13- Kamp Ateşi

11.1K 1.1K 4.6K
                                    

Selam bebeklerim,

Size upuzun bir bölümle geldim ve nihayet bu kez kampa gidiyoruz.

Bolca yorum yaptığınız için çok teşekkür ederim ama bölümler ilerlediği için hikayenin artık çok daha fazla okuyucusu var. Okunma neredeyse 2k'ya ulaşıyor fakat oylar, sınırı 350 koyduğum için asla üstüne çıkmıyor. Nasılsa sınır geçildi diye düşünüyorsunuz heralde. Eğer hikayeyi seviyorsanız lütfen yıldıza basmaktan erinmeyin. Bir de arkadaşlarınıza tavsiye edip hikayenin farkedilmesine destek olursanız çok sevinirim.

Oy sınırı +400 Yorum sınırı: SINIRSIZ.(en az 1000 olmasına alıştırdınız lütfen bu düşmesin ki yazmaya şevkim olsun)

İyi okumalar yavrumlar, umarım kampta eğlenirsiniz (:


13- Kamp Ateşi

"Kendi arabamızla neden gidemiyoruz anlamıyorum." Diye sinirle söylendi Jungkook. "Hayır rahat rahat gitmek varken neden sıkış tıkış bir servisin içindeyiz ki?"

Evet, kampa gidiyorduk.

Ama okul yönetimi kendi arabalarımızla gelmemize müsaade etmemiş, okul servisleriyle hep birlikte gidilmesini uygun görmüştü.

"Gezinin amacı aynı zamanda sosyalleşmeyi arttırmak çünkü. Bu yüzden herkesin bir arada olması gerektiğini söylediler." Dedim.

"Sence bizim sosyalleşmeye ihtiyacımız mı var?" Dedi göz devirerek. "Saçmalık."

Servisin en arka koltuğunda ben, Jungkook ve Taehyung birlikte oturuyorduk. Yola çıkalı yarım saat olmuştu ama Jungkook hala söylenmeye devam ediyordu.

"Haklısın." Dedim ben de alayla. "Okuldaki kızların yarısından çoğunu elden geçirdiğin için senin sosyalleşmeye ihtiyacın yok."

"Senin de yok." Dedi kaşları çatılırken.

Gözlerimi gözlerine çıkarıp ağzımı açacağım sırada "yani sen de yeterince sosyalsin. Bir kere okul başkanısın. Ayrıca okul birincisisin ve okulda seni tanımayan yok." Dediğinde "herkes beni tanıyor olabilir ama bu benim sosyal olduğumu göstermez Jungkook" dedim omuz silkerek. "Çünkü ben senin aksine sen ve Tae dışında kimseyle muhatap değilim."

"Neyi tartışıyorsunuz?" Dedi Tae de bıkkınca. "Jungkook sen de sus biraz. Yola çıktık artık. Büyükbabam gibi söylenip durma."

"İyi tamam." Dedi kollarını göğsünde birleştirip dümdüz karşıya bakarken. "Sustum. Konuşmuyorum."

"Çok şükür.." Tae rahatlamış gibi bir nefes verdi.

İkisinin bu haline gülümserken, cam kenarında oturduğum için, gözlerimi dışarıya çevirmiş akıp giden yolu izlemeye başlamıştım.

Üç gün önce Jungkook'la aramıza giren soğukluk, o gece yanıma gelip birlikte uyumak istediğini söylediğinde bitti sanmıştım. Eskisi gibi olacağımızı düşünmüş, benden uzak kalmayı denediği ama başaramadığı için mutlu olmuştum ama işler hiç de düşündüğüm gibi ilerlemiyordu.

Bana, her ne kadar beni anladığını, aramızda sorun kalmadığını söyleyip, geceleri benimle uyumaya devam etse de eskisi gibi değildik.

Aramızda görünmez bir duvar vardı sanki. Dışardan bakıldığında hiçbir sorun yokmuş, her şey aynıymış gibi gözüküyordu ama değildi. Öyle değildi işte.

Mesela en basiti, ertesi gün birlikte sınıfa girip sıramın üzerinde içi çikolata dolu bir kutu ve kenarına yerleştirilmiş bir itiraf bulduğumda, Jungkook göz ucuyla elimdekilere şöyle bir bakış atmış ve hiçbir tepki vermeden önündeki test kitabıyla ilgilenmişti.

My Youth Is Yours | JikookWhere stories live. Discover now