•28• Taviz vermeden

310 31 3
                                    

Aylar önce yazdığım taslak bölümleri yayınlıyorum, bilginize <3
*

Eski, yıkılmış evden eser yoktu.

Macmillan malikanesindeydik, burayı üs olarak seçmek benim fikrimdi. Kayıtlarda bu evin savaşta yıkıldığı geçiyordu bu yüzden yapılan tılsımlar dikkat çekmemişti. Kimse bu harabenin bir zamanlar burada olduğunu hatırlamıyor gibiydi. Macmillan ailesinin mirası bana geçerken bile kimse bu evi bilmiyordu. Yok sayılmıştı, hayaletti.

"Oda nerede?" Diye sordum Tom'a dönerken. Kafasıyla merdiveni işaret etti ve arkasından ilerlemememi bekledi.

Arkasından ilerledim ve ikinci katta ki büyük odalardan birine girdik. O gece burada yaşadığımız anılar, bana söyledikleri, beni öpüşü adeta gözümün önünden gitmiyordu.

Odayı bana gösterdikten sonra kendi aşağı kata gitti. Bu evde tek kalmayacaktık, bunun bilincindeydim. Bir çok ölümyiyen burada yaşayacak, bazıları bir kaç günlüğüne kalacaktı. Asla yalnız değildik, hiç olmamıştık.

Tom kendi eşyalarını çoktan yerleştirmişti.

Açıkcası ayrı odada kalacağımızı düşünmüştüm, Tom rahatına düşkün biri gibi duruyordu... Belki de uğraşmak istememişti. Çok kafa yormadan eşyaları yerleştirdim. Onunla aynı odada kalmak kesinlikle değişik bir deneyim olacak gibiydi.

Saatler sonra odadan çıktığımda aşağıda derin bir sessizlik hakimdi. Merdivenleri indikten sonra çalışma odasından gelen fısıldaşmalar dikkatimi çekti. Kapının yanına gittim ve arkasından dinlemeye çalıştım.
Çok başarılı olamadığım için vazgeçtim çünkü sesler çok soğuktu, zaten bir şey anlamıyordum ve yakalanırsam alay konusu olacağım için bahçeye çıktım.

İlk günümüzdü, bu yüzden olay yoktu.

Olay olması mı daha iyiydi yoksa tamamen sessizliğe gömülmek mi bilemiyordum... Ne zaman bir süre kaos olmasa sonrasında daha büyük olaylar bizi buluyordu ve bu durumdan hiç memnun değildim.

Bahçede gezerken mermer bir tabela dikkatimi çekti, Macmillan malikanesi yazan tabela değişmiş Riddle-Millan malikanesi olmuştu.

Yüzümü hızla buruşturdum.
Buna gerçekten gerek var mıydı?

Hoş, Tom'dan düz bir şekilde Riddle yazmasını beklerdim. Bu bile şaşırtıcıydı.
En azından bana saygı duyuyordu.

Bahçeye ve eve sürekli birileri geliyordu, girenin çıkanın haddi hesabı yoktu.
Bencil biri değildim ama herkesin bu evi bir kaç saatte bu kadar benimsemesi çok tuhaftı, gerçekten...
Hemen askeri üsse dönüşmüştü.

Hava hafifçe karardığında eve geri döndüm.

Çalışma odasına girdiğimde Tom elleri arkasında camdan dışarıya bakıyordu. Benim geldiğimi anlamış olmalıydı ki bana doğru döndü.
"Her şey yolunda mı?" Yanına gittim ve bende camdan dışarıya baktım.

"Hep bu kadar sıkışık tıkışık mı yaşayacağız?"

"Hayatımızın sonuna kadar, evet." Yüzümü buruşturdum ve yanıtladım.

"Hogwarts'da olan herkes burada, sanki daha lüks bir Hogwarts gibi..." Dudağının kenarı ile sırıttı ama cevap vermedi

"Yakında başkaları da gelecek, endişelenme."

"Bu fikri hiç sevmedim." Dedim alayla. Eli belime gitti ve vücudumu kendine yapıştırdı. Midemde oluşan kasılmalar kenini iyiden iyiye belli etmişti.

Yükseldim ve dudaklarına bir öpücük kondurmayı amaçladım, ancak o bunu derinleştirdi ve vücudumu duvara yasladı.

Bir süre sonra dudaklarımızı ayırdı ve saçıma parmağını doladı. Beni sanki bir tabloyu izliyormuş gibi izliyordu. Gözlerinde ilk defa gördüğüm bir hayranlık vardı.
Bunu onda ilk defa görüyordum.

Power - T.M.RWhere stories live. Discover now