11

22.3K 1.5K 173
                                    

11. Bölüm: Barlas.

Berke Bey bey bir haftadan beri eve hiç uğramamıştı. Tamam, belki onu görmemek iyiydi ancak Barlas babasını özlediği için çok huysuzlanıyordu. Doğru düzgün beni emmiyordu bile.

Sonunda onu doğru düzgün emzirebildiğimde rahatlamıştım. Sanırım bu koca evde onu tek önemseyen kişi bendim. Melisa ve Hera sürekli atışıyor, Barlas'ın yüzüne bile bakmıyorlardı.  Korumaların büyük çoğunluğu Berke Bey'le gidiyordu. Kalanlar ise bahçede vakit geçiriyordu. Bense zamanımın çoğunu kitap okuyarak veya Barlas'la oynayarak geçiriyordum. Arada Ege'yle telefonla konuşuyor ve iş yerinde olanları dinliyordum.

Barlas mızmızlanarak kollarını açtı, onu kucağıma aldım, minik elleri omuzuma dayanmış ve etrafa bakmaya başlamıştı merakla. Bir haftadır yaptığım gibi pencerenin önüne geldim ve gelen gidene baktım. Ancak ne gelen vardı ne de giden.

Barlas, emziğini atarak ağlamaya başlayınca telaşla ona döndüm. Üzerindeki ilgimi hissederek daha çok ağlamaya başlamıştı. Onu koltuğa yatırdım ve neyi olduğunu anlamaya çalıştım, hiçbir şeyi yoktu ki!

Altı temizdi, karnı toktu, yeni uyanmıştı... Yaralanmasından endişe ederek her yerini kontrol ettim. Ancak bir şey bulamadım.  Hasta da değildi. Tekrar kucağıma alıp sarıldım ona. Tam bu sırada başım dönmeye başlamıştı. Berke Bey gittiğinden beri öğünlerimi atlıyordum ve kimse benimle ilgilenmiyordu bu konuda.

Kısık sesle ninni söylemeye başladım. Sırtını hafifçe ovarken Barlas birazcık daha sakinleşse de susmadı. Babasını özlemiş olabilirdi ki çok normaldi. Bebekler ebeveynlerine düşkün olurdu. Berke Bey bunu düşünemeyecek kadar yorgundu sanırım.

Barlas asla susmazken onunla birlikte bende ağlamak üzereydim. Kimse onu merak etmiyor ve odaya gelmiyordu. Ben olmasam bu çocuğa kim bakacaktı cidden? Tamam, bakıcısı ben olabilirdim ancak Berke Bey varken sürekli Barlas'ın odası dolu olurdu.

"Küçüğüm nolur ağlama, elimden hiçbir şey gelmiyor. Baban gelecek... Az kaldı.." diyerek onunla konuşmaya çalışırken arkamda hissettiğim nefesle sesimi kestim.

"Baba geldi."

Berke Bey hemen arkamdaydı ve ikimize gülümseyerek bakıyordu. Barlas'ı kucağına aldığında meleğim sakinleşmişti. Baş parmağını ağzına alarak emmeye başlamıştı.

Ne ara gelmişti, neden hiç duymamıştım onu? Barlas'la uğraşırken ne gelen arabaları görmüştüm ne de kapı sesini duymuştum.

"Sen gidebilirsin, birazdan seni odamda bekliyorum." Dediğinde yutkundum. Ah, yine ne yapmıştım cidden? Başımı sallayarak odadan ayrıldım. Başım öyle dönmüştü ki az kalsın düşecektim. Gerçekten ne zamandır yemek yemiyordum?

Odama gidip yatağıma uzandım, gerçekten çok yorulmuştum. Berke Bey çağırmasa uyuyabilirdum. Mayışmamaya çalışarak yataktan kalktım ve üstümü değiştirdim. Gri bir eşofman ve beyaz bir crop giymiştim. Odadan çıktım.

Barlas'ın odasına baktığımda Berke Bey'in, beşiğin başında gülümseyerek bebeği izlediğini gördüm. Açıkçası güzel bir manzaraydı ama beni görünce yüzü her zamanki halini alıp beşikten ayrılmıştı.

"Düş önüme." Dedi yanıma gelirken. Peşinden ilerlemeye başladığımda çok gerilmiştim ve başım daha çok dönmeye başlamıştı. Çaktırmadan, odaya girdim. Berke Bey arkamdan gelip kapıyı kapattı. Ben masasının önünde dururken o da koltuğuna oturdu. Titreyen bacaklarıma baktı ama hiçbir şey söylemedi. Cebinden çıkardığı sigarayı yakıp bir nefes çekti.

"Yaklaş bakalım." Dedi en sonunda. Koltuğunun yanına kadar gelip ona baktım. Kötü hissediyordum ve bu görüşmenin kısa sürmesini umuyordum. Koltuğunu geriye iterek bana döndü. Başımı eğerek duruyordum önünde. Göz göze gelmek istemiyordum. Ayağa kalktı ve çenemden tutarak ona bakmamı sağladı. Sıkı tutmadığı için bir şey demedim ancak geriye adımladım.

"Gözlerime bak. Seni bu konuda uyardığımı hatırlıyorum." Dedi ve gözlerime bakarken sigara dumanını yüzüme üfledi. Kolumla ağzımı kapatarak öksürmeye başladım. Başımı kaldırdığımda keyifle beni izlediğini gördüm. Yedi gündür evde olmadığı ve Barlas ile ilgilenmediği için ona kızgındım. Onunsa umrunda gibi görünmüyordu.

"Nasıl hissettiğini merak ettim. En son eve geldiğimde pek iyi sayılmazdın." Aniden benimle ilgilenmeye başladığının farkındaydım. Vicdan azabı çektiğini düşünüyordum. Haddimi aşmak istemediğim için "İyiyim, merak ettiğiniz için teşekkür ederim." Dedim. Oysa ki asıl istediğim, merak ettiğiniz kişi ben değil Barlas olmalı, demekti. Bunları düşünürken başım o kadar çok dönmeye başlamıştı ki zor ayakta kalıyordum.

"Barlas peki, o nasıl? Yokluğumda sana zorluk çıkarmadı umarım." Dediğinde zorlukla tebessüm ettim. Kelimeler ağzımdan zar zor çıktı. "Barlas... İyi." Sözümü bitirdiğimde gözlerimin kaydığını hissettim. Berke Bey'in sigarasını yere firlattığını gördüm. Dengemi kaybederek yığılırken yere düşmeyi bekledim. Ancak belimde hissettiğim kollar tarafından tutulmuştum. Gözlerim kapandı.

"Kayra! Mert doktor çağırın hemen!" Berke Bey'in sesini duyduktan birkaç saniye sonra gözlerimi araladım. Berke Bey beni kucağına almıştı. Odama girdiğimizi anlayabilmiştim. Bilincim yavaşça açıldı ancak bedenim çok halsizdi. Berke Bey beni yatağıma yatırdı. Gözlerimi açtığımı görünce dikkatle yüzüme bakmaya başlamıştı. Yüzünde endişe görmüştüm ve anlam verememiştim.

"Yorma kendini. Uyuyabilirsin." Dediğinde gözlerimi kapattım. Büyük eliyle elimi kavramıştı. Ben de korktuğum için elini kavradım. Temasından rahatsız olmadım. Ben uykuya dalarken birkaç kadın ve erkek sesinden başka bir şey duymadım.

Süt Anne [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin