17.Bölüm

972 134 56
                                    

Önceki bölüm

Hong Pinggao'nun alnında "Benimsin" yazısı kazınmıştı!!

Kan tüm yüzünü kaplarken bile Hong Pinggao hala baygındı. Hem korkudan hem de şoktan bayılmıştı...
.
.
.
.
.
Sabah olduğunda herkes müsabaka için dışardaydı. Fakat Hong Pinggao yoktu. Bu bir karışıklığa neden olmuştu.

-Eh? Hong Ping neden gelmedi?

-Bir sorun mu var acaba?

Chun Lanji ve Lin Yong huzursuz bir şekilde duruyorlardı. Olanları merak ediyordu. İçlerinde huzursuzluk vardı.

Aynı şekilde zodyak şeytanları da huzursuzlardı. Birbirlerine bakıp ses iletimi ile konuşuyorlardı.

-Lider neden gelmedi ki?

-Bir sorun olmuş olabilir mi?

-Odasının kapısını mı çalsak?

-Lideri korumak kimin göreviydi? Uzun zamandır odasına kimseyi sokmuyordu.

Zaman yavaşça geçti...Hong Pinggao hala ortada yoktu. Bu durum herkesi aşırı huzursuz ediyordu. Çoktan öğlene gelmişlerdi.

Chun Lanji, daha fazla dayanamıyordu. Kan kusup, bayıldığından endişe ediyordu. Hızla saraya girmeye çalıştı. Fakat korumalar tarafından durduruldu.

-İçeri giremezsin!

Chun Lanji, hızla Lin Yong'a baktı ve onunla gelmesi için işaret etti...

Lin Yong da mecburen Chun Lanji'nin yanına gelip soğuk bir şekilde korumalara bakıp konuştu.

-Çekil! Ben onun oğluyum.

Korumalar birbirlerine baktılar. İzin verip vermemek hakkında kararsız kalmışlardı. Tam da o anda sarayın içinden herkesin kulak zarını patlatacak şekilde korkunç bir çığlık yükseldi.

-Ahhhhhhhğhh..

Hong Pinggao, öğlene doğru uyanmıştı. İlk başta hiçbir şey anlayamadan boş boş baksa da odada ki aynaya gözü takılmıştı. Tüm yüzü kanla boyanmış, kıyafetleri de mahvolmuştu. Fakat asıl dikkat çeken şey ise..

Kanın geldiği yerdi!

Alnında "Benimsin" yazısı kazınmıştı!

Chun Lanji o anda korumaları hızla itip sesin geldiği yöne doğru koştu. Lin Yong da arkasından gelmişti. Kanlar içerisinde ki Hong Pinggao'yu gördüklerinde ağızları açık kalmış ve ne tepki vereceklerini bilememişlerdi.

Hong Pinggao, sinirle tüm Qi'sini yaydı ve korkunç bir sesle bağırdı.

-Defolunnn!!!

İkili anında metrelerce sürüklenmişlerdi. Ağızlarından kan süzülüyordu. İçsel yaralar aldıkları belliydi.

İkisi de itilmeden hemen önce Hong Pinggao'nun alnında ki yazıyı görmüşlerdi. Ciltleri solgun bir hale gelmişti ve bedenleri titremişti.

Ne yapacaklarını bilemiyorlardı.

Kim yapmıştı ki?!

Kim buna cüret etmişti ki?

Burada çok sayıda uzman vardı ve buna rağmen kimseye görünmeden Gizlice içlerine kadar sızıp Hong Pinggao'yu yaralamıştı.

Hong Pinggao, bir süre sonra kendisini sakinleştirdi. Bu oldukça zor olmuştu. Sesini yükseltip bağırdı.

-Maçlara devam edin! Ben bir süreliğine dinleneceğim!

The devil's test[BL] {TAMAMLANDI}Where stories live. Discover now