9.BÖLÜM

37K 1.8K 253
                                    

*Coldplay- O (Fly on)

Uzun ve heyecanlı bir bölümle karşınızdayım.

Keyifli okumalar !


''Çünkü anladım ki zaten yıllar önce ölen abim senin yanında tekrar yaşamaya başlamış.''

Kuzey ona gelen telefondan sonra bir toplantıya gideceğini söyleyerek otelden ayrılmış ben ise söylediği cümleyi düşünüp durmuştum. Bir yanım onu kurtarıp iyileşmesini sağladığım için böyle söylediğini düşünürken bir diğer yanım farklı anlamlar çıkarıyordu. Bu otelden ne zaman çıkacağımı bilmemenin verdiği huzursuzluğa bir de bu eklenmişti. Resmen duvarlar aynayla kaplıydı ve ben ne yöne dönersem döneyim aynı şeyleri görüyordum. Daha fazla bu odada kalırsam çıldırmam an meselesiydi.

Kuzey'in geldiği o günden sonra iki gün odadan çıkmamıştım. Gündüzleri dışarıyı izlemiş akşam olunca film izlemiş olsam da sıkıntıdan patlamıştım. Bu gece yılbaşıydı biraz insan içine çıkmak istiyordum ama otelden gitme iznim hala çıkmamıştı. Kapıyı açtığımda sadece Mehmet Abi vardı.

''İyi akşamlar Mehmet Abi,'' dedim ayakta bekleyen adama. Abi demem hoşuna gitmiş olacak ki ciddi ifadesi anında yumuşamıştı. ''Buyurun Ahu Hanım,'' dedi ceketini ilikleyerek. Kendinden yaşça küçük olan bir insana böyle saygı göstermek zorunda olması canımı sıkmıştı.

''Yemek yemek için aşağıya inebilir miyim? Odada çok bunaldım herhalde patronunuzun buna izni vardır?'' diye sordum derin bir nefes vererek.

''Hemen arayıp soruyorum Ahu Hanım bekleyin bir dakika.'' Telefonunu seri bir şekilde çıkarıp Yaman'ı aradı. ''İyi akşamlar Yaman Bey, Ahu hanım alt kata inmek istiyor.'' Telefondaki benimle hiç konuşma gereği duymamış adamı dinledikten sonra Mehmet abi görüşmeyi sonlandırdı.

İçimdeki kızgınlık mıydı yoksa insan yerine konulmamanın verdiği kırgınlık mıydı? Evet, sözler insanın canını acıtırdı ama anladım ki bir insanı sessizliğe mahkum etmek daha büyük bir acıydı.

Bakışlarımı bana seslendiğini fark ettiğim Mehmet Abi'ye çevirdim. ''Yaman Bey otelde istediğinizi yapabileceğinizi söyledi. Otelimizin sunduğu bir sürü imkan var, hiç çekinmeyin lütfen. Ayrıca para mevzusunu asla düşünmemelisiniz. Sizin burada müşteri değil onun misafiri olduğunuzu belirtmemi istedi.'' Anladım dercesine başımı salladıktan sonra odanın kartını alıp asansörle giriş katına indim. Restoranın girişindeki görevliye oda kartımı gösterdim. Genç görevli ''Ahu Hanımdı değil mi Yaman Bey'in özel misafiri?'' diye sordu benim burada olmamdan hoşnut olduğunu belli eden bir ifade ile. Özel misafirden kastı neydi otel çalışanları hakkımda ne düşünüyordu açıkçası şuan umurumda değildi.

Kafamı onaylarcasına salladıktan sonra boğaz ile aramızda sadece bir cam olan masama geçip oturdum. Masadaki peçetelere kadar kırmızı renk her yerdeydi. Bu gece yılbaşı olduğu mekanın her yerinden anlaşılıyordu. Gece konser verilecek olmalıydı. Sahnede ekipmanlarını hazırlayan insanları izledim bir süre. Garson kız siparişimi almaya geldiğinde menüdeki yemek isimlerini bilmediğimi anlamasın diye bir müddet düşünüyormuş gibi yaptım. Kararsız olduğumu görmüş olacak ki yakasında Sinem yazan kız restoranın yılbaşı için özel hazırladıkları bir söylediği bir yemek ismi söyledi. Yemeğin isminin tek anladığım yanı Fransızca olduğuydu. Kızı daha fazla bekletmemek için söylediği yemeğin siparişini verdim. Ön masada oturan bir aileye ilişti gözüm, yılbaşını kutlamak için gelmişlerdi anlaşılan. İkiz kızları vardı ve heyecandan yerlerinde duramıyorlardı. Anne ve babası ise aşkla birbirlerine sarılmış onları izliyorlardı.

Prenses her sene tekrar asmak için sakladığı yılbaşı süslerini evin her yerine asarken kraliçe akşam için güzel yemekler hazırlıyordu. Prenses, minik minik ateş böceğini anımsatan ışıkları televizyona, evin merdivenine, perdelere her yere asmıştı. Şatosu ışıl ışıl bir masal dünyasıydı sanki. Bu masal dünyasındaki kraliçe ve prenses tüm hazırlıklarını tamamlamış kralın eve gelmesini bekliyordu. Sihirli programların olduğu minik televizyondan bir sürü şarkıcılar şarkı söylemiş, eğlencelerin biri başlayıp biri bitmişti. Ama şatodaki kraliçe ve prensesinin yüzü gülmüyordu. Saat gece yarısına yaklaşmıştı ama kral bir türlü gelmek bilmemişti. Geri sayım yapılmaya başladığında prenses havai fişekleri görebilmek için cama koşmuştu. Aslında havai fişekleri görmeyi değil, kralı görebilmek içindi tüm bu heyecanı. Kraliçe prensesini kucağına almış 3'ten geriye saymaya başlamıştı. Havai fişekler gökyüzünde coşkuyla patlarken kraliçe ve prenses birbirine sıkı sıkı sarılıp hep birlikte uzun bir ömür geçirmeyi dilemişlerdi. Aslında ikisi de biliyordu ki bundan sonraki tüm yılbaşlarında o kral hiç gelmeyecekti. Çünkü o kral çoktan kötü kraliçenin yanında yeni bir hayata başlamıştı.

BEYOĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin