir kaç saniye bakıştıktan sonra alanı terk edip Hogwarts'a döndüm.

Her şey yeni başlıyordu.

1 Temmuz, mezuniyet

Çantamı toplamış çekiştirmeye çalışıyordum. Tom kazandığı parayla malikane alacak mıydı yoksa ölümyiyen evlerinde mi kalacaktık bilmiyordum.

Sonuç olarak bir ölümyiyendim ve o nereye giderse peşinden gitmek zorundaydım...

Mezun olmamız çok bir şey değiştirmemişti. Seherbazlık bürosundan bir kaç davet mektubu gelmişti ama onları yanıtsız bırakmıştım.

Tom hogwarts'a profesör olarak gelmek istiyordu. İş ve para açısından sorunumuz yoktu, Tom'un derdi hortkulukları saklayabilmekti.

Son çantamı da kapattıkta sonra yatağıma oturdum.

Bu odaya son girişimdi.

Belki bu oda da geçirdiğim çoğu anımı hatırlamıyordum ama yinede aklımda olan anıları düşündüm.

Duygusal olmayı veya duygulanmayı oldum olası sevmezdim. Ancak şu an buna ihtiyacım vardı.
Yıllarım bu oda da geçmişti.
Kimliğim, varlığım, soyum dahi yokken bu oda vardı.

Bu içinin burkulmasına neden oldu.

Ancak daha sonra ayağa kalktım.

Derin bir nefes aldım, çantalarımı asa ile kavradım.

Ardından odaya bir kez daha bakmadan slytherin zindanlarını ve koridolarını edebiyyen terk ettim.

En azından ben öyle sanmıştım.

Ancak işler planladığımdan tuhaf gitti ve ben kocaman bir çıkmaza girdim...

Power - T.M.RWhere stories live. Discover now