19.BÖLÜM

32K 1.5K 254
                                    

Sam Smith - Fire On Fire


Yaman açtığı kapının önünden beklentiye bana bakıyor, ben ise yerimden kıpırdayamıyordum. Kısa bir an oğlunun varlığını unutup onunla doğum günümü geçireceğim için sevinmiştim. Ellerim buz keserken yavaşça yutkundum. Acaba oğlunun gözleri kendi gözleri gibi gökyüzünü mü andırıyordu yoksa annesinin gözlerine mi benziyordu? Kaç yaşındaydı? Bu soruların cevabının almak için aşağı inmem gerektiğinin farkındaydım, ama cesaretim yoktu.

''Hadi Ahu onu çok seveceğine eminim.'' Yaman masaya yaklaşıp kalkmam için elini bana uzattı. Hırkamın koluyla gözlerimi kuruladıktan sonra elini tutmadan ayağa kalktım. Onu teğet geçerek yavaş adımlarla odanın içine girdim. Kapıyı açamadan Yaman beni seri bir hareketle kucağına aldı.

''Yürüyebilirim, kucağında taşımana gerek yok.'' Sözlerimi duymazlıktan gelen Yaman, beni değneklerle güç bela indiğim merdivenlerden uçarcasına indirdi. Çıplak ayaklarının zeminde çıkardığı ses etrafa yayılıyordu. Gri koltuklara yaklaştığında aklına bir şey gelmiş gibi durdu. İtina ile kaçırdığım gözlerimi ona çevirdim.

''Eve geldiğinde odaya nasıl çıktın?''

Kuzey beni tembihlemişti o yüzden onu ele veremezdim. Işıklandırması açılan havuza bakmaya başladım. Bacaklarımın altındaki tutuşu sertleşse de cevap vermeyecektim. İstediğini alamayacağını anlayan Yaman beni dikkatlice koltuğa bıraktı. Ellerini omuzlarımda hissettiğimde saçlarımı hırkanın içinden çıkaracağını anlamıştım. Ondan önce davranıp saçlarımı omuzlarımda özgürlüğüne kavuşturdum.

Geniş olan salonun sağ tarafında bir kapı daha vardı. Oradan çıkan Kuzey şarkı söyleyerek salona girdi. Mutfağa yöneldiği sırada bizi gördü. Abisine bakınca gözleri kocaman açıldı.

''Senin ne işin var burada?'' Elindeki su bardağında kalan suyu kafasına dikti. Yüzünde farklı bir panik vardı ama anlam veremedim.

''Ahu'yla Rüzgar'ı tanıştıracağım. Şaheser abla çıkmıştır, sen getirsene.'' Yaman koltuğa ilerleyip tam karşıma oturdu. Kolunu sırtını yasladığı yere koyup ayak ayak üstüne attı.

''Emin misin abi, kız korkmasın?''

''Oğlum, insan yemiyor Kuzey ikiletme de getir hadi.'' Elini saçından geçirerek karıştırdı. Oğlunu bu denli savunuyor olmasına şaşırmıştım. Çok saldırgan bir çocuk muydu da ben korkacaktım?

''Buse'ye nasıl saldırdığını biliyorsun, hem kız yeni iyileşiyor iyi bir fikir değil.'' Kuzey abisinin yanına oturup kolunun altına girdi. Aralarındaki kardeş ilişkisi gıpta edilecek türdendi. Eğer erkek kardeşim doğumuna birkaç ay kala annemin karnında ölmeseydi şimdi lise çağında olacaktı.

O zaman öğrenmiştim hayatta hiçbir şeyin insanın kendisinden değerli olmadığını. Annem sevdası uğruna birçok şeye göz yummuştu ama kalp kırıklığı ve yaşadığı stres onu evladından etmişti. Yaman Kuzey'in saçlarını okşarken ona tebessümle bakıyordu. Sakallarını sıvazlayan Yaman, Kuzey'i kolunun altından çıkarttı. ''Eve gelince Ahu odaya nasıl çıktı?'' Bu soruyu beklemeyen Kuzey bir bana baktı bir abisine. Kaşlarımı havaya kaldırıp indirerek cevap vermemesini anlatmaya çalışıyordum. Yaman bana bakınca elimi sağ kaşıma götürüp okşamaya başladım. Umarım bir şey anlamamıştı.

''Neyse ben Rüzgar'ı getireyim. Gazamız mübarek olsun.''

Yaman oturduğu yerden bacağının tekini Kuzey'in önüne uzatarak onu durdurdu. ''Oğlum bak cevap vermezsen elimde kalırsın. Ahu da cevap vermedi, sinirlendirmeyin beni.''

''Ben kendim çıktım ne kadar uzatıyorsun meseleyi.'' Sinir kat sayım gittikçe yükseliyordu. Yaman bana öfkeyle baksa da umursamadan saçlarımı geriye doğru attım.

BEYOĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin