3- Krizi Fırsata Çevirmek

11.1K 1.1K 1.9K
                                    


Selam bebişkolarım biz geldik.

Lütfen oy verip yorum yapın birazcık. Desteğiniz olmassa yazma isteğim kaçıyor çünkü ;(

Bölüm sonu görüşelim, iyi okumalar

3- Krizi Fırsata Çevirmek

Günaydın Jiminie" diye şakıyan Taehyung'un sesiyle başımı saatlerdir gömdüğüm kitaplardan kaldırdığımda yüzümde istemsizce bir tebessüm oluştu.

Kim Taehyung, Jungkook'tan sonra benim bu hayattaki en yakın arkadaşımdı.

Liseye başladığımız ilk gün tanışmıştık onunla ve o gün bu gündür de hiç ayrılmamıştık. Jungkook da ben de, onsuz yapamazdık çünkü o bizim grubumuzun beyniydi. İkimizin de göremediği şeyleri görür, düşünemediği şeyleri düşünürdü. Kafasının içinde 1000 tane tilki dolaşır ama hiçbirinin kuyrukları birbirine çarpmazdı.

Zekiydi, yakışıklıydı, sosyaldi ve o da tıpkı Jungkook gibi okulun basketbol takımındaydı. Eh, tüm bu parçalar birleştiğinde onun da okulda oldukça popüler olduğunu tahmin edebilirdiniz.

"Günaydın Tae" dedim yanımı patpatlarken. "Nerden bildin burda olduğumu?"

"Önce sınıfa baktım. Orda bulamayınca da direkt buraya geldim. Hem senin gibi tatlı bir inek başka nerde olacaktı ki?"

"Seni möö'lerim görürsün şimdi ineği." Dedim yalandan çattığım kaşlarımla. "Biraz değişiklik yapıp siz de çalışsanız keşke. Jungkook da sen de yumurta götünüze dayanmadan asla kitap açmıyorsunuz."

"Bebeğim.." dedi başını sanki umutsuz vakaymışım gibi iki yana sallarken. "Okul açılalı daha 10 gün oldu. İlk sınavlara daha en az 1 ay var. Güzel beynimi neden şimdiden yorayım? Son iki gün baksam yeter bana."

"İyi." Dedim omuz silkip. "Sonra gelip bana ağlamayın sendeki notları versene diye çünkü vermeyeceğim."

"Sen bize kıyamazsın ki." Diyerek yanaklarımı sıktı kocaman elleriyle. "Agucuk bugucuk minik civcivim benim oy oy."

"Üffffff" dedim ellerine vurup yanaklarımı kurtarmaya çalışırken. "Acıttın ya. Çek patilerini üstümden."

"Senin de yanakların bu kadar dayanılmaz olmasaydı o zaman." Diyerek sıktığı yerleri okşadığında "acıyolar hala. Hem kesin kızarmışlardır da şimdi." Dedim büzdüğüm dudaklarımla ona bakarken.

"Dur öpeyim de geçsin o zaman." Deyip bana doğru uzandığında, o henüz beni öpemeden, oldukça tanıdık bir el omzuna bastırmış ve onu yerine geri oturtmuştu.

"Jimin öpülmekten hoşlanmaz." Dedi Jungkook. "Hala öğrenemedin mi bunu?"

"Sanki sen öğrendin de" dedim hah'larken. "Her sabah öperek uyandırıyorsun hala beni."

"Başka türlü uyanmıyorsun ne yapayım." Derken karşımızdaki sandalyeye yerleşti.

"Ya da sen onu öpmek için bahane arıyorsundur." Dedi Taehyung alayla gülümseyip. "Bizde kaldığında uyanması için ona seslenmem yetiyor çünkü."

"Antrenmana kalıyorsun değil mi?" Diye sordu Jungkook konudan alakasız şekilde. "Koç eksik olmasın diye 20 kere tembih etti. Yarın maç var biliyorsun."

"Kalıyorum ama ben maça çoktan hazırım. O piçleri sahaya gömmek için sabırsızlanıyorum." Dedi Taehyung da. "Hele de o nane kafayı."

"O olmaz." Diyerek kaşlarını çattı Jungkook. "O benim. O şerefsize hakettiğini bizzat ben vereceğim."

My Youth Is Yours | JikookWhere stories live. Discover now