8

24.1K 1.4K 197
                                    

8. Bölüm: Kilit altında.

1 ay sonra:

Haftalar sonra dışarı çıkmıştım. Barlas küçük olduğundan evde kalıp onunla ilgileniyordum. Şimdiyse güneşli, bulutların pamuk şeker şekline geldiği bir havada Barlas ile yürüyüş yapıyordum. Gözlerini kocaman açmış etrafı inceliyordu büyük bir merakla. O kadar sevimliydi ki, yanağını sevdim ve güneşe baktım. Benim küçük Güneş'im de mutlu olmalıydı. Hatta, artık bu korkunç dünyaya gelmediği için şanslı olduğunu düşünüyordum.

Arkamızda üç dev koruma duruyordu. Berke bey peşimize bakmıştı. Hala çekindiğim için ses çıkarmasam da gittiğim her yerde arkamda olmaları huzursuz ediyordu beni. Yaptığım her hareketi görüyor ve müdahale ediyorlardı. Boş kalan parkta dolaşıyorduk. Arada, korumaların varlığını unutarak meleğime bir şeyler anlatıyordum. O da beni dikkatle izliyordu. Beni dinleyen tek kişi oydu zaten.

Bebek arabasını iterken aniden büyük bir taşa takılıp yere düştüm, Barlas'ın arabası biraz öteye gitmişti ki saniyesinde korumalardan ikisi ona koşmuştu. Diğeri benim durumuma bakmış, dizimi açıp kanayan yaramı incelemişti.

"Yürüyebilir misiniz efendim?" Başımı evet anlamında salladım, yaramı cebinden çıkardığı pek uzun olmayan bir bezle sardı. Düşerken taşın üstüne düşmüştüm. Ayağa kalktım, arabayı korumalardan biri arabayı iterken diğeri beni tutuyor, bir diğeri ise telefonla konuşuyordu.

"Berke Bey sizi çağırıyor." Dedi telefonla konuşmayı bitiren adam. Berke bey uzun zamandır benimle hususi olarak görüşmemişti. Ne olduğunu merak etsem de yanına gitmek istemiyordum, o adam beni korkutuyordu. Ne olursa olsun gitmek zorunda olduğum gerçeği yüzüme çarptı. Korumalar Barlas'ı kucağıma verip bizi arabaya bindirdi. Bebek arabasını bagaja koyduklarında bir koruma yanımıza, diğer ikisi de öne oturdu. Perdeler yine kapalıydı ve ben çok gergindim. Korkuyordum.

Bu sefer diğerlerinden farklı olarak araba çok hızlı gitmişti. Sıkıca Barlas'a sarılmıştım korkmaması için. Zaten ben düştüğümden beri ağlıyordu. Araba durduğunda koruma yanımdan indi ve elini uzattı. Uzattığı elini tutarak arabadan indiğimde başımı kaldırdım. Berke bey pencereden beni izliyordu. Yutkunarak başımı eğdim ve hızlı hızlı yürüyerek eve girdim. Barlas'ın odasına yönelirken Melisa önümde durdu ve Barlas'ı benden aldı. Mecburen Berke beyin odasına gitmeye başladım. Vardığımda cesaretimi toplayarak kapıyı çaldım. Gir komutunu beklerken, korumalardan birinin kapıyı açması garibime gitti. İçeri girdim.

Berke Bey bunun üzerine bana yaklaşmaya başladı, yüzündeki sakinlik beni daha çok ürkütüyordu. Yine o sakin tonuyla konuştu. "Dışarı." Korumaları onu dinleyerek anında odayı boşaltmıştı. Sadece ikimiz kalmıştık.

"Çağatay'la olan geçmişini," diyerek söze başladığında gözlerim büyüdü ve anında bedenim titremeye başladı. Hayır, öğrenmiş olmamalıydı. Yüzüme eğildiğinde yutkundum ama gözlerimi gözlerinden çekmedim. "Bana nasıl olur da söylemezsin Kayra? Ben seni yanıma aldım, oğlumu emanet ettim." Sözleri bittiğinde bakışları sertleşmişti. Cevap vermediğimde "Cevap ver!" diyerek bağırmıştı.

"Berke bey açıklayabilirim." Titreyen sesimle zar zor konuşmuştum. Bacaklarım öyle titriyordu ki düşecek gibi hissediyordum.

"Neyi açıklayacaksın çocuk? Çağatay'ın seks oyuncağı olduğunu nasıl açıklayabilirsin bana?"

Sözleri beni bir kurşun misali yaralayıp geçti. Ama haklıydı da, ben Çağatay'ın fantezileri için kullanıp attığı bir oyuncaktım. Gözlerim doldu anında. Çok zor duruyordum ağlamamak için. Berke bey benden uzaklaştığı an dizlerim üzerine yığıldım. Yaramın üstüne düşsem de acısını hissetmemiştim.

"Kayra bana cevap ver! Ben sokaktan masum bir çocuk kurtardım zannederken o pisliğin fahişesini mi yanıma aldım? Cevap versene çocuk, yalanlasana beni!"

Ellerimle yüzümü kapattım ve ağlamaya başladım. Bileklerimden tutarak ellerimi çekmiş ve kızaran gözlerime bakmıştı. Bulanık görmesem gözlerinde hayal kırıklığı olduğuna inanacaktım. Bileklerimi hışımla bırakıp ayağa kalktı.

"Madem konuşmuyorsun, konuşana kadar gözüme görünme."

Cevap veremiyordum ona. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım. Bana ne yapacak diye düşünmüyordum bile. Yüzüme vurduğu gerçek ve bana iğrenerek bakması bana ağır gelmişti. O kadar kirli hissetmiştim ki.

"Kayra, Mert!"

Gerisini duymadım, Berke beyin çağırdığı iki adam kollarımdan tutarak beni bilmediğim bir yere götürürken bulanıklaşan görüş alanımla Berke beyin sanki acırcasına bakmasına anlam verememiştim. Adamlar kolumu o kadar sıkı tutuyordu ki canım yanmıştı. Ölüme mi gidiyordum, daha kötüsü müydü yoksa bilmiyordum. Gözlerim karardığında direnmedim. Kendimi karanlığa bıraktım. Birkaç endişeli ses dışında bir şey duymadım.


Merhaba çiçeklerim, geri döndüm. Umarım beklediğinize değmiştir. 💗💝

Süt Anne [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin