2.Sezon 6.Bölüm

646 96 34
                                    

Önceki bölüm

Tarif edilemez bir fiziksel güç ile doğmuştu. Normal insanlardan hem çok daha büyük hem de çok daha güçlüydü. Daha 3 yaşındayken bile 10'lu yaşlarında bir çocuk gibiydi ve yetişkinleri bile dövebiliyordu.
.
.
.
Gui Tao'nun gücünü tarif etmek gerekirse 10 adam gücünde denilebilirdi. Kendinden daha güçlü kişilerle dövüşebilir ve belki de öldürebilirdi.

Hong Pinggao, savaş uzakta gerçekleştiği için net olarak göremese de sesleri duymuştu. Kulakları oldukça hassastı. Tabi bir de kocaman olan topuzu görünce ürpermişti.

-sistem, bu adamın gücünü görebilir miyim?

Hong Pinggao, nadiren insanların gücünü merak ederdi. Şimdi Gui Tao'nun gücünü çok merak ediyordu.

Hong Pinggao'nun önünde bir sistem ekranı açıldı.

İsim:Gui Tao

Yaş:790

Boy:502 cm

Kilo:397

Alem:İlahi Köken Alemi 9. Seviye zirve aşama.

Güç:9976

Hız:9936

Dayanıklılık:9974

Qi: 590 yıllık-saf şeytani Qi-10.084

Durum: iyi durumda.

Hong Pinggao'nun cildi anında solgun bir hale geldi. Daha önce ettiği teklifi hatırladığında kendisinden geçecek gibi oldu.

-Herif titan gibi!

-Bu saçma istatistikler de ne böyle? Adam resmen, oyun sonu canavarı gibi! Yuhh!

Gui Tao, bir Hong Pinggao'nun üstüne otursa altında ölümüne ezilirdi. Tüm vücudu titredi.

-Ne olursa olsun, onu düşmanım değil dostum yapmalıyım!!

Hong Pinggao, çoktan kararını vermişti. İçinden bir ses, Gui Tao'nun onunla aynı yetişimde ki birinden bile çok daha güçlü olduğunu söylüyordu.

O anda Lin Yong, babasının omzunu tutup sarstı.

-Baba iyi misin sen? Yüzün kireç gibi olmuş.

Yan Jin de endişeli bir şekilde başını salladı.

-Usta, iyi görünmüyorsun. Görünüşe göre, o adam sandığımızdan daha güçlü. Savaş da bitmiş gibi.

Hong Pinggao, hemen ayağa kalktı ve kendisini silkeledi. Sonunda kendisine gelebilmişti.

-Ne olursa olsun onu müttefiğimiz yapmalıyız. Anladınız mı beni?

İki genç adam da başını sallayıp onayladılar. Hong Pinggao'nun boşluğa bakıp tuhaf hallere girmesine alışmışlardı.

O sırada Gui Tao geri döndü. Yüzünde bir gülümseme vardı.

-Nerede kalmıştık? Evet, bana o hapları nereden bulduğunu anlatacaktın değil mi?

Hong Pinggao, korkusunu ve dehşetini sakladı. Sanki hiçbir şey olmamış gibi anlatmaya başladı. Bir yandan da beyaz boynuzu kolları arasına almıştı.

-Bu gördüğün kedinin ismi beyaz boynuz. Onu hasta ve üzgün bir şekilde kocaman bir cesetin yanında buldum. Eşyalar da cesetten çıktı.

-Miyav..miyav..(haaa? Beni neden yalanına alet ediyorsun seni aptal elma?!)

Beyaz boynuz, yalana kendisinin de karışacağını hiç düşünmemişti. Sinirle miyavlamaktan kendisini alamamıştı.

Gui Tao, ellerini çenesine götürüp düşündü. Bir yandan da beyaz boynuzu inceliyordu.

The devil's test[BL] {TAMAMLANDI}Where stories live. Discover now