20- En Gözde Çift

Começar do início
                                    

Ama bu oyunu kabul etmiştim bir kere. Bu saatten sonra burdan dönemezdim. Üstelik kazanacağımdan da emindim. Bu yüzden derin bir nefes aldım ve "kabul." Dedim.

Yüzündeki sırıtış daha da artarken memnun olduğu her halinden belli oluyordu. Fakat benim dileğimi duyunca da böyle memnun olacak mıydı merak ediyordum.

"Güzel." Dedi minik dişlerinin tamamını sergileyerek. "Sıra sende."

"Eğer ben kazanırsam.." diyerek biraz daha yaklaştım ona ve aramızdaki azıcık mesafe de böylelikle kapanmış oldu. Ayakkabılarımızın uçları birbirine değiyordu. Dudaklarımı kulağına götürerek devam ettim sözlerime.

"Ben kazanırsam, tam bu gece hayatımdan tamamen çıkıp gideceksin ve bir daha da karşıma çıkmayacaksın."

Sözlerimden sonra geri çekilip tepkisini görmek için yüzüne baktığımda, az önceki gülümseyen suratının dümdüz bir ifadeyle kaplandığını gördüm. Bakışlarındaki tehlikeli parıltılar yerini soğuk rüzgarlara bırakmıştı sanki.

Böyle bir şeyi beklemediğini biliyordum. Muhtemelen o da ondan altımda olmasını falan isteyeceğimi düşünüyordu ama hayır.

Bunun bir son olmayacağını biliyordum. Eğer ben de ondan böyle bir şey istersem bu oyunun sonu gelmezdi ve açıkçası tepkisini de merak etmiştim çünkü asıl amacını çözmem gerekiyordu.

"Tamam." Dedi buz gibi bir sesle. Üşüdüğümü hissettim. Ve sonra yeniden bir gülüş oturttu dudaklarına. Fakat zoraki olduğu çok belliydi.

"O zaman başla bakalım." Dediğinde cebimdeki cüzdan ve telefonu kenardaki banka bırakmak için ilerlemiş, onun da aynısını yaptığını görmüştüm.

Topu elime alıp orta sahaya geçtiğimde, "iyi olan kazansın." Dedim gülümseyerek.

"Bu durumda ben kazanacağım." Deyip alayla omuz silkti.

"Göreceğiz." Dedim ve topu yere vurduğum an, oyun resmen başlamış oldu.

İlk yirmi sayı oldukça çekişmeli geçmişti. Şu an skor 24-23'dü ve ben yeniyordum. Fakat Yoongi gerçekten çok iyiydi.

Bugüne kadar bir çok kez maç yapmıştık ama hiçbirinde böyle birebir kalmadığımız için bunun çok farkına varamamıştım. Şu an öyle hırslıydı ki, geriye düşmemek için tüm eforumu harcıyordum resmen.

Artık onlara yaklaşıyorduk. Üç sayılık iki basket atsam kazanıyordum.

Topu elimden kapıp potaya doğru hızla koştuğunda uzun bacaklarım sayesinde önüne geçmiş, tam topu atacakken yukarıya zıplayıp bloklamaya çalışmıştım fakat o bunu yapacağımı tahmin edip beni şaşırtarak topu yere vurdurmuş, yana kayıp potaya göndermişti.

"Yes!" Dedi fileden geçen topla gülümseyerek. Nefes nefese birbirimize bakmıştık birkaç saniye.

Pekala.. şimdi o öne geçmişti.

Tişörtünün kollarını omuzlarına kadar çekmiş, içe doğru sıkıştırmıştı. İkimiz de terden sırılsıklamdık fakat onun beyaz teni, sokak lambalarının altında öyle güzel parlıyordu ki, tıpkı ay ışığı gibiydi.

Beyaz ve parıl parıl.

Başımı iki yana sallayıp topu almak için ilerlediğimde "25-24" diyerek skoru söylemişti.

Ona bir cevap vermeden diğer potaya koşmaya başladığımda hemen peşimden gelmiş, önüme geçmeye çalışmıştı.

Arkamı bir anda ona dönerek bedenini ittirdiğimde, kasıkları sertçe kalçama çarptı ve ağzından bir inleme kaçtı.

My Youth Is Yours | JikookOnde as histórias ganham vida. Descobre agora