"Uyanık mısın Naz?"

Çantamı aldım ve odadan çıkarken Begüm'e mesaj yazdım.

"Günaydın."

"Napıyosun?"

Merdivenlere ilerledim ve aşağıya inmeye başladım.

"Bora ile evden çıkacağız şimdi. Biraz işimiz var. Sen napıyorsun?"

"Demir'i emzirdim, uyuttum. Şimdi uzandım yatağa. Dün gece konuşamadık, bir yazayım dedim. Çok kötü bir geceydi."

"Sen onu bir de bana sor."

Evden çıktım. Bora kapının önünde, adamlarıyla konuşuyordu. "Selim, sen Gökhan'ın yanına git. Ben de uğrayacağım sonra. Şu adamlarla görüşelim bi' bakalım, dediği kadar iyiler mi, anlayalım." Beni fark ettiğinde, başını omzunun üzerinden hafifçe bana döndürdü ama sonra yeniden Selim'e ve diğer iki adama odaklandı. "Aydın bir şey dedi mi adamlarla alakalı?"

Başka bir adamı yanıma gelmiş ve bana bir paket uzatmıştı. "Afiyet olsun Nazlı Hanım." Hemen paketi açtım, içinden dumanı üstünde tüten poğaça çıktı.

"Abi o mekanda çok kalmadı," dedi Selim. Bora'nın kaşları çatıldı. "Yani adamlarla falan aman aman ilgilenmeden, bastı gitti."

"Nereye?!" diye sordu Bora sertçe.

"O zaman önce ben anlatayım. Abim, Beyza'yla beraber eve geldi. İçeri girdik. Hep beraber salona geçtik. Beyza pek iyi görünmüyordu ama yine de normal geldiler eve. Abim, Demir'i öptü bir kucakladı falan. Leo da Asya ile beraber salonda uyuyordu zaten, öptü onları da. Çok kalmadan çıktı. Abim gidince Beyza da odasına çıktı, Leo'yu salonda bırakıp. Ben çocuk niye burada kalsın, Asya'yı da onu da yataklarına yatıralım diye peşinden odasına çıkamadan, odasından çığlık sesi geldi. Her şeyi birbirine katmış, sinir krizi geçirdi, nasıl ağlamak! Ne yapacağımı bilemedim Aydın Abi'yi aradım. Leo kalktı, korktu. Demir durmuyor Sevim Teyze'nin kucağında. Asya, Leo'yu sakinleştirmeye çalışıyor falan. Öldük öldük dirildik! Ama Aydın Abi gelince asıl kıyamet koptu!"

Begüm mesajı göndermişti ama hâlâ yazıyor gözüküyordu. Bu sırada Selim de Bora'ya çoktan cevap vermişti: "Tarabya'ya gitmiş diye biliyorum abi." Poğaçamı yerken, Begüm'ün mesajını beklemeye başladım.

"İyi," dedi Bora ve elini belime yerleştirdi. "Hadi Nazlı..." dedi. Arabasına ilerledik. "Güneş gözlüğümü verir misin torpidodan?" dedi arabayı çalıştırırken. Ben güneş gözlüğünü kutusundan çıkarırken, Begüm yeniden mesaj atmıştı.

"Aydın Abi'ye saldırdı. Her şey senin yüzünden, deyip durdu. Ablamın ilk kez küfrettiğini gördüm, sen daha önce görmüş müydün? Ağzım açık kaldı Naz! Beni öyle bir duruma düşürdün ki, beni öyle bir çıkmaza soktun ki, bütün bunlar senin yüzünden, diyor. Nasıl bağırıyor var ya anlatamam! Doktor geldi. Sakinleştirici yaptı. Öyle uyudu. Aydın Abi bütün gece başında bekledi. Bir noktada ben uyuyakalmışım çocukların yanında. Sabah uyandım, 6'yı biraz geçiyordu. Telefonumda bir mesaj."

Begüm'ün mesajını okurken, bu duyduklarımı Bora ile paylaşıp paylaşmamam gerektiğini kestirememiştim.

"Üç numara, senden son bir ricam var. Bugün de Leo ile ilgilenirsen çok sevinirim. Benim dışarıda biraz işlerim var. Dün akşam için üzgünüm. Ve her şey için teşekkür ederim. Seni seviyorum."

Bir şey olduğu belliydi ama ne olduğunu henüz bilmiyordum ama elbet ortaya çıkacaktı.

"Bunu yazmış sabahın 6'sında düşünebiliyor musun? Aydın Abi de yok meydanda. Aradım ikisini de açmadılar. Eğer kaçmadılarsa, OĞULLARI BENİM YANIMDA GERÇİ, neredeler, nereye gittiler asla anlamıyorum. Bence Beyza, Aydın Abi'yi öldürdü. Çünkü dün akşam gözlerindeki o nefreti gördüm. Gökhan'ı aradım, bırak naparlarsa yapsınlar dedi. Çınar Abi'yi aradım, iki yetişkin insan polise gidecek halimiz yok, endişelenme, dedi. Endişelendiğimden değil ama yani ablam cidden iyi değildi. Sen ne ara çıktın sakinleştiricinin etkisinden de eski sevgilinle karga kahvaltısını yapmadan evden çıktın ya?! Aklım almıyor. Şimdi böyle bir durumda ne yapılır? Abime söylemeli miyim? Ki ne diyeceğim? Adam açıkça resti çekti... Kafam karıştı. Bu çocuk uyanınca ben ona ne diyeceğim? Annesini soracak?"

Maça Kızı 8Where stories live. Discover now