23.Bölüm

947 135 91
                                    

Önceki bölüm

Fakat ceset dışarı çıktığı anda...

Hızla büyümeye başladı!
.
.
.
.
Herkesin gözleri önünde 6 metreye kadar büyüdü. Sırtında güzel bir çiçek rüzgar olmadan sallanıyordu....

Olanlar çok hızlı geliştiğinden kimse bir şey anlamıyordu. Sadece şaşkın ve ürkmüş bir şekilde bakıyorlardı.

Hong Pinggao, sakinleşmiş gibiydi. Tahtından kalktı ve cesete ilerledi. Yavaşça saçını okşadıktan sonra dudaklarını yalayıp herkese ürkütücü bir bakış attı.

-Ben, ortadan kaybolduğumda arkadaşım beyaz boynuzun yanında yani Buxiu'ya gittim.

-Orada yemek olmadığı için ne yedim dersiniz?

-Biliyor musunuz?...bu cesetler oldukça lezzetliydi! Hahahahha....peki sizin tadınız nasıldır?

O anda etrafta ki zayıf iradeli doğru yolun öğrencilerinden korkuyla bayılanlar oldu!

Hong Pinggao, yine bol keseden sallıyordu!

İnsanları ölümüne korkutmak mı?

Eh, o en iyisini yapardı!

Amacı, onun yokluğunda rahatlayan insanlara bir ders vermekti!

Elbette insan yemek gibi iğrenç bir şeyi yapmamıştı. Sadece biraz korkutmak istemişti!

-Heheheh..şaka yaptım! Taşak geçiyorum sizinle!

-Oh...

-Ha..ha..hahaha..iyi şakaydı liderim!

-Haha..ha..oh..harika bir şaka yaptınız liderim! Çok şakacısınız!

-Baba, peki ya ceset?

Hong Pinggao, herkesin rahat bir nefes verdiğini görünce daha çok gülmek istedi ama kendisini tuttu. Gayet ciddi bir sesle konuştu.

-Şeytani Tanrıdan kaçarken buldum. Kedim Beyaz Boynuz da bana yardım etti. O olmasa kaçamazdım.

Herkesten tekrar rahat bir nefes verme sesi geldi. İçten içe oldukça gerilmişlerdi. Etlerinin yenme fikri oldukça korkutucuydu!

Beyaz boynuz ise Hong Pinggao'nun oscar'lık rolü ile tamamen afallamıştı. Ağzından bir doğru bile çıkmaz mıydı bunun?!

Suratında resmen "ne bok söylüyorsun" bakışı vardı.

-Miyav...miyav..miyav.( yalan söylerken suratın bile kızarmıyor!)

Hong Pinggao, içten içe kahkahalar atıyordu. Bu korku onlara yıllarca yeterdi. Dramatik bir tavırla konuşmaya başladı.

-Şeytani Tanrı, beni yakaladığında kedim benim kaçmama yardım etti. Oldukça zorluydu. Bedenimi feda ettim ve evime döndüm. Fakat oldukça kızgınım.

-Hepinize hak ettiniz cezayı vereceğim. Öncelikle..gidin dinlenin. Yaşlılar...sizde...LÜTFEN SİKTİR OLUP GİDER MİSİNİZ?

Yaşlılar, hafifçe gülümseyen Hong Pinggao'ya baktıklarında şeytan görmüşler gibi kaçışmaya başladılar. Diğerleri de yavaş yavaş ayrılıyorlardı.

Yan Jin, gizlice sıvışmıştı. Geriye Chun Lanji ve yerde her şeyden habersiz baygın yatan Lin Yong vardı. Keçi sakallı yaşlıyı, diğer yaşlılar alıp ayrılmıştı.

Hong Pinggao, Beyaz boynuza bakıp konuştu.

-Beyaz boynuz, bu çocuğu odasına götürebilir misin?

Beyaz Boynuz, hızla Lin Yong'un yakasından tutup yok oldu. Geriye sadece Chun Lanji ve Hong Pinggao kalmıştı.

İkisi de birbirine sessizce baktılar. En sonunda Chun Lanji, gözleri yaşlı bir şekilde hızla koşup sarıldı.

The devil's test[BL] {TAMAMLANDI}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin