•26• Tozlu Raf

609 49 56
                                    

29 Nisan

Aritmasi derslerinin notlarını son kez gözden geçirdim. Eksik durmuyordu ve bence sınavlar için  hazırdım.

Kollarımı esnettim ve notlarımı çantama tıktım, saat gece yarısına yaklaşıyordu. Hızla yakalanmamak için hayalbozan tılsımını mırıldandım ve Astronomi kulesine ilerledim.

Hava almak istiyordum, saatlerdir süren havasızlıktan bunalmıştım. Ayrıca sayılar, formüller ve türevleri beni fazlasıyla boğuyordu.

Kulenin tepesine çıktığımda korkuluklardan ayağını sarkıtan bedenle irkildim ama çok şaşırdığım söylenemezdi. Bir kaç haftadır onu beş kere anca görmüştüm. O hem 3. Görev için hemde sınavlar için bense sadece sınavlar için uğraşıyordum. Bu yüzden görüşmemiz mümkün olmuyordu.

Sabahları derslere giriyor kalan vaktimi kütüphanede geçiriyordum.

"Yine karşılaştık..." Dedim yanına otururken. Dalgın olduğu için irkildi, bu beni şaşırttı çünkü onu dalgın nadiren görüyordum.

"İyi misin?" Yüzünde olan tuhaf bakış beni ürküttü.

"İyiyim. Sadece 3. Görevi düşünüyorum, hepsinden daha ölümcül olacak." Omuz silktim.

"Senin başaramayacağın bir şey olacağını sanmıyorum." Kafasını salladı ve ayaklarımızın altında ki Karagöl'ü inceleme başladı.

Bir kaç dakika sonra huzursuzlukla kıpırdandım, sormak istiyordum ve sormam lazımdı ama beni terlemesini istemiyordum.

Aramızın bir kaç haftadır çokta iyi olmadığını var sayarak bunu istememem de oldukça olasıydı.

"Tom, sana bir şey soracağım?"

"Eğer sinirlenmemden çekiniyorsan cümleye veya konuya bu şekilde girmemelisin." İç çekmeme engel olamadım çünkü gerilmiştim.
"Sor." Dedi eminsizliğimi görüp.

"Violetta kim?" Kaşları çatıldı ve bana döndü.

"Hangi Violetta?"

"Bilmem, iki ay kadar önce önüme çıkıp beni hatırlamıyor musun tarzı şeyler söyledi. Şimdi de beni ne zaman görse bana nefretle bakıyor. Kim olduğunu bilmiyorum, sen biliyor musun?"

"Hayır." Dedi sert bir şekilde.
"Ondan uzak dur." Sorgulayan bir şekilde ona baktım.

"İyi de neden? O kim?"

"Soru sorma! Uzak durmanı istiyorum, o kadar."

"Tamam." Dedim konuyu kapatmak için ama bunun peşini bırakacağımı da sanmıyordum.

Ayağa kalktı ve bana elini uzattı.
"Yarım kalmış bir düellomuz vardı, onu tamamlayalım." Gülümsedim ve kalkarak çantamı yere bıraktım.

"Elbette, dünden hazırım." Düello pozisyonuna geçtik ve onun büyü yollaması ile başladık.

Dakikaların ardından ikimizin asasından çıkan büyüler çarpıştı.

Kırmızı ve mavi renkte ki iki büyü birbirlerini ittirip galip gelmeye çalışıyordu.

İkimizde geri atmayı reddettik, en sonunda asamızdan çıkan büyüler gökyüzüne doğru savruldu.

Asalarımız astronomi kulesinin iki ucuna düşerken ikimizde nefes nefese asalarmıza bakmakla yetindik.

Kendimi sütunlardan birinin yanına attım ve sırtımı yasladım. Nefes nefese kalmıştım, uzun zaman sonra bu kadar çekişmeli bir düello yaptığımı hatırlamıyordum

Power - T.M.RWhere stories live. Discover now