37.Bölüm

676 99 55
                                    

Önceki bölüm

Hayır, bir kadın olmamıştı. Yapay bir rahim oluşturmuştu.

Hong Pinggao, tam bir ay boyunca tüm kütüphaneyi bilgi edinmek amacıyla aradı.
.
.
.
.
Hong Pinggao, ilk katı bir ay ve ondan sonra ki katları da iki ay boyunca arayıp bilgi edindi. Toplam da 3 ay hızla geçmişti.

-Şimdi anladım. Aslında yapmam gereken şey, hapı içmek değil, geçeceğim bedene içirmekti.

-Ayrıca aldığım bitki ve iksirler de destekleyici rol oynamış.

Hong Pinggao, yere çöktü. Artık bu işten kurtuluşu yoktu. Karnı büyümüştü. Gözlerinden yaşlar aktı.

-Sikeyim, tam bir aptalım. Bekle, ben ölürsem bebek de ölür. Ölmek istemiyorum..

Hong Pinggao, yalvarırcasına beyaz boynuza baktı.

-Bundan kurtulmanın bir yolu var mı? Ölmek istemiyorum. Henüz doğmamış bir canlıyı da asla öldürüremem.

Beyaz boynuz, derin bir iç çektikten sonra konuştu.

-Sonunda olanları anladın ve akıllandığın için sana söyleyeceğim. Sen ölmeyeceksin. O kadın sana yaşam hapı verdi. Ayrıca nedensellik ilkesine göre seni bu dünyaya ve karnında ki o velete bağlayan güçlü bir bağ var.

Hong Pinggao'nun ağlaması daha da şiddetlenmişti. Fakat yüzünde bir gülümseme de vardı. Doğru, sistemi de onu ölümden kurtarmıştı. Ölmeyecekti..

-Sikeyim, çok açım!

Hong Pinggao, elini karnına götürdü ve okşadı. Onunla görüşmek isteyen herkesi yanından kovmuştu. Karnı büyümüştü. Bol giyindiği için henüz belli değildi. Yani aşırı belli değildi.

Ani bir kararla hızla kütüphaneden çıktı ve Chun Huaxue'yi bulmaya gitti. Yolda bulduğu bir hizmetçiye sormuştu.

Aradığı eve ulaşınca hızla evin kapısını çaldı. Kapıyı bir hizmetçi açmıştı.

-Anne Chun'u görmek istiyorum.

Hizmetçi, evin içine girdi ve bir süre sonra Hong Pinggao'ya takip etmesi için işaret verdi.

İkili bir bahçeye gelmişlerdi. Chun Huaxue, bahçede çay içiyordu. Karşısında ise Chun Lanji vardı. İkisi hoş bir sohbetin ortasındalardı.

Hong Pinggao, ikiliye bir bakış attıktan sonra derin bir iç çekti ve konuştu.

-Anne Chun, biraz konuşabilir miyiz? Yalnız!

Chun Huaxue, Lanji'ye bir bakış attıktan sonra gülümsedi.

-Bence onun da duyması gerekiyor. Sonunda kabullendiğini görüyorum çocuk.

Hong Pinggao, hiçbir şey anlamamış gibi görünen Chun Lanji'ye baktı. Boş boş bakıyordu. Derin bir nefes verdi ve konuştu.

-Lanji, şu anda nasıl görünüyorum?

Chun Lanji, kafasını yana yatırdı ve anlamamış bir ifadeyle bakıp konuştu.

-Gayet iyisin. Elma, bir sorun mu var?

Hong Pinggao, bunu nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. Hızla atan kalbini sakinleştirmek için derin nefesler alıp verdikten sonra alıştıra alıştıra söylemenin en doğrusu olduğunu düşündü. Hızla boş bir sandalyeye oturdu.

-Lanji, bir çocuğun olsun ister miydin? Çocukları sever misin?

Chun Lanji, hızla kaşlarını çattı ve konuştu. Anlaşılan duyduklarından hoşlanmamıştı.

The devil's test[BL] {TAMAMLANDI}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin