1

55.6K 1.4K 295
                                    

1. Bölüm: Her şeyimi kaybettim.

Odaklanabildiğim tek şey çektiğim acıydı, bebeğim sadece yedi aylıktı ve doğumum başlamıştı. Bu ilk doğumum olduğu için deneyimsizdim. Sadece neden kanadığımı anlayamıyordum. Bu hiç normal değildi ve korkuyordum.

Beni hastaneye götürebilecek kimsem yoktu, 7 aydır bu evde yaşıyordum ve 4 ay önce çalışmayı bırakmıştım. Karnımı doyurabilsem de kira verecek gücüm olmamıştı. Bu yüzden üst katımda oturan ev sahibim benden pek hoşlanmazdı. Yine de gerçekten çaresiz olduğum gerçeği yüzüme vurunca, zar zor kendimi evden atabildim. Kanamam devam ederken merdivenlere ilerlemeyi başardım ancak kısa süre sonra yığıldım. Hıçkırarak ağlarken, sonunda sesimi duymuştu. Evinden çıkıp homurdanarak gelirken önce beni, sonra zemindeki kanımı gördü. Artık başım dönmeye, önümdeki adamı ikili görmeye başlamıştım. O kısımları pek hatırlamıyorum ancak sonrasında anlayabiliyorum ki ev sahibim ambulans arayacak kadar merhamet göstermişti. Hamile olduğum için beni işe alacak hiçbir yer yoktu; param yoktu, evden atılmam an meselesiydi, bebeğim sağlıklı doğsa bile yarını belli değildi ve ben tüm bu stresten ona bir şey olmasın diye düşünmemeye çalışıyordum. Çünkü içinde bulunduğum çaresizlik o kadar bunaltıcıydı ki  ben bile baş edemezken küçük bebeğimi bununla karşı karşıya bırakamazdım. Amblans hızlıca geldi, o on dakika bana on yıl gibi gelmişti ama sonunda ambulanstaydık.

Gelen yoğun acıyla çığlık attım, çalışan kadın hızla taktığı seruma bir şeyler enjekte ediyordu. Aslında iğneden çok korkardım ama çektiğim acı bambaşka bir seviyede olduğu için onu bile hissetmiyordum. Hızlı nefesler alıp verirken tekrar çığlık attım, zayıf bedenim için bu acı çok çok fazlaydı. Korkuyordum. Bebeğime bir şey olmasından çok korkuyordum. Kendi canım umrumda değildi. Ölsem yeriydi hatta. Benim tek umudum oydu. Tekrar giren acıyla sedyenin demirini elimi kırabilecek kadar sert sıktım.

Gözyaşlarım bir şelale misali akarken sonunda ambulans kapısı açıldı ve bana bakan onca insanın arasında hastaneye girdim. Dudaklarım ısırmaktan kanıyordu, başım dönüyordu, ellerim de çok acıyordu ancak en çok acıyı bebeğim yüzünden hissediyordum. Muhtemelen sonrasında bunların acısını ziyadesiyle çekecektim. Ama onun sağlıklı bir şekilde doğması tüm bunları gölgelerdi.

Çok yavaş geçiyordu her şey benim için. Oysa çevreme baktığımda herkes ne kadar da hızlıydı. Acım artarak devam ediyordu. Beni doğumhaneye aldılar ki zaten doğum çoktan başlamıştı.

Doktorum içeri girdi ve erkek olduğumu görünce bana garip gözlerle baktı. Alışıktım zaten.

Doğum o kadar kötüydü ki öleceğimi sandım. Ben kan kaybetmeye devam ederken hiçbir gelişme de olmuyordu. Ayrıca bitkin düştüğüm için de gözlerim kapanmaya başlamıştı. Bayıldığımın bilincinde değildim. Hemşire beni dürttmüştü hemen.

"Dayan oğlum, dayan."

En son o bizi terk ettiğinde bu kadar ağlamıştım. Nasıl göründüğümü tahmin edebiliyordum. Yaralı dudaklar, kıpkırmızı gözler, acı bakışlar, dağılmış saçlar...

Dayandım.

Bedenimin bayılma isteği iki-üç kez tekrar etti. Her seferinde hemşire beni uyandırdı. Her seferinde tekrar direndim. Göz yaşlarımdan kimseyi göremiyordum artık.

"Hadi oğlum son kez." Yine o hemşire konuşmuştu. Onun endişeli bakışlarını görememiştim. Son bir kez ıkındım ve ağlarcasına çığlık attım, sonunda acı yavaş yavaş bedenimi terk etmeye başladı. Nefeslerimi düzene sokmaya çalıştım. Çok yorulmuştum. Hatta  bitmiştim. Sabahın erken saatlerinde gelmiştim hastaneye.  Şimdi zar zor gördüğüm, duvardaki saate bakılırsa gecenin geç saatleriydi.

Gözlerim kapanmaya başlarken doktorun endişeli suratını ve asla ses çıkarmayan bebeğimi de görebildim. Dayanmaya çalışsam da yorgunluktan bayılmıştım.

*°࿐ •*⁀➷

Gözlerimi açtığımda hastane odasındaydım doğrulmaya çalışarak hemen yanımdaki beşiğe baktım ancak bebeğim yoktu. Ne zamandır uyuduğumu bilmiyordum ama hemen bebeğimi görmek istiyordum. Onu çok merak ediyordum. Acaba gözleri, saçları ne renk? Yüzü bana benziyor mu? Onu gördüğümde herkesin bahsettiği meşhur annelik duygusunu, erkek olmama rağmen hissedebilecek miyim? Beni sevecek mi? Aklımda böyle bir sürü soruyla beklemeye başladım. Boş olan oda, kapının sesiyle dolunca yerimde hareketlendim.

Hemşire burukça gülümsedi, odaya eli boş girdiğini görünce dudak büzdüm. Bebeğim neredeydi? Hiç değilse onu emzirmem için getirmesi gerekmiyor muydu? Hemşireye beklentiyle bakıyordum. Kalbim yanıyordu.

"Bebeğim nerede?" Dedim huysuzlanarak. Tek umudumu görmek, onu öpmek istiyordum. İlk aşkımın son hediyesine kavuşmak istiyordum. Hemşire başını eğdi ve beni cevapsız bıraktı. Kalbimdeki ateş büyüdü.

"Hemşire hanım." Dedim titremeye başlayan sesimle. "Bebeğim nerede? Bebeğimi getirin bana!" Çığlık atmaktan sesim çıkmamıştı bile. Boğazım çok acıyordu.

"Üzgünüm oğlum, ölü doğdu..." Donup kaldım. Gözlerim dolmuş ve akmaya başlamıştı bile dünyam başıma yıkılmıştı.

O ateş, kalbimi bütünen yakmıştı.

O gün, minik kızımı kaybetmiştim.

Hayatımdaki tek iyi şeyi, umudumu kaybetmiştim.

Aylarca onun hakkında kurduğum hayallerim, mutluluğum, yaşama isteğim...

Her şeyimi kaybetmiştim.

Dudaklarımdan peşi sıra hıçkırıklar koptu, küçük kızım yerine hemşireye sarıldım. Yanıma oturmuştu ve oldukça sessizdi. Boğazıma rağmen öyle acı bir çığlık attım ki onun da gözlerinden düşen bir damla yaşı görebildim.

Kadın beni göğsüne çekti ve orada ağlamaya devam ettim. Doğum sırasında çatlatmayı başardığım elimle yüzümü kapattım.

Hayatımın ışığını kaybetmiştim.

Hemşire teyze incitmemeye çalışarak zayıf bedenime sarıldı. Ondan merhamet alınca daha da ağlamaya başladım, saçlarımı okşamaya başladı. Sakinleşmem için fısıldıyordu:

"Geçecek oğlum, geçecek..."

Hiçbir şeyin geçeceği yoktu. Bunu o da biliyordu. Sadece çok acıydı ama alışacaktım.

Ben o sırada ağlamaktan nefes dahi almakta zorlanırken konuşamıyordum. Güneş ışıklarıyla etrafı aydınlatana kadar isminin Hatice olduğunu öğrendiğim hemşire teyzenin göğsünde ağladım, yas tuttum.

Yeni kurgu! 🤍🤭

Beni az çok tanıyanlar bilir, ben genelde kısa ve hızlı hikaye yazıyorum.

Yumuş yumuş olacağızz💘

Vote ve yorumlarınızı unutmayın<3

Süt Anne [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin