15- Oyun

9.1K 1K 2.5K
                                    


Selam güzeller,

Yine sizi bekletmedim ve bunca işin arasında sınır geçilir geçilmez geldim. Çünkü bu hikayeyi yazmayı seviyorum. Ancak önceki bölümde yorumların biraz düşmüş olması beni bir miktar üzdü. Son hızla giderken motivemi kaybetmek istemiyorum..

Bir de artık bölümün uzunluğuna kısalığına çok takılmamanızı istiyorum sizden çünkü iki günde bir bölüm atmak sandığınız kadar kolay değil. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Oy sınırı +400 yorum sınırı SINIRSIZ.

İyi okumalar


15- Oyun

"Bu kaçıncı aşk mektubu? Cidden bana bile fenalık bastı artık."

"Bana da." Dedim göz deviren Taehyung'a. "Ama asla engel olamıyorum."

Yine sıramın üzerinde bir mektup duruyordu ve üzerinde "biricik aşkım Jimin'e" yazıyordu.

Oysa ben kimsenin aşkı falan değildim..

"Gerçekten çok azimliler ama." Dedi Jungkook'ta. "Takdir etmek lazım."

Evet, artık bu mektuplara kızmadığı gibi, bir de üzerine mektubu yazan kişileri takdir edebiliyordu. Ne tatlı değil mi?

"Okumayacak mısın?" Diye sordu Taehyung. "Sonra." Dedim ona. "Okurum bir ara."

"Yani tamam, Jungkook ve ben de arada böyle şeyler alıyoruz ama sana neredeyse her gün geliyor bu mektuplar. Dışardan öyle soğuk duruyorsun ki, yanına gelmeye korkanlar mecburen mektupla haberleşmek zorunda kalıyorlar."

"Yanıma da gelseler, mektup da bıraksalar, ateş de yaksalar sonuç değişmiyor ama." Dedim bıkkınca. "Fazla ısrarcılar ve ben bundan hoşlanmıyorum."

"İyiki sana aşık falan değilim." Dedi tüyleri ürpermiş gibi ellerini kollarında gezdirerek. "Seni, sana yavşayan her canlıdan kıskanmak zorunda kalır, kafayı yerdim."

"İyiki değilsin çünkü seni çekemezdim." Dedim Taehyung'a burnumu kırıştırarak. "Bana aşık değilken bile çekemiyorum. Senin aşık halin hiç çekilmez."

"Sen bana kurban ol." Dedi dil çıkarıp. Ve bu benim kahkaha atmama sebep oldu.

Sessizce bizi dinleyen Jungkook'un gözlerinin yavaşça bana döndüğünü hissettiğimde gülüşüm yavaşça küçülmüş, sonra da tamamen kaybolmuştu. Bakamamıştım ona. Zaten uzun zamandır da bakamıyordum gözlerinin içine rahat rahat.

Sanki.. sanki baktığım an anlayacaktı ona olan hislerimi. Bu yüzden korkuyordum ve gerekmedikçe bakmıyordum.

Hala gerçek gibi gelmiyordu. Hala bana hayatımda ilk defa yaşadığım bu hisleri yaşatan kişinin doğduğumdan beri yanımda olan adam olması gerçek gibi gelmiyordu. Resmen bir öpücükle tüm dünyam alt üst olmuştu.

"Hadi sırana git." Dedim Taehyung'a. "Ders başlamak üzere."

"Takımdakiler çıkışta bir şeyler yapalım diyordu. Gideriz değil mi birlikte?" Diye sordu ikimize bakıp.

Jungkook omuz silkerken ben "siz gidin." Dedim. "Ben takımda değilim sonuçta."

"Hoseok hyung da gelecekmiş Yugyeom'la birlikte. Hem takımdakilerin sevgilileri de geliyor. Gidelim işte Jimin. Bowling oynarız diyorlardı. Eğlenceli olur lütfen lütfen lütfen.."

Ah bu çocuk ve ısrarları..

"Sen gidecek misin?" Diye sordum bedenimi Jungkook'a çevirip. Eğer o gitmezse gitmeyecektim. Çünkü Taehyung muhtemelen eğlenceye dalıp beni yalnız bırakacaktı. Ama Jungkook gelirse yalnız kalmazdım. Pek konuşmuyor olsak bile kendimi daha iyi hissedeceğim kesindi.

My Youth Is Yours | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin