18- Delirmek

14.3K 1.1K 4K
                                    


Öncelikle kestane balının diyarızksödlwixpepdğrl şaka..

Ay hiçbi şey söylemicem çünkü bölüm için çok heyecanlıyım. Yazarken çok zorlandım ve nasıl oldu hakkında da hiçbir fikrim yok. İstediğim tek şeyse yorumlarınız.

Oy sınırı +500 yorum sınırı SINIRSIZ.

Tüm bölümü Jaymes Young - Infinity'le yazdım ve siz de dinlemek istersiniz belki diye medyaya koydum. Sözler de baya uyumlu bebeklerimle.

Bölüm sonu görüşelim, iyi okumalar aşklarım

18- Delirmek

"Jungkook?" Dedim şok içinde, karşımda duran bedenin yüzüne bakarken. Fakat o bana değil direkt olarak Chan'e bakıyordu.

Öldürecekmiş gibi..

Gözlerindeki öfke öylesine yoğundu ki, kalbim korkuyla sıkıştı ve ona doğru bir adım attığımda beni bulan sert bakışları yerimde donmama sebep oldu.

"Jungkook.." dedim tekrar içime kaçan sesimle. 

Muhtemelen-muhtemelen bizi yanlış anlamıştı çünkü aşağıda bir parti vardı ve biz Chan'in odasında başbaşaydık, tanrım!

Göğsü şiddetle inip kalkmaya devam ederken kendini zor zapdettiği her halinden belliydi ve o Chan'in üzerine atlayıp onu öldürene kadar dövmeden önce ona acilen durumu açıklamam gerekiyordu.

"Jungkook benim.." dedim sesim titrerken. Sonra arkamı döndüm ve aceleyle yatağın üzerinde duran tişörtü alıp gösterdim ona.

"Benim üstüme içki döküldü ve ben-biz buraya yalnızca tişört almaya gelmiştik. Bak. Üzerimi değiştirebil-"

"Buraya gel Jimin." Dedi hayatımda duyduğum en öfkeli tonda. "Ben bu herifi gebertmeden önce hemen buraya gel."

Delirmiş gibiydi. Gerçekten öfkeden delirmiş gibiydi. Elleri iki yanında yumruk olmuş, dişlerini sıkmaktan çenesi kasılmıştı.

"Jungkook sakin ol." Diyerek ellerini iki yana kaldırdı Chan. "Gerçekten yanlış anlıyor-" fakat o sözünü tamamlayamadan Jungkook ona hiddetle "kes sesini!" Diye kükrediğinde sıkıntılı bir nefes verip sustu.

O da Jungkook'un yanlış anladığının ve ne denli öfkeli olduğunun farkındaydı.

Gözlerim usulca Chan'e kaydığında bu yanlış anlaşılma için ondan bakışlarımla özür dilemek istemiştim ama "Jimin!" Diye bağıran Jungkook'u sesi beni yerimden sıçrattı.

Onu daha fazla delirtmeden Chan'e aceleyle "özür dilerim." Diyerek Jungkook'un yanına doğru adımladım. Olay çıkmasını istemiyordum. Bir kavgayı daha kaldıracak gücüm yoktu.

Bakışları gözlerimden aşağı doğru kaydığında başını sabır diler yan yatırıp dilini yanağına bastırdı.

Tanrım.. elimde hala Chan'in tişörtünü tutuyordum ve o bakana kadar farkında bile değildim. Çünkü korkudan elim ayağıma dolaşmıştı!

Bana doğru hızla bir adım atıp tişörtü tutan bileğimi sıkıca kavrayarak elimden sertçe çekmiş, öfkeyle Chan'e doğru fırlatmıştı onu.

"Seninle sonra görüşeceğiz." Dedi Chan'a işaret parmağını sallayıp. Sonra bakışlarını yeniden bana döndürdü ve "şimdi gidiyoruz burdan." Diyerek az önce tuttuğu bileğimden çekerek çıkarttı beni odadan.

Hızlı adımları yeri inletiyordu ve ben arkasında sürüklenerek ona yetişmeye çalışıyordum.

Bu kadar delirmesinin sebebi neydi? Kıskançlık mı? Daha da önemlisi bir anda neden gelmişti buraya?

My Youth Is Yours | JikookWhere stories live. Discover now