21

17.6K 1.3K 173
                                    

21. Bölüm: Süt

Başımı eğmiş yerle bakışıyor ve ne yapacağımı düşünüyordum. Neden hayat son dönemlerde beni bu kadar çaresiz bırakıyordu?

Sütüm o kadar az geliyordu ki bebeğim artık doymuyordu. Bebeğime yetersiz geliyordum. Zar zor uyuttuğum bebeğime bakıp iç geçirdim. Bir çözüm bulmalıydım ancak aklıma Berke Bey'e anlatmaktan başka bir şey gelmiyordu.

Aklıma Hera ve Melisa geldi. Tabii Melisa masumdu bu durumda, Hera. Hera neden bunu yapmıştı? Aptalın tekiyim. 20 yıldır alışmam gerekirdi.

Ben sevilmem.

Barlas'ın odasından çıkıp ilerlemeye başladım.
Nereye gittiğimi bilmiyordum. Beynim bizi nereye sürüyorsa, oraya gidiyordum sadece.
Düşüncelere dalmış giderken çarptığım büyük bedenle kafamı ovuşturdum. Başımı kaldırdığımda onu görmemle korkuyla geriledim.

"Kayra, İyi misin?" Kolumdan tutmaya çalıştığında çığlık attım. "Dokunma bana!"

"Bak gerçekten çok suçlu hissediyorum zaten. Seni yanlız bırakmak istemedik. Ölüm kalım arasında kalmıştık ve birbirimizi bırakamazdık. Ah..."

Ne?

Yüzüne anlamaz bakışlar atarken aniden Çağatay'ın yüzü silindi. Kaya abinin endişeli surat ifadesini gördüm. Neler oluyor?

"Kayra..." Dedi gerçekten çaresiz bir tonda. Başımı hızla iki yana salladım.

"Üzgünüm Kaya abi, b-ben sadece kafam karışıktı. Hem ben size küsmedim ki sizin de haklı sebepleriniz vardı. Gerçekten sorun değil." Kaya abi bunlar üzerine gülümsedi ve yanağımdan makas aldı. Ardından kulağıma eğilip fısıldadı:

"Biz artık yokuz Kayra. Buradaki kimseye güvenme. En masum gördüğüne bile. Dikkatli ol ve mutlu ol."

Tüm bunlar ne demekti? Kaya abi neden benimle bu konuşmayı yapmıştı ki şimdi? Kafam iyice karışmıştı ama çaktırmadım. Sadece ona nereye gittiğini sordum. Derin bir iç çekti.

"Kovulduk, Mert ve ben."

"Kaya abi hayır!" Sıkıca sarıldım büyük bedenine. Bana karşılık vermedi. Geri çekildiğimde büzdüğüm dudaklarımla ona bakıyordum.

"Üzgünüm Kayra, artık sana dokunamam. Canımı yolda bulmadım değil mi?" Dedi alayla, bense şuan hiç havamda değildim.

"Gitmeyin, lütfen." Dedim hayal kırıklığıyla.
Onlara güveniyordum ve gitmelerini istemiyordum.
Başka güvenebileceğim kimse yoktu ki, tabii bir de Melisa vardı ama olsun.

"Böyle olmasını istemezdik ancak biliyorsun emir büyük yerden." Dedi göz kırparak. Bana kalırsa o da işini kaybettiği için çok üzgündü ancak üzüntüsünü belli etmemek için dalgaya vuruyordu.

"Çok mutlu olun ve sakın ayrılmayın." Dedim gülümsemeye çalışarak.
Kaya abi de gülümsedi ve sonrasında yanımdan geçip gitti.

Buraya kadar gelme nedenimi hatırlayıp Berke Bey'in kapısını çaldım. Bir yandan az önce gördüğüm şeyi düşünüyordum. Neden onu görüp duruyorum?

"Gel!"

Kapıyı açıp içeri girdiğimde Berke Bey yerine Çağatay koltukta oturuyordu. O pis gülümsemesiyle bakıyordu bana.

"Yaklaş Kayra."

Kapıya yapışırken korkudan dudaklarım titriyordu.
Çağatay kaşlarını çatıp bana yaklaşınca tekrar çığlık attım. "Gelme!"

Durmadı. Çığlık çığlığa kapının kolunu aradım ama bir türlü elime gelmedi, geldiyse de elimden kayıp gitti. Arkamı dönüp çıkmak aklıma gelmemişti o an.

Kollarımdan tutarak beni hafifçe sarstı. "Bırak beni!" Diye çığlık atıyordum o sırada. O pis gülümseme dudaklarındaydı. Zevk alıyordu.

"Kayra!" Bağırırken sesi o kadar uzak gelmişti ki bana.

"Yaptıkların yetmedi mi? Bırak artık beni yeter!"

Ağlamak üzereydim ancak bu ona sadece zevk verirdi.
Hala gülümsüyor olması da korkunçtu. Lütfen, lütfen biri beni kurtarsın!

Yere yığıldım bilincim açıktı ama ayakta duracak halim kalmamıştı ruhum çok yaralıydı.
Onu görmek bu yaraları deşmemi sağlıyordu.

Önümde eğildi ve beni kucağına aldı. Boğuk gözlerimle az buz görebildiğim suratı görünce öyle rahatladım ki. Güvendeydim.

Berke Bey endişeli görünen bir ifadeyle bana bakıyordu. Beni kucağında yan oturacak şekilde koltuğa oturdu.
O sırtımı okşarken ben omzunda soluklanıyordum.

"Kayra, benim Berke. Beni duyabiliyor musun?" Dedi alışık olmadığım düzeyde yumuşak bir ses tonuyla.

"Görüyorum." Dedim.

"Tanrım, çok... korktum."

Eğer biri geçip bana Berke Işık'ın sıradan bir hizmetçi parçası için korktuğunu söylese buna çok gülerdim. Şuan halim yoktu ve çok ciddi göründüğü için bozmadım.

"İnsanların canını yakmak için yeni işkence türleri geliştiren sen mi korkuyorsun?" Diyemedim. Sustum. Daha çok sokuldum ona. Kokusu beni iyileştirdi.

"Kayra, neler oluyor?" Dedi biraz sakinleştiğimi anladığında.

"Onu görüyorum." Dedim.
Kalp atışları hızlandı ama bana korktuğunu belli etmedi.

"Ne zamandır?" Diye sordu bu sefer.

"Bugün başladı, önce Kaya abiyi sonra sizi."

Başını salladı ve telefonunu çıkardı. Amber isimli birine yazdığını görüyordum. Okumadım.

"Amber benim çok yakın arkadaşım, kendisi uzman bir psikolog. Görüşme ayarlayacağız eminim ciddi bir şey değildir."

"İstemiyorum."

"Kayra yapma."

"Ben size bunlar için gelmemiştim Berke Bey."

Duraksadı "Biliyor musun? Sanırım sadece Berke yeterli."

O an duygularım çekilmiş gibiydi tepki veremiyordum.
"Ben sana bunun için gelmemiştim Berke." Dedim yine.

"Dinliyorum."

O rahatlıkla "Sütüm kesiliyor." Dedim. Şaşırmış görünmüyordu.

"Zor şeyler yaşadın, olabilir." Diye mırıldandı sadece. Bebeği için hiç mi endişe etmemişti? Yoksa başka birini mi tutacaktı? Lütfen öyle olmasın.

Kucağında kaybolan bedenime sarıldı. Kırk yılın başı bu kadar gamsız olmuşum, Berke'nin boynuna hafif bir öpücük bıraktım.
Kızması umrumda değildi.

Hiçbir şey yapmadı. Bana sarılı kalıp kolları arasında iyileştirdi.

Süt Anne [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin