34- APNAPAN

13K 898 245
                                    

Apnapan; Karşınızdaki insan size aitmiş, sizin bir parçanızmış gibi sahiplenme ve sevme.

Sürekli onu bir daha görürsem ne yaparım diye düşünüyordum. Onu aklımdan silmek imkansızdı. Aldığım her nefeste bile onun izini taşıyormuş gibi hissederken beynimden hatıralarını silmek imkansızdı.

Ona neden beni bıraktın diye sormak bile istemiyordum. Hiçbir neden beni tatmin etmiyordu çünkü.

Ölmediğini biliyordum çünkü onu sadece ben öldürebilirdim. Bunu fark etmiştim. O da hep bunu bana söylemişti zaten.

Eğer ölmüş olduğunu düşünseydim, ben de ölürdüm. Beni ayakta tutan şey artık nefret ve bir gün onu görme ihtimaliydi.

Anne ve babam bile reddettiğinde bu derece yaralanmamıştım. Çünkü onlar benim iyi zamanlarımda yanımda olmuşlardı ama kendilerine yanlış gelen ve benim elimde olmayan bir durum yüzünden terk etmişlerdi beni.

Arabada müzik çok sessiz bir şekilde düşüncelerime eşlik ederken, yoldaki ışığı takip ettim. Yağmur yarım saat önce yağmış şimdi ise toprak kokusunu ve çukurlarda ki gölleşmiş sularını bırakmıştı yeryüzüne.

Restorantın önünde saatlerce beklerken aklımda olan düşünceleri, şimdi arabayı ağır bir şekilde sürerken beynimde misafir ediyordum.

Onu uzaktan ilk gördüğümde elim ayağım titremişti. Ne hareketleri, ne de yüzü değişmişti. Hâlâ bir şeytan gibi gülümseyip hareket ediyordu. Gittiği restorantta da yeni bir av peşinde olduğunu anlamıştım zira takım elbise ile girdiği mekandan ölüm kıyafetleri ile çıkmıştı.

Her hareketini ezbere biliyordum. Bir adamı gizli saklı bir şekilde arabasına bindirdiğinde adamın eve götüreceği yeni avı olacağını anlamıştım.

Şimdi ise benzin istasyonuna yaklaşıyordu, orada durup benzin alırdı eskiden olduğu gibi. Yeni evinin yeri eski evine göre daha ters istikametteydi. Ve daha önce onlarca kez buradan arabayla geçtiğimi hatırlıyordum.

Aylarca aradığım insanla bilmeden aynı yolu paylaşmıştık. Ve bir kere bile onu tesadüfen de olsa görmemiştim. Onun beni görmesi ise imkansızdı. Çünkü ben bir 'hayalet' gibi geziyordum. Bu yüzden de bana daha çok iş veriliyor olabilirdi.

Onun arabası görüş alanımdan çıktığında frene basıp arabamı durdurdum. Bundan sonrasını araba ile gidersem beni fark ederdi. Onunda az ilerideki küçük benzinciye girmesi gerekiyordu. Planım bu yöndeydi.

Torpido gözünü açıp içinden siyah bir kar maskesi çıkardım. Şapkamı çıkarıp maskeyi kafama geçirdim. Ayağı doğru çekip boynuma kadar indirdim. Sadece gözlerim açıktaydı.

Silahımı aldığımda bir süre silaha bakıp daha sonra dişlerimi sıkarak belime yerleştirdim. Kapıyı açıp dışarı çıktım, durduğum yerde küçük bir çukur olduğu için botlarım çamurlu suya değdi.

Kapıyı kapatıp üzerimi düzelttim ve yolun ortasından gitmek yerine çamur dolu ormana daldım. Arada iki ağaç bırakacak şekilde hızlı adımlarla ilerlerken diğer yandanda etrafıma bakıyordum.

Karanlığın içinde led ışıklar ile parlayan benzin istasyonunun tabelasını gördüğümde adımlarımı yavaşlattım ve bu sefer yola yaklaştım. Ağaçların arasında yürüyordum. Etraf karanlık olduğu için dikkatli bakılmazsam bu siyah kıyafetlerin arasında fark edilmezdim.

Benzin istasyonunun yanında onun arabasını park edilmiş gördüm. Kaşlarım çatıldı, benzin almayacaksa neden neden durmuştu ki burada bu adam.

Benzin istasyonuna yaklaşırken son kalan ağacın arkasında durdum. Şimdi daha net görebiliyordum. Dakiklar geçti ama Pusat ortalıkta yoktu.

"Fazla ses çıkarma." onun sesini duyduğumda olduğum yerde kilitlendim. Benzinciden yanında tek başına satış yapan genç bir çocukla çıkıyordu. Çocuk acayip korkmuştu.

ŞEYTAN RUHLU ADAM Where stories live. Discover now