2.Sezon 5.Bölüm

659 96 52
                                    

Önceki bölüm

İkili kuyuya vardıklarında, o sırada kuyudan su çeken hizmetçiler hemen işlerini bırakıp selamladılar.

-Kuyuya gelen tuhaf birisini gördünüz mü? Ya da bugün herhangi bir tuhaflık fark ettiniz mi?
.
.
.
.
Chun Klanı, bu büyük mesele ile anında harekete geçmişti. Gün içerisinde su içen, yemek yiyen ve herhangi bir şey tüketen herkes bir yerde toplanmıştı.

Biraz bile simya bilen kişiler de durumları kontrol etmeye çalışıyorlardı. Henüz, görünürde bir şey yoktu.

Fakat bu olmayacağı anlamına gelmezdi.

Chun Klanı, içlerinde az da olsa ejderha soyu barındırırdı. Haliyle yüksek bir dayanıklılık ve iyi bir fiziksel güce sahiplerdi. Ayrıca normal bir insandan 3 kat daha büyük bir zehir bağışıklığına sahiplerdi.

Bu da normal zehirlerin hele ki suyla karıştırılan zehirlerin fazla da işe yaramayacağı anlamına gelirdi. Fakat Hong Pinggao'nun suya kattığı zehir çok az miktarda olsa da korkunç ir zehirdi.

Zaman yavaşça geçti...

1 hafta içerisinde ilk vaka görüldü.

Klanda küçük bir bebek aniden öldü. Onunla birlikte insanlarda yavaşça belirtiler görülmeye başladı. Zehir ilk önce zayıfları eliyordu.

Bebeklerden sonra sıra çocuklara geldi. Bedenleri aniden yere yığıldı ve felç geçirdiler. Tüm beden fonksiyonları yavaşça işlevsiz hale gelmeye başladı.

Daha sonra sıra gençlere geldi. Kendilerini halsiz hissettiler ve kusma, ishal gibi belirtiler başladı. Normalde tuvalete gitmeyen bu insanlar, ilk önce günde bir kez sonra günde 10-20 kez gitmeye başladı ve zaman geçtikçe daha şiddetli hale geldi.

Chun Huaxue, sinirden köpürme noktasına gelmişti.

-Ne demek zehirin ne olduğunu bilmiyorsunuz? Bunu hemen çözün! Bana, o lanet olası veleti bulun!!

Simyacı, başını öne eğip mırıldandı. Korkuyla titriyordu.

-Leydim, zehrin ne olduğunu bilmiyoruz. Ne bir kokusu ne de rengi var. Herkeste farklı bir etkiye sahip. Qi'ye ve kana karışıyor.

Chun Huaxue, yanında duran kitabı simyacının kafasına sertçe fırlattı.

-Ne dediğin umrumda bile değil! Simyacı olan sensin ve bana hemen bir panzehir bulacaksın! Gözümün önünden defol git!

Simyacı hızla ayrıldıktan sonra Chun Huaxue, eliyle masada ritim tutmaya başladı. Oldukça sinirliydi. Klan üyeleri birer birer ölürken ve acı çekerken elinden bir şey gelmiyordu.

-Beyaz-siyah, ikiniz bir ölüm bildirisi yayın. Hong Ping denen veletin başına ödül koyun. Canlı olarak getirene, ödülün 3 hayır 4 katını verin!

Beyaz ve siyah giyimli iki kişi yoktan var oldular. Anında Chun Huaxue'nin önünde eğilip aynı anda konuştular.

-Emredersiniz leydim!

Bu sırada Chun Lanji de evindeydi. Karşısında duran sade bir kolye vardı. Zamanında bu kolyeyi Hong Pinggao vermişti. Aylar önceki boynundan çıkartmış ve bir yere kaldırmıştı.

Şimdi bir kez daha ortaya çıkartmıştı.

-Elma, seni anlamakta zorlanıyorum. Bana bu şekilde işkence etmeyi mi planlıyorsun? Gerçekten de beni öldürebileceğini mi sanıyorsun?

Chun Lanji'nin kafası karışmıştı. Bu not onun tüm dengesini bozmuş gibiydi.

-Senden nefret etmek istiyorum ama yapamıyorum. Sadece sana çok sinirliyim.

The devil's test[BL] {TAMAMLANDI}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin