31. Bölüm(Bir hediye?)

15.1K 601 210
                                    

Keyifli okumalar...

°°°

1 ay sonra...

Mutlulukla koşarak merdivenleri inerken Marianın kahvaltı hazırladığını gördüm. Muhteşem kahvaltı sofrasını gördüğümde "Oo... Maria hanım bugün özel bir gün mü?" dedim yanına giderken. Maria Türkçe bilmediği için İngilizce konuşuyorduk. İngilizcem çok iyi değildi, ama beni idare ederdi. İnsanları anlıyordum, sadece bazen kendimi ifade edemiyordum.

Maria sesimi duyduğunda irkilip arkaya döndüğünde "Arya! Sen iflah olmaz bir kızsın! Böyle ani çıkışlardan korkuyorum, biliyorsun!" dedi akıcı ingilizcesiyle. Sabaha kadar bu kızın konuşmasını dinleye bilirdim herhalde.

Kaşlarımı kaldırarak ona 'Ne yapa bilirim?' bakışı atarak masanın baş köşesine oturdum. Amerika'ya gelmek bana çok iyi gelmişti. Amir yok, korku yok, yarın bana dokunacak mı diye düşünmek yok. Sadece okuluma gidip, eve geliyordum. Ve Mariayla harika bir arkadaşlığım olmuştu.

Ben mutlulukla geçen bu bir ayı düşünürken ayaklarımın yerle temasının kesildiğini hissettim. Gözlerimi kocaman açarak yere baktığımda birinin kucağındaydım. Başımı çevirip kucağında olduğum adama baktığımda yüzümdeki şaşkınlık silinmiş yerini korku almıştı. Yutkunduğumda belki hayaldir diye başımı sağa sola sallayıp, gözümü açıp kapadım. Her şeyin gerçek olması bu kadar yüzüme vurulmamalıydı.

Amir gülümseyerek yüzümü ellerinin arasına alınca hala şoktan çıkamamıştım.

"Sevgilim, beni gördüğüne sevinmedin galiba?" dedi bir elini belime yerleştirerek. Maria pozisyonumuza kaçamak bakışlar atarak masadaki tepsiyi eline alıp İngilizce "Bir isteğiniz var mı, efendim?" diye sordu. Amir "İşinin başına dön!" dedi İngilizce. Bu kadar mükemmel İngilizce konuşması beni şaşırtmıştı.

Maria başını sallayarak salondan çıkıp mutfağa gitti. Ben ise hâlâ belki hayaldir diye kendimi avutmaya çalışıyordum. Amir başını boynuma yaklaştırıp "Sen beni özlememiş ola bilirsin ama ben seni çok özledim, karıcığım." dedi adeta fısıldayarak.

Kokumu içine çekerken, bir yandan da belimi okşuyordu. Aniden benimle birlikte ayağa kalkıp, başını boynumdan çekmeden merdivenlere doğru yürümeye başladı. Korkuyla nefes alış verişim hızlanırken Kaya'nı gördüm. Yumruğunu sıkıyordu.

Amir hızla merdivenleri bitirip benim kaldığım odaya girdi. Boynumda dudaklarını hissettiğimde sırtım çoktan yatakla buluşmuştu. Amir boynumu adeta sömürürken şoktan çıkıp altından kurtulmaya çalıştım.

"Amir dur! Yapma!" dedim zoraki çıkan sesimle. Amir durunca kapanan gözlerim açıldı. Başını boynumdan çekip gözlerime baktığında koyulaşmış elaları o günkü gibiydi. Şehvetle doluydu.

Elinin tersiyle yanağımı okşarken "Adımı ağzından duymayı ne kadar çok özlediğimi sana anlatamam, Arya. Sensiz geçen bu bir ay benim için ölümden farksız değildi. Ama merak etme kısa süre sonra yeniden beraber olacağız." Dediğinde gözlerim korkuyla büyüdü. O gün Amirle Baranın konuşmasını duymuştum. Amir beni düşmanından korumak için Amerika'ya göndermişti. Ve başıma yüzden çok koruma dikmişti.

Sessizliğimi korurken Amir dudaklarını yüzüme yaklaştırıp yüzümün her tarafını öpmeye başladı. En son dudaklarıma dudaklarını bastırınca öpmeye devam etti. Ben ondan nasıl kurtulacağım diye düşünürken kapı çaldı. Amir dudaklarını çekip arkasına bakıp dişlerinin arasından "Ne var lan?!" Diye bağırdı. Kaya'nın sesini duyduğumda bana yardım etmek için geldiğini anlamıştım.

ECELLE NİŞANLIWhere stories live. Discover now