15

17.8K 1.3K 158
                                    

15. Bölüm: Tablo

Gecenin geç saatlerinde yatağımdan ayrıldım. Geceliğim kısa mavi bir şort ve uzun beyaz bir tişörtten ibaret olduğu için üstüme uzun ceketlerimden aldım. Şimdi sıra korumaları atlatmaktaydı kapıya yaklaştım ve küçük delikten baktım. İsmimi inatla yanlış telaffuz eden koruma kenarda uyukluyor, diğeri ise mutfağa doğru gidiyordu. Tam zamanı diye düşündüm. Yavaş ama hızlı bir biçimde odadan çıktım.

Yasak kolidora koştum duvarın arkasına geldiğimde duyduğum tek şey birkaç adım sesiydi. Hafifçe kafamı uzatıp baktım, koruma yine kapımın önünde durmuştu. Telefonunu çıkardı ve ekran parlaklığını kıstı. O sırıtarak biriyle konuşmaya başladığında bende kolidorda ilerlemeye başladım.

Salona girdim ve en kenarda, tablonun tam önünde durdum. Üstünde korumaların sabah örttüğü örtü vardı. Çekmek için uzandığımda tereddüt ettim. Görmemem için kırk takla atmışlardı, ne vardı da bu kadar korkuyorlardı görmemden? Anlık cesaretle örtüyü kaldırdım. Şok içinde gördüğüm manzaraya bakarken ensemde bir nefes hissetmemle sıçrayarak arkamı döndüm.

"B-Berke Bey?" Yakalanmanın ve aramızdaki yakınlığın verdiği gerginlikle mücadele ediyordum. Umarım bana o dilinden düşürmediği cezalarından vermezdi.

"Kayra..." Sesi çok boğuktu sanki kafası burada değilmiş gibiydi. Sarhoş gibi görünüyordu ama şimdilik dengesini koruyordu.

"Ne işin var burda?" Tabloya baktı, burukça gülümsedi. Neler döndüğünü anlayamıyordum.

"Ben sadece merak etmiştim." Dedim kendimi savunmaya çalışarak. Geriye gidip kapıyı kilitledi. Kapının önüne çöküp bana ordan bakmaya başladı.

"Çok güzel değil mi?" Dedi tabloya bakarak. Sözleriyle bende tabloya çevirdim bakışlarımı.

Berke Bey ve yanında sarı saçlı, yeşil gözlü bir erkek dans ediyordu. İkisinin de gözleri ışıldıyordu, Berke Bey içten gülümsüyordu. Sadece resim olmasına rağmen yanındaki erkeğin elini büyük bir nezaketle tuttuğunu görebiliyordum. Kırılacakmış gibi.

İçimdeki yoğun üzüntüyü fark etmem birkaç dakikamı aldı. Kıskanmıştım ama Berke Bey'i mi yoksa kimsenin beni bu kadar sevmemesine mi bilemiyordum.

"Gerçekten güzel." Diye mırıldandım. Berke Bey ağlayacak gibiydi. Ona yaklaştım.

"Yanınızdaki kim?" Diye sordum merakım ve kıskançlığıma yenik düşerek.

Berke Bey gözünden akan bir damla yaşı sildi başını kapıya yasladı. "O benim her şeyimdi."

"Sevgili miydiniz?"

"Öyleydik."

"O şimdi nerede peki?"

Sorduğum soruyla başını eğmiş ve hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Ne söylediği anlaşılmasa da arasından bir cümleyi duyabilmiştim.

"Öldü."

İçimde bir şeyler koptu kıskançlık yerini hüzne bıraktı. Karşımdakinin kim olduğunu önemsemeden hızla ona sarıldım. Göğsüme sarılıp daha da ağlamaya başlayınca saçlarını okşayarak onu sakinleştirmeye çalıştım. Bu hareketimden sonra bana baktı, şaşırmıştı.

"Az önce n-ne yaptın?"

Önüne gelen saç tutamını itip gülümsedim. Bir iki saniye duraksasa da benden gördüğü sevgiyle rahatça ağlamaya devam etti. Kesinlikle içmişti. Yoksa asla benim yanımda ağlamazdı.

Göğsüme başını yasladı ve konuşmaya başladı. "Annem Feyza'yla evlenmemi istiyordu. Bense onu. Karşı çıktım, reddettim, sevgilimi terk etmedim. Annemin bu kadar ileri gideceğini bilemezdim. B-ben o günü unutamıyorum... Onun kanlar içinde yatan minik bedeni, bana, bize ait olan bedeninin halini... Unutamıyorum."

Parçalandığımı hissettim. "O bu kötü Dünyadan kurtuldu, o artık melek. Daha mutlu bir melek."

"Onun melek olması için ölmesine gerek yoktu ki." Dedi burnunu çekerek. "O zaten melek gibiydi. Benim iyilik meleğim.."

Aniden göğsümden kalktı. "Senden uzak durmak zorundayım Kayra..."

Afalladım "Ne, neden?"

"Hareketlerin, bedenin, karakterin..." Biraz sonra sızacağını tahmin ediyordum.

"Ona çok benziyorsun." Göz kapakları kapanırken onu tuttum ve kendime çektim. Bu acımasız adamın böyle bir geçmişi olduğunu bilemezdim.

Şimdi bana ve Barlas'a olan davranışlarını daha iyi anlıyordum. Benden uzak durmaya, nefret etmeye çalışıyordu çünkü kaybettiği sevgisine benziyordum. Barlas'a acımasız davranıyordu çünkü kendisi dahil birine bağlanırsa onu kaybettiği zaman üzülecekti.

İlk defa Berke Işık'a herkesin düşündüğünün aksi bir düşünceyle yaklaştım. O gerçekten kötü biri miydi? Hayır.

O sevgi görmemiş, sevmeye çalıştığı zaman sevgi elinden alınmış, acıya terk edilmiş bir adamdı.

Onu orada bırakıp kapıyı açtım ve korumanın yanına gittim. Uyuyan korumayı da uyandırarak az Berke Bey'i yerine götürmelerini söyledim.

Yatağa tekrar döndüğümde tüm bunları hiç beklemediğimi fark ettim. Ve şuan bir karar vermeliydim.

Berke Bey'den özellikle uzaklaşacak mıydım, yoksa ona yardım etmek için çabalayacak mıydım?

Süt Anne [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin