"Ben h-hamileyim." Tek nefeste söylediğim kelimelerle Kaya abi yüksek sesle küfretti. Mert abi beni daha çok yaslarken Kaya abiye olan kötü bakışlarını görebiliyordum.

Bakışlarını ondan ayırıp bana getirdi. "Öncelikle sakin kalalım. Nasıl öğrendin bakalım?"

"Şüpheleniyordum zaten. Bugün doktora gidince kesinleşti. Ben...
Ne yapacağımı bilmiyorum.
Ç

ok korkuyorum."

Ben daha çok ağlarken Mert abi saçlarımı okşadı. Kaya abi girdiği şoktan kurtulunca konuşmaya başlamıştı.

"Kayra.. korkmana hiç gerek yok. Biz hikayeni duyduk evet ama artık yanlız değilsin. Biz varız, arkadaşın var ve artık seni çok seven bir sevgilin de var.
Size bir şey olmasına asla izin vermez."

Kaya abinin sözleri beni rahatlattı. Tek elim karnıma gitti. Hıçkırırken bu sefer Mert abi konuştu.

"Eğer tepkisinden korkuyorsan hiç gerek yok. Berke Bey, o pislik adam değil. Onun gibi senden vazgeçmez."

"Onu çağırır mısınız? Konuşmak istiyorum."

"Söyleyecek misin?"

"Bilmeye hakkı var."

Kaya abi derin bir nefes aldı. "Ben çağırayım onu sonra da arkadaşını bırakırım." Odadan çıkarken Mert abi bana döndü.

"Biz burada olacağız tamam mı? Sakın üzülme. Bebişi de üzersin hem." Başımı salladığımda gülümsedi ve yanımdan kalktı. Çıkmadan son kez tereddütle bana baktığında bende gülümsedim. Odamda kimse kalmadığında yataktan kalktım ve aynanın karşısına geçtim.
Karnımı okşayarak kendime baktım. Doktor üç aylık olduğunu söylemişti.
Çabuk büyümüştü... Varlığından haberim bile olmadan.

Tebessüm etmeye başladığımı fark ettiğimde içime dolan endişelerle yok oldu.
Korkuyordum ki haklı sebeplerim de vardı. Her şey başa sararsa bu sefer dayanabileceğimi düşünmüyordum.

Tekrar yatağa oturdum. İstemsiz o günü düşünüyordum yine..

"Hamileyim!" Dedim gülümseyerek. Sevinçten adeta sıçramıştım. Çağatay'ın da bir sevinç göstergesi göstermesini beklemiştim ama onun yerine kaşları çatılmıştı.

"Ne demek hamileyim?" Sesi sessiz ama derin çıkmıştı.
Sevincimin yerini yavaşça korku alırken gülümsemem soldu.

"Korunmak istememiştin." Dedim sakin ses tonumla.
Kendimle bir nevi savaş veriyordum ağlamamak için. Neden böyle tepki vermişti? Neden benimle birlikte sevinmemişti?

Ayağa kalktı ve hızla bana yaklaştı. "Seni pis sürtük!" Bana hitabıyla gözlerim büyürken aynı hızda geriliyordum.

"Ç-Çağatay ne diyorsun?" Kapının önüne kadar gelmiştim kaçarken. Sinirden kararan gözlerini görüyordum. Bana yaklaşmaya devam ediyordu.

"Yalan söylüyorsun, hamile falan değilsin!" Önümde dururken yutkundum.
Derin nefesler alıp veriyordu. Korkunçtu. Çok korkuyordum.

"Neden yalan söyleyeyim.
Neden böyle yapıyorsun?
Karnımda ikimizin bir parçası var."

"Kes sesini." Kollarımdan tuttuğu gibi beni yere fırlattığında afalladım. Dizlerim ve ellerim acımıştı.
Sürünerek ondan uzaklaşmaya çalıştım ancak yüzüme eğilip kolumdan yakaladı. Sert tutuyordu.

"Seni küçük sürtük.. o ucubeden hemen kurtulacaksın duydun mu beni!" Gözlerim dolmaya başlamıştı.

"Çağatay bunu benden isteme yalvarırım. Yapma.."

"Ben. Onu. İstemiyorum." Her kelimesinde daha çok sıktı kolumu. Acıyla inlesem de bırakmadı. Gözü dönmüştü.

"Yapma Çağatay yalvarırım!" Kendim için değil, bebeğimin canı için yalvarıyordum.
Çağatay olmadan yaşayamazdım, ona çok aşıktım ama bebeğimin canını da alamazdım.

"Ya ondan kurtulursun ya da ben senden kurtulurum Kayra." Sözleriyle ağlamaya başladım. Ağzımdan tek bir söz çıkmıştı.

"Yapamam Çağatay."

Çağatay kolumu sertçe bıraktı ve sinirle güldü. "Yapamazsın öyle mi? Tamam." Tekrar kolumdan tuttu ve beni odadan dışarı sürükledi.

"Ne yapıyorsun?" Aklıma gelen sadece ceza odasına gitmemizdi. Başka ne yapabilirdi bilmiyordum.
Onu henüz keşfedememiştim bile.

Evin tüm odalarını geçmiştik. Kapının önüne geldiğimizde anladım ve elini tutmaya çalıştım.

"Çağatay lütfen, hayır." Bana bakmadan kapıyı açtı.
Beni ittiğinde gücünden dolayı yere düştüm. Sürekli olarak yalvarıyordum.

"Çağatay, b-babacığım." Bu kelimeden nefret ediyordum ancak o kadar çaresizdim ki belki işe yarar diye düşünmüştüm.

"Siktir git. Ondan kurtulmadan yanıma gelme." Kapıyı kapatmadan önce çantamı önüme attı. Yerden kalkıp kapıya vurdum ancak kimse açmadı. Dışarısı soğuk sayılmazdı ama ben üzüntüden titriyordum.

"Çağatay... Neden yaptın?"
Hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Kapının önünde çaresizce ağladım ama merhamet görmedim.


"Bebeğim? Bebeğim iyi misin?" Berke'nin sesiyle kendime geldiğimde hıçkırarak ağlıyordum o günkü gibi.
Boynuna sarıldım ve beni bırakmaması için tutundum.

"Benim güzel bebeğim..." Berke belimi sardı ve saçlarımı öptü.
"Ne olmuş güzelime?"

"B-beni bırak-ma lü-lütfen." Hıçkırmaktan söylediğim anlaşılmıyordu bile. Ama onun anladığını biliyordum işte.

"Tabiki bırakmayacağım. Nereden çıktı bu şimdi?"

Boynuna gömdüğüm başımı kaldırıp burnumu çektim.
Gözlerimi sildi ve kızaran burnumu öptü.

"Anlat hadi sevgiline." Önüme gelen saçlarımı geriye attı.
Korkudan titremeye başlamıştım.

"B-ben." Dedim zar zor. Omzuna hala sıkıca tutunuyordum.

"Hm?" Bana huzur verecek şekilde gülümsedi.

İşte o an, bu adam beni bırakmaz diye düşündüm.

"Hamileyim." Dedim cümlemi anlık cesaretle devam ettirirken.
Gözleri büyüdü ve donakaldı.

"Ne?" Dedi önce, korkuyordum.

"Lütfen beni b-bırakma lütfen." Tekrar yalvarmaya başlayacağım sırada gülümsemesi yerine gelmişti.

"Şhh.." yüzüme yaklaştığında yaşlı gözlerimi kapattım.
Dudaklarımızı birleştirip şevkatle beni öptü.

Ayrıldığımızda nefes nefeseydim. Gülümsemesi büyümüştü.

"Benim güzel meleğim karnında ikimizin bir parçasını taşıyor.
Bundan daha mutlu olamazdım." Alnımdan öpüp yanağımı tek eliyle okşadı.

"Beni çok mutlu ettin Kayra." Sözleriyle tekrar ağlarken boynuna sarıldım. Yapmamıştı.

"Yapmadın.."

"Neyi yapmadım güzelim?"

"Bizi terk etmedin."

"Asla etmeyeceğim. Asla."

Yorgunlukla omzuna yatmış, ellerimi tişörtünün üstüne çıkarıp iki elimle sıkıca tutmuştum. Gözlerim kapanırken o beni öpüyordu.

"İyi uykular bebeğim."






Anneanne oluyorum 🥺🥺🥺

Yazım hatalari için ozue dilerim uykusuz yazıyorum cogu zaman vaktim olmuyor..

Ekin kacar 💗💖💝💕

Süt Anne [BxB] Where stories live. Discover now