9. Bölüm (Sakın ona karşı gelme!)

36.8K 980 308
                                    

Keyifli okumalar...

°°°

Düsmemem için belime sarılan kolların sahibine baktığımda, yüzümdeki gülümseme soldu. Amir hafif kaşlarını çatıp bana bakıyordu.

Kızmış mıydı?

Çocuk gibi "Şey..." dedim uygun bir cümle kurmaya çalışarak. Ne diyecektim ki!? Sanki bir hafta önce evini başına yıkmamışım gibi mahçup olmuştum.

Güney yanıma koşup "Un savaşı!" diye bağırdı, elindeki unu Amir'e atarak. Amir üstüne gelen unla gözlerini kapattı. Gözlerini açtığında 'Öyle mi?' der gibi kaşlarını havalandırdı. Sırıtıp "Demek un savaşı?" dedi.

Güney başını aşağı yukarı sallayıp "Bırak askerimi, yoksa senide fırına atıp pasta yaparız." dediğinde ister istemez gülmüştüm. Amir'den pasta yapmak harika bir fikirdi. Ama o pastanın tatlı olacağını hiç düşünmüyordum.

Amir hayran-hayran gülümsememe bakarken gülümsemem istemsizce soldu. Bunu görünce gözlerini dudaklarımdan çekip yeniden Güney'e baktı. Beni tek eliyle kucağına aldığında gömleğinin yakasından tuttum.

"Bu asker artık benim!" Güney biraz daha un atıp "Askerimi senden geri alacağım düşman!" diyerek tüm unu üstümüze bocaladı. Ben ise yüzümü hemen Amir'in göğsüyle kapattım. Amir benimle beraber yürüyüp tezgahtan un alarak güneye fırlattı.

"Ben vermeyeceğim!" deyip kahkaha attı. Güney bir küçük elindeki una, bir  Amir'e son olarak bana baktığında, dudaklarını büzüp "Asker ben amcamı yenemem ki." dedi.

Onun tatlılığına erirken Amir kafasını sallayıp "Teslim mi oluyorsun, asker?" dedi.

Amir'e duygusuz bir şekilde bakıp "İndir beni aşağı." dedim. Amir gözlerimin derinliğine baktı, sanki bir şey anlamak istiyordu. Aynı şekilde gözlerinin içine baktım. Benim anlatmak istediğim tek şey ondan uzaklaşmak istediğimdi. Ola bildiğince uzağa.

Aniden Güney'in "Baba." demesini duyduğumda arkamı döndüm. Amir yaşlarında bir adam Güney'i kendinden uzak tutmaya çalışıyordu.

"Oğlum gelme. Bak daha babanın işi var! Hem sen nasıl bu hal..." Cümlesi yarıda kesilip gözü bize takılmıştı.

Adama garip bakışlar atarken kahkaha atıp "Sizler nasıl bu hale geldiniz? Hele sen, Amir!?" dediğinde Amir "Oğlunun eseri hepsi, Aykut!" dedi.

İsminin Aykut olduğunu öğrendiğim adam bana el sallayıp "Merhaba, Arya! Tanıştığımıza memnun oldum." dedi.

O adama bir tepki vermedim. İnmek için Amir'in kucağında kıvrandığımda çok yanlış bir haraket olduğunu anlayıp kulağına yaklaşıp "İndir beni!" dedim. Amir bu sefer ikiletmeden beni indirdiğinde Güney hala babasına dokunmaya çalışıyordu.

Güney'e elimi uzatıp "Güney babanı rahatsız etme. Hadi gel yıkanalım." dediğimde Güney yanıma koşup "Beni sen mi yıkayacaksın?" diye sordu gözlerimin içine bakarak. Kafamı salladığımda Amir lafa atlayıp "Hayır Güney! Seni Hazal yıkayacak!" dedi. Kaşımı kaldırıp Amir'e bakarken Güney bacağıma sarılıp "Hayır! Arya yıkamazsa, yıkanmam!" dedi.

Aykut şok içinde oğluna bakarken, kendine gelip "Oğlum Arya ablan seninle uğraşamaz. Gel Hazal ablan yıkasın, incitme ablanı." dediğinde Güney bana ve Hazal'a bakıp başını salladı.

Bacaklarımı bırakırken onunla aynı boya gelmek için dizlerimin üstüne çöktüm.

"Sen hızlıca yıkan, ben de yıkanayım pastamızı yapmaya devam edelim, olur mu?" diye sorduğumda yeniden gülümseyip "Tamam!" diye yüksek sesle söyledi. Unlu yanağından öpüp "Hadi!" dedim. Hazal'ın yanına gidip elinden tutup çekiştirdiğinde mutfaktan çıktılar.

ECELLE NİŞANLIМесто, где живут истории. Откройте их для себя