22

17.1K 1.3K 256
                                    

22. Bölüm: Kıskançlık

Ege saçlarımı okşarken ben de kedi gibi dizine sürtündüm.
O kıkırdayınca yüzümde hafif bir tebessüm oluştu.

"Kayra, eğer patronun sana kötü davranıyorsa sana bizim şirkette iş bulabilirim." Ege bunları söyleyince yattığım yerden kalkıp boynuna sarıldım.
İhtiyacım olmasa bile arkamda duran birinin olması iyi hissettirmişti.

"Teşekkür ederim Ege ama sanırım şuan buna gerek yok. Berke Bey bana çok iyi davranıyor zaten. Benim tek sorunum diğer çalışanlar... Biliyorsun."

Ege önüme gelen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı.
"Her zaman bize de gelebilirsin. Ata sorun etmez- edemez zaten orasını boşver."

"Of Egee! Bana gerçekten çok iyi geliyorsun."

"Ege Erdem etkisi işte."

Yalandan omzuna vurup tekrar dizine yatacağım an Berke ve Ata olduğumuz odaya girdi.
Mızmızlanarak doğruldum. Doğrulunca Berke ve Ata'nın arkasında üç tane daha kişi olduğunu gördüm.

Ege ayağa kalkınca ben de ayağa kalktım. Ata kolunu Ege'nin beline sarıp yanağından öptü. Berke yanıma gelip kulağıma
"İyi misin?" Diye fısıldadı. Başımı saklamakla yetindim. Piskologla görüştüğümden beri onu nadiren görüyordum.

Adamlardan sarışın olanı sigarasını ağzına götürdü ve bana elini uzattı.
Gülümsemesi kendinden emin, hatta kibirliydi.
Nedense sevmemiştim ben bunu.

"Ben Bora." Ben o sırada Berke'ye bakıyordum. Her zamanki ifadesiz suratıyla izliyordu bizi. Bora'ya gülümsedim ve "Kayra." Diyerek karşılık verdim.
Kötü bir niyetim yoktu. Berke'nin arkadaşı olduğu için samimi davranmam gerektiğini düşünmüştüm. Bora ise beni baştan aşağı süzüp sigara dumanını yüzüme üfledi.

Öksürmeye başladım ve Ege'nin arkasına geçtim. Astım vardı bende nefesim daralmıştı.

Ege beni biraz daha sakinleştirirken başımı kaldırıp Berke'ye baktım ancak o bana değil, sinirle Bora'ya bakıyordu.

"Bu yaptığın toplum içinde yapılacak bir şey değildi Bora." Dedi yanındaki siyah saçlı adam.

"Gizlemeye ne gerek var Arda?" Dedi Bora alayla.

"Kayra benim çalışanım." Dedi Berke her kelimesinde yoğun bir sinir akarken. Korkuyla Ege'ye sindim. Ata da Berke'yi tuttu.

"Anlaştığımıza göre bu gecelik çalışanını çalabilirim bence Berke."

"Düzgün konuş lan!" Berke'nin sesi yükseldi ve Bora'ya atılmak isterken Ata onu tuttu. Neden bu kadar tepki verdiklerini anlamamıştım.

"Neler oluyor?" Diye fısıldadım Ege'ye.

"Ege, siz dışarıda bekleyin." Ata ikimize döndüğünde Ege benimle birlikte ayağa kalktı. Tek kelime etmeden dışarı çıktık. Asansöre bindiğimizde Ege konuştu.

"Kayra, biri yüzüne sigara dumanı üflediğinde, bu seni arzuladığı anlamına gelir."

"Ne?"

"O adam var ya. Daha önce de sekreter kızın birine yavşamıştı. Ondan Berke de pek sevmez onu. Kırk yılda bir görüşüyorlar o da iş için ki artık görüşeceklerini pek zannetmiyorum." Asansörden çıkarken ben de Ege'nin dediklerini idrak etmeye çalışıyordum.

"Gerçekten. Neden ben!" Diye yakındım. Ege bir şey söylemedi. Binadan çıktık. Bir bankta oturup onları beklemeye başladık.
Çok sürmeden sinirden kıpkırmızı olmuş Berke ve onu sakinleştirmeye çalışan Ata binadan çıktılar.
Onlar yaklaştıkça sesleri gelmeye başlamıştı.

"Oruspu çocuğu! Ulan ben varken nasıl kalkışır böyle bir şeye? Saygısız piç!"

"Berke sakin olur musun? Korkutacaksın şimdi çocuğu."

Berke hışımla önündeki taşı savurdu. Onlar önümüze gelene kadar biz de kalıp onlara doğru ilerledik.

"Gidelim Kayra." Dedi Berke. İtiraz etme hakkım olmadığı için sadece sessizce onu takip ettim. Arkamı dönüp Ege'ye el salladım.

Arabaya bindiğimizde Berke direksiyona vurdu.
İrkilerek olduğum yere sindim. İşin ilginç tarafı, Berke bu sefer korktuğumu fark edip bu hareketlerine son verdi.

"Korkma." Dedi mırıltı tonunda.

"Korkmuyorum." Dedim.

"Titriyorsun." Demesiyle yakalandım.

"Sadece bu olanlar çok ani oldu."

"O oruspuya göstereceğim ben."

"Sadece eve gidebilir miyiz?"

Arabayı çalıştırdı. Biz şirketin alanından tamamen çıkarken ben yolu izliyordum.

"Yola bakma."

"Neden?"

"Yolu görmemen gerekiyor."

"Ama zaten her yer karanlık."

"Ne olursa olsun."

"Ama, ama sıkılırım ben, çooook uzun yolumuz."

Göz devirip tek eliyle adını bilmediğim yeri açtı. İçindeki oyuncak tavşanı bana verip tekrar kapattı. Hayran hayran tavşanı incelerken kıkırtısını duydum. Çok etkileyici.

Yolu unutup tavşanla ilgilenmeye başladım. Zaten onun da istediği buydu.

Yarım saatlik yolun tamamında tavşanla oynadım.
Küçükken oyuncağım yoktu, ilk defa birinden oyuncak alıyordum. Çok mutluydum!

"Tavşan olmak istememe sebep oluyorsun." Diye mırıldandı. Gözlerim şokla büyürken ona döndüm. Yola bakıyordu.

"Bakma bana öyle."

"Az önce ne dedin?"

"Hiçbir şey?"

"Ama-"

"Yola bakma."

İsmini Tuti koyduğum tavşanıma döndüm. En azından Tuti yalan söylemiyordu! Hah!

Sabah erken kalktığım için çok uykum vardı. Tuti'ye sarıldım ve başımı arkaya yaslayarak gözlerimi kapattım.

Süt Anne [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin