7. Bölüm (Söz olarak kalan adalet)

40.8K 980 608
                                    

Keyifli okumalar...

°°°

Polis bir bana, bir de Amir'e baktığında, bakışları Amir'de sabit kalıp "Amir Ateş misiniz?" diye sordu.

Amir polisin başından gitmesini ister gibi kısaca "Evet!" dediğinde polis hemen kendine çeki düzen verip "Bir sorun mu var, Amir bey?" diye sordu. Bu adamın yaşaması bir sorundu.

Amir kısa süreliğine elalarını üstüme değdirdi. "Hiçbir sorun yok." dediğinde adam gözleriyle beni gösterip "Hanımefendi az önce kaçırıldığını söyledi." İçimde yeşeren umut tohumları yüzümde küçük bir gülümsemenin yaranmasına sebep olmuştu.

Amir nefesini verip "Karımla kavga ettik, beni cezalandırmak istediği için şikayet etti. Sorgu bittiyse?" dediğinde memur "Yanlış anladınız, sizi sorgulamıyordum. Buyurun gidebilirsiniz." dedi önümüzden çekilerek. Hayal kırıklığı. Tüm umutların yok oluşu.

Bu polis kimliğini unutmuş, güçlü adamların yalakası olarak terfi etmişti. Hiddetle Amir'i iteklemeye çalışıp "Ne karısı be? Ben senin hiçbir şeyin değilim!" diyerek polise döndüm. "Ben gerçekten kaçırıldım. Şimdi siz polisliğinizi yapıp beni karakola götürecek misiniz, yoksa iki gün sonra cenaze haberimi mi duyacaksınız!?"

Polis sözlerimi kaale almayarak Amir'e bakıp "Görüşürüz, Amir bey. Mutluluklar dilerim." deyip gitti. Mutluluk? Karşısındaki adamın kim olduğunu biliyorsa, bir psikopat olduğunu da biliyordur, ancak bana yardım etmeyi bile düşünmemiş, bu caninin pençelerine bırakıp gitmişti.

Amir yanıma gelip eğilerek kulağıma "Senin benden kurtuluşun yok!" diye fısıldadı. Sesli şekilde yutkunduğumda bir adam gelip elindeki ceketi Amir'e uzattı. Amir dikleşerek ceketi alıp omuzlarımın üstüne bıraktı.

Gözlerim dolu şekilde bakışlarımı durağa odaklamışken, bedenim yeniden yukarı havalandı. Amir bacaklarımı beline sarmış, kalçalarımdan tutuyordu.

Gözlerimin dolu olmasını önemsemeden kucağından inmeye çalıştım.

"Hayatımda kimseye yalvarmadım ama sana yalvarıyorum. Lütfen bırak beni gideyim! Bak seninle ben olamayız! İmkansızız! Aramızdaki yaş farkı, yaşam tarzlarımız... En önemli şey ise ikimizin de farklı duygulara sahip oluşumuz!" dedim. Tek-tek anlatmaya çalıştım ama bırakmadı. Aksine emin adımlarla yürümeye devam etti.

Bir kez daha bacaklarımı aşağı sarkıtıp inmeye çalıştım. Bağırmak, yardım çığlıkları atmak istiyordum, ancak kimsenin kendini riske atıp bana yardım etmeyeceğini tecrübe etmiştim.

Ellerimi yumruk yapmış vücuduna vururken, bir elini kalçamdan çekip iki elimi de yakaladı.

Amir sert bakışlarını gözlerime dikip, rahat durmam için küçük bir uyarıda bulundu. Beni tek bir bakışı ile susturabileceğini mi zannediyordu? Bana zorla sahip olmuş, tecavüz etmiş adamın yanında tabii ki de kalmak istemiyordum. Kalmayacaktım da!

Ondan kurtulmak için çabalarken etrafta tek bir insan dahi kalmamıştı.
Sadece önümüzde ve arkamızda yürüyen korumalar vardı.

Kendime acımak istiyordum, ama o kadar kötü bir durumdaydım ki, bu zayıf duygulara yenik düşmemem gerekiyordu.

"Amir yeter!" diye sitem ettim. "Bu oyunu bitir. Beni serbest bırak! Kendine gel, ben senin karın değilim!" dediğimde beni takmayıp villaların olduğu yöne yürümeye başladı. Bir evin önünde durunca, büyük kapı açıldı. İçeri girdiğimizde eve göz gezdirdim.

ECELLE NİŞANLIWhere stories live. Discover now