•2• kilitli güç

1.5K 116 106
                                    

Seçen olmazsan seçilen olursun.

Saçlarımı ensemde sıkı bir topuz yaptım. Kütüphaneye girerken takip edildiğimi hissdiyordum. Tom intikam mı alıyordu? bana istesede zarar veremeyeceğini biliyor ve kendini, gururunu bu şekilde mi avutuyordu? dudaklarım iki yana kıvrıldı, nasıl ejderha görevini öğrendiğimi merak ediyordu, edebilirdi de çünkü asla öğrenemeyecekti. İksir kitaplarından birini aldım, masalardan birine otururken hala beni izlediğini biliyordum. Aptal ölümyiyenleri beni bu kadar kolay avlayamazdı.

cebimde ki kağıtlardan birini çıkarttım ve mahsenlerden birinin tam yerini yazdım. Basit bir önlemdi, eğer onu kızdırırsam neler yapacağını az çok tahmin edebiliyordum. cebime kağıdı tekrar attım.

Hafızamı kaybedersem ki Tom'u biraz daha kızdırırsam eminim deneyecekti, mahsenleri unutmamam lazımdı.

Dakikalar sonunda hala üzerimde ki göz gitmediğinde derin bir nefes aldım. Sinirlenmeye başlıyordum, kütüphanede öğlen vakti açık verecek kadar aptal değildim. Ve birde aptal yerine konulmaktan kesinlikle nefret ediyordum.

Gözlerimi yumdum ve ayağa kalktım. Hızlı adımlarla boş ve çoğu kişinin bilmediği koridorlardan birine saptım. Mahsenlerden birinin kapısının tam önünde durdum ama açmadım.

Ona yaşattığım gibi beni takip etmeleri sağlıyordu. Ve bu çok, çok rahatsız ediciydi...
Ama umrumda da değildi.

Eteğimin içine sakladığım ve muggle bir adamdan çaldığım çakıl taşı boyutunda ki patlayıcıyı hızla arkama attım. Düşünmek için zamanım yoktu, saniye dahi olmadan sessizlik büyüsünü mırıldandım, zaten 2 saniye içinde 3 metrelik bir alan patlamıştı. gülümsedim. Ölümyiyenin dikkati dağılmış olmalıydı ki hayalbozan tılsımı bozuldu. Beklenmedik numaralar yapmayı seviyordum... Hala gülümserken konuştum.
''lorduna rica ettiğimi iletirsin!''

''manyak!' dedi ortaya çıkan erkek ölümyiyen öksürürken. Dudaklarımı büzdüm ve ona yakalştım.
''canın acımış olmalı, yazık.''

Dizlerimin üstüne eğildim ve yerde yatan hala kendine tam olarak gelememiş ölümyiyenin çenesinden tuttum.
''lordun ne bilmek istiyorsa bana sorsun, peşime köpek takmasın''

''orospu!'' yüzüme tükürürcesine konuşmasıyla gözlerim alayla kısıldı. Sanki üzülüyormuş gibi mimik ve jest yaptım.

''belki de seni bırakmamalıyım?'' ayağa kalktığımda gözleri korkuyla büyüdü. geri geri sürünerek uzaklaşmak istedi ama başarısız oldu. Ayağımla eline bastım, ağızından tekrar acı bir inleme dökülürken asamı şakağına dayadım.
''stupefy...''

Bayıldığında asamı biraz uzaklaşarak ona doğrulttum ve süpürge dolabına götürüp bağlanmasını sağladım.
"Ne güzel bir gün..." Dedim kafamı yana eğerken.
"Bayılanlar, patlamalar ve adını kupaya yazanlar..."

"Aguamenti." Sıçrayarak uyandığında alayla konuştum.

"Seni bırakmayı çok isterdim ama maalesef... Lordun seni bulana kadar bu sessiz, ıssız ve altını çiziyorum kimsenin uğramadığı süpürge dolabında sürünebilirsin..."

"Bunu yapamazsın!" Resmen feryat edercesine bağırmasıyla kafamı iki yana salladım.

"Kim bilir? Belkide ölürüsün..." Kapıdan çıktığımda hala bağırıyordu ama dinlemedim. İstersem bir kaç tılsım yapıp onun sonsuza dek orada kalmasını sağlayabilirdim ama basit bir hizmetçi için fazla zahmetliydi.

Neşem yerinde bir şekilde büyük salona ilerledim. Riddle şu an oradaydı.

İçeriye girdiğimde tahmin ettiğim gibi elinde ki kağıda bakıyordu. Sırtımı kapının kolonuna yasladım, kollarımı göğüsümde bağladım ve onu izledim.
Ölümyiyenin yanımda olmadığını fark ettiğinde ki tepkisini merak ediyordum.

Power - T.M.RWhere stories live. Discover now