20- MESAJ

15.5K 1K 344
                                    

"Ozan!" ismimin seslenmesi ile gözlerimi açtım. Etrafıma baktığımda odada olduğumu gördüm. Ne ara uyuyup, yatağa uzandığımı anlamamıştım. Ama aşırı derece uykum vardı.

"Ozaann.." harfleri uzatarak söylerken benim gözüm kapanıyordu bile yeniden. Ne zamandır böyle deliksiz uyumuyordum acaba.

Kapı açıldığında karşımda Pusat'ı gördüm. Birkaç saniye bana gülümseyerek baktı ve ardından yanıma geldi.

"Hadi kalk." dediğinde gözlerimi kırpıştırıp yüzüne baktım. Büyük bir gülümseme yayıldı suratına.

"Hassiktir.." dedi ve bir dizini yatağa koyup üzerime eğildi. "Yeni uyanmış bir bebek mi? Tam öpülesi."

Ben daha ne olduğunu anlamadan burnumun ucundan öptü. Dudağımın kenarını, yanağımı, boynumu öperken ben hâlâ uyanmaya çalışıyordum.

"Bırak.." dedim uykulu sesimle, göğsüne elimi koyup onu itmeye çalıştım ama yerinden bile kıpırdamadı.

Çenemi dudaklarının arasına alıp yumuşak bir şekilde öpüp hafifçe dişledi. Gözlerini gözlerime dikti.

"Kanım kaynıyor sana, etlerini lime lime edesim geliyor." normalde bu mecazi anlamda bir cümleydi ama konu bu adam olunca ciddi olarak algılıyordum.

Gülümseyerek çeneme bir öpücük daha kondurdu ve bedenini kaldırdı. Kolumdan tutup beni kaldırdı, gözlerimi kırpıştırıp etrafa baktım.

"Hadi kalk, babanlara bir mesaj gönderelim." kaslarım çatılırken o beni sürüklemeye başladı.

Kenardaki bir odaya gittiğimizde beni içeri itip kapıyı kapattı. Burada da çok fazla eşya yoktu ve kesici aletler vardı. Korkarak ona döndüm.

Kapıyı kilitleyip yüzüme bile bakmadan kenardaki masaya yürüdü. Kesici aletlerle parmaklarının ucunu değdirip en sonunda birini eline aldı ve bana döndü.

"Saç falan gönderecektim ama çok romantikti. Bu yüzden daha güzel bir şey gönderelim dedim." gülümseyerek yanıma gelirken ben geri geri gidiyordum.

"H-hayır." dedim korkuyla. O kafasını salladı.

"Korkma bebeğim, sadece bir ayak parmağını alacağım senden." normal bir sehden bahsedermiş gibi.

Gözlerim korkuyla irileşti, kafamı deli gibi sağa sola olumsuz anlamda saklıyordum. Sırtım duvar ile buluştuğunda korkuyla yutkundum.

"Ne olur yapma!" dediğimde o umursamaz bir şekilde üzerime gelmeye devam etti.

Tam bana yaklaşmıştı ki kaçmak için bir hamle yaptım. Ama karnıma kolunu koyup kaçmamı engelledi. Elinde çırpınmaya başladım.

"Yapma, bırak beni!" ağlamaya başlamıştım.

"Bu kadar bağıracak bir şey yok, hem sen gönderelim dedin küçük aslan." dedi beni yeniden duvara iterken.

Üzerime geldiğinde ağlayarak yere oturdum ve bacaklarımı kendime çektim. Gözlerimi kapatıp hıçkırarak ağlamaya başladım.

"Yapma, ne olur yapma..." bedenim titriyordu ve hıçkırıklarımdan dolayı düzgün cümle kuramıyordum. Aklımı kaçıracak gibi hissediyordum.

"Y-yapma." dedim elimle yüzümü kapatıp. Ondan hiçbir ses çıkmıyordu.

Uzun bir süre ses gelmeyince ellerimi yüzümden çekip bedenim titrerken yüzüne baktım. Öylece durmuş bana bakıyordu. Yüzündeki o sırıtış silinmişti.

Onun yüzünde daha önce hiç görmediğim bir ifade oluşmuştu. Acımak? Kıyamamak? Ama bu onun için imkansızdı.

Elindeki keskin aleti kenara bırakıp üzerime eğildi. Sadece gözlerimin içine bakıyordu.

"Tamam minik bebek, ağlama." dedi yanağımdan tutup yüzümün her köşesine bakarken.

Ben hâlâ ağlarken dehşete düşmüş gibiydi. Gerçek miydi bu ifadesi, yoksa yalan mı anlayamıyordum.

"Tamam dedim, kes ağlamayı." dediğinde dudaklarıma birbirine bastırdım ama bu hareket ile ağladığım daha çok belli oluyordu.

"Hassiktir..." dedi az önce yatakta beni öpmeye başlamadan önce dediği gibi.

Ardından yanaklarımdan tutup kafasını eğdi ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Gözlerim irileşirken o birbirine bastırdığım dudaklarımı hızlı hızlı öpüyordu.

Çeneme baskı uygulayıp dudaklarımı araladı ve bu sefer dilini ağzımın içine soktu. Ben öylece duruyordum, istemiyordum bile.

Kaç dakika beni öptü bilmiyorum ama en sonunda nefesi daralınca geri çekildi. Bu sefer gözlerimin içine kızgınlık ile bakıyordu.

Öfkeli bir nefes verip birden ayağa kalktığında korkuyla baktım. Beni de birden kaldırdı. Oyuncak bebekmişim gibi davranıyordu.

Kalçamdan tutup bacaklarımı beline sardığında ağzının içinde bir şeyler geveledi. Tişörtünü avucumun içine aldığımda o yürümeye başladı.

Kapıyı açıp salona girdi ve koltuğa doğru yürüyüp oturdu. Oturduğu anda beni kendine öyle bir bastırdı ki bir bütün olmuştuk sanki.

Beni sıkı sıkı sararken bu sefer kucağından çıkmaya çalışmadım, onun bana bir şey yapmaması için en güvenli olan yer, onun kucağıydı.

ŞEYTAN RUHLU ADAM Where stories live. Discover now