12- Jungkook Ve Ben?

9.1K 1K 1.9K
                                    

SelamsssssS çılgın Luna'nız sizi coşturmaya geldi (:

Beklemiyodunuz dimi? Valla ben de beklemiyodum da, siz beni üzmeyip bissürü bissürü yorum yapınca gaza gelip gece bir başliyim bakalım ne çıkıcak dedim, bi baktım bölüm bitmiş hehe

Demekki neymiş? Oy ve yorumlarınızı esirgemiyomuşuz ve hemen bölüm geliyomuş

Oy sınırı +350 yorum sınırı SINIRSIZ

İyi okumalar bebeklerim.


12- Jungkook Ve Ben?

"Seni böyle üzgün görmeye dayanamıyorum." Diyen Taehyung'un sesiyle gözlerimi dakikalardır izlediğim kahve bardağımdan kaldırıp ona bakmıştım.

"Merak etme." Dedim tebessüm etmeye çalışarak. "Ben iyiyim."

İyi olmaktan çok uzağım Taehyung..

"Jimin." Dedi masanın üzerinde öylece duran elimi büyük avuçları arasına alırken. "Benim yanımda rol yapmak zorunda değilsin. İyi olmadığını biliyorum. Saatlerdir tek kelime etmedin ve bu beni endişelendiriyor. Eve gittikten sonra bir şey mi oldu? Jungkook'la yeniden mi tartıştınız?" Diye sorduğunda başımı iki yana salladım.

Dün bahçede onunla konuştuktan sonra zil çalana kadar öylece oturmuş, bana söylediklerini sindirmeye çalışmıştım. Sınıfa çıktığımızdaysa sıramız bomboştu.

Çantası yoktu. Kitapları yoktu. Ondan hiçbir iz yoktu. Gitmişti.

Okulun bitmesine daha dört ders vardı ama o, gitmişti. Beni görmek istemiyordu çünkü. Kızgındı, kırgındı bana.

Ama yanlış anlamıştı. Ben onun ilgisinden ya da sevgisinden falan bunalmamıştım ki, aksine eğer benden uzaklaşırsa ben-ben çok üzülürdüm. Olmazdı. Onsuz olmazdı. Yapamazdım.

Ben sadece.. Mari aptalı zaten karışık olan aklımı iyice karıştırmıştı işte. Bana benim yüzümden ayrıldıklarını, benim suçum olduğunu söylemişti. Ve ben yalnızca, Jungkook'un benim yüzümden zarar görmesini istememiştim hepsi buydu.

Onun gittiğini anladıktan sonra elim telefona gitse de yapmamıştım. Çok öfkeliydi çünkü bana. O yüzden sakinleşmesi için ona biraz alan vermek istemiştim. Eve gittiğimde gönlünü alıp aramızı düzeltebileceğimi ummuştum ama o da olmamıştı.

Kalan dört dersi, tek bir cümlesini bile dinleyemeden bir an önce bitsin diye dualar ederek geçirmiştim çünkü aklımı toparlayamıyordum.

Nihayet çıkış zili çaldığındaysa Tae'ye "ben gittim!" Diye bağırmış, Arabayı hızla sürerek eve bile uğramadan soluğu Jungkook'un kapısında almıştım.

Ama yoktu. Evde de yoktu. Zili defalarca çalmama rağmen kimse açmamıştı. Hayal kırıklığıyla telefonu alıp onu aradığımdaysa o iğrenç telesekreterin sesi dolmuştu kulaklarıma.

Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor.

Nerdeydi, nereye gitmişti bilmiyordum. Belki annesini arayıp haber vermiştir diye onu aramak istemiştim ama telaşlanacağını düşünüp bundan da vazgeçtim.

Bekledim. Dakikalarca, saatlerce odamdaki camın önünde, küçük koltuğumda oturup onun camını izleyerek bekledim.

Ama o gelmedi.

"Gelecek." Dedim kendi kendime. "O nerede olursa olsun, geç de olsa mutlaka sana gelir. Unuttun mu, sensiz uyuyamaz o. Senin de onsuz uyuyamayacağını bilir. Bu yüzden gelecek."

My Youth Is Yours | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin