31- CAFUNÉ

14.5K 922 273
                                    

Cafuné; Sevdiğin kişinin saçlarında ellerini nazikçe dolaştırmak.

"Ozan, dikkatini topla!" yanımda vesvese veriyordu resmen. Bir dakika susmamıştı.

Son şişeyide vurulduğumda bu sefer denk getirmiştim. İfadesiz bakışlarımı ona çevirdim. O hâlâ benim atışımın verdiği hasara bakıyordu.

"Aferin, güzel." dediğinde silahın namusunu yere bakacak şekilde aşağıda tuttum.

"Yetmez mi bu kadar?" çok yorulmuştum. Kaç saattir atış çalıştırıp, dövüş dersi veriyordu.

"Yarından sonra çok ihtiyacın olacak." diye mırıldandı kendi kendine. Ama duymuştum. Kaslarım çatıldı.

"Yarın ne yapacağız ki?" şimdi silahım ile beraber yanına gitmiştim. O devirdiğim şişelerden gözlerini alıp kafasını hafifçe eğerek bana baktı. Yüzünü ifadesiz tutmaya çalışıyordu, gözlerinde ne tür bir ifade vardı çözemiyordum.

"Görürsün.. Hadi devam edelim." dediğinde kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Çok üşüdüm, içeri geçelim." aslında üşümemiştim ama sıkıldım desem izin vermezdi.

"O kadar soğuk değil bebeğim." dediğinde tam dibine gittim. Kolumu kaldırdım. Silah hâlâ elimdeydi.

Sıkıntılı bir nefes alıp beni kucağına aldı. Bir kolumu boynuna sıkıca sardım, silahı tuttuğum elimi de belinden aşağı sarkıttım.

"Silahı bırakacağım yere." dediğimde elini  yana doğru çevirdi. Silahı eline bıraktım ve şimdi iki kolumla sıkı sıkı sardım boynunu.

Silahı aldığında hafifçe havaya kaldırıp birkaç el sıktı, muhtemelen yanlış attığım şişeleri vuruyordu. Silah sesine artık bağışıklık kazandığım için korkmuyordum.

"Bak böyle vurulur.." dedi silahını indirip. Daha sonra kafasını biraz geriye itip yüzüme bakmaya çalıştı. "Ama bakmıyorsun ki.." dedi azarlarmış gibi.

"Tamam ben biliyorum, en güzelini sen yapıyorsun. İçeri geçelim." dedim mızmız bir şekilde.

"Çizgi filmin kaçtı, ondan bu mızmızlığın değil mi?" dedi silahlı eliyle belimi tutup yürümeye devam ederken. Ben cevap vermeyince sırtımı okşadı.

"Ah ahh minik bebek." dedi kapıyı açıp içeri girdiğimizde. Silahını kenara bıraktı.

"İzleyelim mi?" dediğimde kahkaha attı.

"Gerçekten etrafı animasyon gibi görüyorum artık." beraber mutfağa ilerledik. Yine kendi kahvesini yapıyordu.

"Yapacak başka bir şey yok ki.."

"Bıraksan var ama, artık yapmamam lazım. Bir de onu yaparsam daha hiç bı-" dediğinde kendini durdurdu. Devam etmedi.

Hiçbir şey söylemeden sadece sarılmaya devam ettim. Huzursuz hissediyordum. Sıkı sarılışım dikkatini çekmiş olacak ki omzuma dudaklarını bastırdı.

Kahvesini aldığında koltuğa geçtik. O otururken ben yine onun kucağındaydım. Ama bu sefer biraz çekilip yüzüne baktım. O siyah kupasında kahvesini yudumluyordu. Bakışlarımı fark edince göz kırptı ve bir yudum aldıktan sonra kupayı indirdi.

"Hayırdır?"

"Hiç." dediğimde yeniden bakışları derinleşmişti.

Beni kendine çekip burnunu boynuma sürüp derin bir nefes aldı. Her tarafını öpmeye başladı.

Bir süre öyle oturuduk ama daha sonra bir çizgi film açtı. En sevdiğim zaman dilimine gelmiştik. Ama bu sefer huzursuz hissediyordum.

Çünkü normalde ben televizyon izlerken beni rahatsız etmezdi, şimdi ise sürekli öpüyordu. Hatta bir ara kafamı kaldırıp dakikalarca dudağımı öptü. Cinsel anlamda öpmediğini anlamıştım bu sefer.

ŞEYTAN RUHLU ADAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin