•17• Yanılgılar

610 71 60
                                    

Kuruyan boğazımla aniden kalkma ihtiyacı hissettim. Yutkunamayacak derecede susamıştım. Yatağımdan yalpalayarak kalktım ve komidinde ki sürahiye uzandım ama boştu.
Elbette... Bende şans ne arar ki?

Bu kez odanın çıkışına ilerledim. Ancak gözlerim yanıyor ve başım dönüyordu. Uykumu pek aldığım söylenemezdi. Tabii
Bunda bir kaç saat önce dört cinayet işleyip, ardından geçmişimi öğrenmemin ve birde bunun üstüne Tom Riddle ile kavga etmemin de etkisi oldukça büyüktü.

Duvarda ki mekanik saate diktim gözlerimi, sabah altıydı. Aralık ayının 19'ydu ve noel tatili yaklaşıyordu. 6 gün vardı, hogwarts'a mı kalacaktım yoksa Tom'un başka planı mı vardı onu da bilmiyordum.
Ölümyiyen olarak geçirdiğim ilk noel ve ilk yılbaşı olacaktı.
Ayrıyetten ilk doğum günüm.

Odamdan çıktım ve merdivenlere yöneldim. Ortak salonda mutlaka su olmalıydı...

Ölümyiyen olmayı çok istemiştim. Güç istemiştim, kendime ait olanı istemiştim.
Ancak şu an bunları sorgulamıyor da değildim...

Tom beni ölümyiyen yapmak için basit ama etkili bir oyun oynamıştı. Beni ordusunun başına geçirmiş sorumluluğunu çok az olsa bile bir miktar azaltmıştı. Ancak düşünüyordum ve buna engel olamıyordum, eğer ölümyiyen olmasaydım ne olurdu?

Kendimi istemsizce damgalanmış gibi hissediyordum ve bu düşündüğümün aksine hiçte havalı değildi.

Keşke ölümyiyen olmak için değilde anılarım için ona ısrar edip, tehdit etseymişim. Günlüğünü bir kez çalmıştım ancak şu an onu tılsımladığına emindim. Hatta belki de en başından beri tılsımlıydı ve sırf ben onu alayım diye tılsımı kaldırmıştı... Kim bilir?

Ortak salona vardığımda şöminenin çıtırtısı ve sıcaklığı mayışmama neden oldu. Uzun pamuk kumaşından pijamam iyice bedenimi ısıtmıştı.
Parmaklarım hızla sürahiyi kavrarken sonunda suya kavuşmanın verdiği hazla ikinci bardağımı içtim.

"Rachel?" Bardak elimden kayarken Tom hızlıca bardığı yere düşmeden kavradı.

"Bu saatte Ne işin olduğunu sorabilir miyim?" Dedi alayla. Bir yandan da bardağı yerine bırakmıştı.

Her zaman havalı bir hareket yapması gerekiyordu, yoksa eksik kalırdı.

"Soramazsın." Dedim ve şöminenin karşısına oturdum. Üşümüştüm ve uykum vardı. Ayrıyetten şu an odama gitmektense şöminenin karşısında oturmak çok daha çekiciydi.
Güzel bir kış gecesiydi.

Gözlerimi şöminenin tam karşısına oturduktan sonra yumdum.
Sıcak gerçekten beni rahatlatıyordu.
Gözlerimin kapanmasıyla aklıma bugün yaşananlar geldi.

Onları öldürmeyip başka bir çözüm bulsaydım, en azından deneseydim neler olurdu?

Hızla kendime geldim.
Sadece kafam karışmıştı, elbette ihanet etmeyi düşünmemiştim. Böyle bir şey mümkün bile değildi.
İhtimali yoktu, olmamalıydı.

"İlk cinayetini işlerken ne hissettin?" Dedim arkamda ki varlığını hissederken. Kafamı arkaya çevirdim, omuz silkti ve deri koltuğa oturdu.

Elbette yüce onuru onu yere oturtmazdı.

"Hissetmedim."  Göz devirmeme engel olamadım.
Aptal.

"İlla ki bir şeyler hissetmişsidir. Yalan söylemene gerek yok." Uzun süreli bir sessizlik oldu.

"Rahatladım."
Babasını öldüren birinden ne beklerdiniz?
Ve suçu amcasına atan.
Onun zihniyle oynayan.
Ayrıyetten sırlar odasını açıp masum Myrtle'ı öldüren ve okulun kapanma tehlikesi olmasa öldürmeye devam edecek olan ondan, ne beklerdiniz? Ben hiç bir şey beklememiştim.

Power - T.M.RWhere stories live. Discover now