3.Bölüm

1.5K 160 27
                                    

Önceki bölüm

Hong Ping, düşüne düşüne banyosunu yaptıktan sonra üstünü giyindi. Bu meseleyi halletmek istiyordu. O daha çok gençti ve ölmek istemiyordu!
.
.
.
.
Hong Pinggao, kendisine gelmek için yatağına yatıp uyumuştu. Aradan geçen bir kaç saatin ardından tamamen dinlenmiş bir şekilde uyanmıştı.

-Sikeyim, hala bu lanet olası yerdeyim. Kan mı lan o!?

Hong Pinggao, solgun bir yüzle yerde ki kan ve sürüklenme izlerine baktı. Tüyleri diken diken olmuştu. Anlaşılan o uyurken birileri ona suikast düzenlemeye çalışmıştı.

Fakat liderlerini koruyan korumalar bunu hemen halletmişti. Boşuna gözün sürekli açık olması için eğitim verilmiyordu.

Hong Pinggao, hiçbir sorun yokmuş gibi yataktan kalktı ve üstünü düzeltip yemek salonuna gitti. Ona yapılan yemekleri büyük bir iştahla yemişti. Hepsi harikaydı.

-Annemin yemekleri kadar olmasa da güzeldi...

Daha sonra taht odasına geri döndü. Yüzüne soğuk bir ifade yerleştirdi. İçten içe ise "harika bu şekilde davranmaya alışacağım sanırım" diye geçirdi.

-Ortaya çıkın ve rapor verin!

Zodyak şeytanları anında ortaya çıktılar. Yüzlerinde ki maskelerle rahatsız edici ve korkunç görünüyorlardı.

Tavşan, soğuk bir sesle konuştu. Bir kadın olarak oldukça çekici görünüyordu. Yine de gözleri buz gibiydi. Koruma işi ondaydı.

-Liderim, siz uyku halindeyken 3 kişi size saldırmaya çalıştı. Onları sorguladım ve başı boş yetişimciler olduğunu öğrendim.

Hong Pinggao, tavşanın buz gibi bakışlarının derinliklerinde şüphe fark etmişti. Lider, hiç kimseye güvenmezdi. Bu yüzden de savunmasız bir şekilde uyumazdı. Haliyle şüphe etmesi çok doğaldı.

-Uyuduğumu da nereden çıkarttın? Seni aptal tavşan. Hemen bir kez daha eğitime gir. Liderinin uyuyup uyumadığını bile anlayamıyorsun!

Hong Pinggao, tavşana kızıp bağırırken gizlice alnından akan soğuk terleri sildi. Daha dikkatli olmalıydı. Hala alışma aşamasındaydı.

Tavşan, derin bir nefes verdi. Şüphesi azalmıştı. Fakat yok olmuş değildi. Hemen eğildi ve ayrılmaya niyetlendi. Fakat Hong Pinggao durdurdu.

-Dur olduğun yerde! Öküz, benim yerime tavşana vur! Elimi kirletmek istemiyorum.

-Özür dilerim..zorunda olmasam asla yapmam...

Öküz, pis bir sırıtışla elini yumruk yapıp tavşanın karnına sertçe vurdu ve onu duvara yapıştırdı. Kadın olduğu için acıyacak birisi değildi.

-Seni aptal kevaşe! Nasıl liderden şüphe edersin!? Defol!!

Tavşan, ağzında ki kanı sildikten sonra şüpheleri dinmiş bir şekilde ayrıldı. Karşı çıkmamıştı. Çünkü bunu hakettiğini düşünüyordu. Sadece bir an..bir anlığına liderin başka birisi olduğunu düşünmüştü. Anlaşılan yanılmıştı.

Hong Pinggao, rahat bir nefes verdikten sonra konuştu.

-Kaç çocuk buldunuz? Eski çocuklar nerede şimdi? Fare, bir program hazırladın mı?

Fare, başını eğdi ve anlatmaya başladığı sırada bir kağıdı Hong Pinggao'ya gönderdi.

-Şu anlık sadece 55 çocuk bulduk. Aramalarımızı genişleteceğiz. Eskiler ise dışarda sıra halinde sizi bekliyorlar. Bu da hazırladığım program.

The devil's test[BL] {TAMAMLANDI}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin