28.BÖLÜM

33K 1.3K 336
                                    

Cem Adrian - Bu Şarkı Aşka Yazıldı


Mutlu bir çocukluğum, fırtınalı bir gençliğim olmuştu. Hayat mutluluğuma ket vurmuş, beni kendi içime döndürmüştü. Yürüyor, konuşuyor, gece yastığıma sarılıp uyurken ve uyandığım her yeni günde düştüğüm boşluktan bir türlü kurtulamıyordum. Doğan güneş, sanki bana henüz zamanı değil deyip yavaşça ufuk çizgisinin ardından kayboluyordu. Şimdi bana böyle bakan kâinattaki tüm yıldızların serpiştirildiği bir çift gözün yüreğimdeki boşluğu doldurmuş gibi hissettirmesi normal miydi?

Sanki uzun yıllar hapsolduğum dipsiz kuyunun ağzından bana bakmış, parlayan gözleriyle sonu belli olmayan karanlığımı aydınlatmış gibiydi.

Anın tadını çıkarmak istermiş gibi, zamanı tam şuanda durdurmak istiyormuş gibi sahil boyunca yürüyorduk. Her ne kadar adımlarımız yavaş, bakışlarımız ürkekçe de olsa zaman hiç durmadan akıyordu. ''Dalgınsın,'' dedi parmakları parmaklarımı usulca okşamaya başlarken. Şehrin diğer yakasından gökyüzüne dağılan havai fişeklere çevirdim bakışlarımı. ''Evimi yakmanı, beni istemeden buraya getirmeni, yalan söylemeni kendi içimde affetmeye çalışmak beni gurursuz biri yapar mı?'' diye sordum.

Mantığımla duygularım güçlü bir harbe girmiş gibiydi. Mantığım Yaman'ın yaptıklarının doğru olmadığını silahtan arka arkaya ateşlediği kurşun gibi kalbime sıkarken, duygularım onun da bazı şeyleri istemeden yaptığını, ne yapması gerektiğini bilmediği için bana bunları yaşattığını söylüyordu.

Eli gömleğinin düğmelerine gitti. Birkaç düğmesini açıp tekme atıp morarttığım omzunu gösterdi. Morluklar artık yeşil ve sarıya dönmüştü. Elimi tutup omzuna dokunmamı sağladı. Yaptığım şeyin mahcubiyetiyle yüzüne bakamıyordum. Elimi çektikten sonra düğmelerini ilikleyip bu sefer elimi kaşına götürdü. Dudaklarım titrerken gözümden akan bir yaşla ''Özür dilerim,'' diye fısıldadım. ''Sen bazı şeyleri istemeden de olsa yapmak zorunda kaldın Ahu. Seni bu zamana kadar zorlayan bendim. Bu yüzden kendini gurursuz olmakla suçlama. Benim yapmaya mecbur olduğum şeylerin hepsine direnen sendin. Feryat ettin, karşı koydun, beni bir güzel benzettin. Eğer sorgusuz sualsiz kabul etseydin işte o zaman gurursuz olurdun. Seninle konuşmamam, seni önemsemiyormuşum gibi davranmam ve seni evime değil otele yerleştirmem bazı şeyleri anlamak içindi.''

Havai fişek gösterisi bitmiş, havadaki son parıltı denizin üzerine doğru süzülerek kaybolmuştu. ''Onlardan biri olduğumu düşündün,'' dedim bu kanıya nasıl vardığını merak ederek. ''Gel oturalım biraz.'' Okşadığı elimi öpüp göğsüne bastırarak ufak bir tezgâhta çay satan ablanın taburesine ilerledik. Ya yanından her an kaybolacağımı düşündüğünden ya da ondan önce Demir'in elimi öpmesinin hırsını iliklerine kadar hissettiğinden bulduğu her fırsatta elimi öpmekten kendini alıkoyamıyordu. Ben ise kızaran yüzümle bakışlarımı kaçıracak yer arıyordum.

Çay tabağının kenarındaki şekerleri ablaya geri verdikten sonra çayını yudumladı. ''İhaleden sonra biraz kafa dağıtmak için Bolu'daki evime gidiyordum.'' Şaşkınlıkla bezenmiş sesimle hafifçe bağırtı kaçtı dudaklarımdan. ''Senin Bolu'da evin mi var?'' Şaşkınlığıma ilk başta anlam veremese de sonra güldü. ''Kuzey'den başkası bilmiyordu.'' Denizle eşdeğer olan gözleri etrafta gezindi. ''Peşime düştüklerine göre başka bilenler de varmış demek ki. Arabayla kaçabildiğim kadar kuytuya kaçtım. Bazen düşünüyorum da arabadan inip o ormana girmeseydim tüm bunlar hiç yaşanmayacaktı.'' Çayını yarılamış sigarasını yakıyordu. Gri duman etrafta süzülürken dudaklarına sıkıştırdığı sigaranın dumanı gözünü yakıyor olacak ki tek gözünü kısıp bana baktı.

''Ama her şerde varmış bir hayır, seni buldum daha doğrusu sen beni.'' Önümüzdeki küçük masadan limonu alıp kabuğundan sıyırarak yemeye başladım. ''Ormana giderken seni o halde bulmak aklımın ucundan bile geçmemişti,'' dedim. ''Sahi o ıssız ormanda ne işin vardı?'' diye sordu. Öncesinde edemediğimiz sohbeti şuan üzerinden uzun yıllar geçmiş gibi konuşmamız hoşuma gitmişti. O an yaşadığım korku şuan yerini içimde çiçekler açtıran bir heyecana bırakmıştı.

BEYOĞLUWhere stories live. Discover now