12.BÖLÜM

37.7K 1.8K 190
                                    

Cem Adrian- Beni Affet Bu Gece.


''Şimdi bu odadan çık ve bir daha karşıma çıkma.''

Söylediğim cümleyi zerre takmamış, yavaş adımlarla yatağın sağında kalan koltuğa oturdu. Bana meydan okurcasına bakıyor, hadi buyur çıkar bakalım çıkarabilirsen tavrında göz kırpıyordu. Kuzey, ''Siz ne zaman normal bir insan gibi iletişim kuracaksınız?'' diye sordu ayakucuma otururken. Yaman ayakkabılarını çıkarıp oturduğu koltukta yatar pozisyona geçti. ''Hanımefendi ne zaman müsaade ederse o zaman.'' Kuzey elini bacağıma hafifçe vurarak başıyla abisini işaret etti. ''Gördün mü bak zeytin dalı uzatıyor, hiç yaptığı ve yapacağı bir şey değil ben şok.''

''Kuzey ben sizinle üniversitenin kantininde tanışıp dost olmadım. Şak diye hayatıma girdiniz, yaptığım bir aptallık başıma ne işler açtı görmüyor musun? Üstüne üstlük o abin olacak şahıs beni kandırdı. Tamam,'' dedim düşünceli bir şekilde. Beni tanımıyordu, başına iş gelmesinden korktu, tanınmak istemedi ama bana dilsiz numarasını yapmasını gerektirmiyordu. Haksız mıyım?''

Kuzey ağzını açtığı sırada Yaman araya girdi. ''Beni kurtardığın için pişman mısın?''

''Evet,'' dedim hiç düşünmeden. Yaman uzandığı koltuktan kalkıp ayakkabısını giyerek odadan çıktı. Vicdanımın sesi konuşması gereken yerde susmuş, şimdi ise haykıra haykıra bağırıyordu. Yaptığım aptallıktan başka bir şey değildi. Kuzey üzüldüğümü fark etmişti. ''Takma kafana abim aslında pişman olmadığını biliyor, emin ol buna.''

''Bana hak verin kendimi oradan oraya savrulan yaprak gibi hissediyorum.'' Baldırımdan başlayıp dizimin altına doğru uzanan sargılı bacağımı gösterdim. ''Bu hale gelmeyi hak etmedim ben. Hepinizin silahı var, korumalarla geziyorsunuz. Benim bu mafyacılık oyununuza daha fazla tahammülüm yok.''

Kuzey bir kahkaha attı. ''Bir daha de bakalım necilik necilik? Mafyacılık mı?'' Gülmekten karnı ağrımış olacak ki karnını tutuyor gülmeye devam ediyordu. '''Öyle değil misiniz?'' Kuzey abisinin kalktığı koltuğa oturup gülmekten gözünden gelen yaşı siliyordu. ''Bunca zaman türlü türlü ithamlara maruz kaldık ama mafyasınız diyen ilk kişi sen oldun,'' dedi.  Anlamamıştım mafya değillerse neydi tüm bu yaralanmalar, çatışmalar, kumpaslar?

Kuzey üzerindeki gri kabanı çıkardıktan sonra siyah kazağının kollarını yukarı doğru sıyırarak koltukta rahat bir pozisyon ayarladı kendine. ''Bizim inşaat şirketlerimiz var, yaşadığımız olaylar bundan ötürü başımıza geliyor. Abim çok çabalayarak şirketi bu günlere getirdi, tabii benimde desteklerim sayesinde. Ben inşaat mühendisiyim çeşitli ihalelere katılıp aldığımız işleri en güzel şekilde teslim ediyoruz. Ama memlekette tasması kopmuş itten çok ne var bize hırlıyorlar işte. Abimi bulduğun dönemde şirketten türlü türlü haini ifşa edip kovduk. Elimizi kime atsak hain çıktı.'' Sol elini kıvırcık saçlarından geçirdikten sonra kollarını dizine koyup konuşmaya devam etti. ''Abim Bolu'ya bir hastane projesi için gitmişti ama ortadan kayboldu. Tek gitmemesi için ne kadar ısrar etsem de inatçı inadından vazgeçer mi tek gitti. Zaten sonrası malum.''

''Bunları size yapan kim peki?'' dedim. Kim olursa olsun böylesi bir olay yaşamasını istemezdim. ''Bir değil birden fazla düşman var Ahu. Biri bitse birisi hortluyor, bence hepsi tek bir yere bağlı. Ona ulaşabilsek tüm bu sorunlar kökten çözülecek. Ama avradını si-  ama bulamıyoruz şerefsizi. Bu korumalara, bunca tedbirlere olan ihtiyacımız bundan dolayı. ''

"Polisin sizi bulmasını istemiyorsunuz. Madem bu kadar düşmanınız var onlara teslim edin sürekli ölümün nereden geleceğini düşünmek zor olmuyor mu?" Her zaman kurallara uyan ben, bazı şeyleri tek başına halledilmenin zor olacağının farkındaydım.  ''Bak Kuzey, çok tatlı bir insansın çok cana yakınsın iyi ki seni tanıdım ama senin bir adamı vurduğun gerçeği aklımdan çıkmıyor. Kuzey mahcup bir ifadeyle başını yere eğmiş bekliyordu. ''Amacım bu yaptığını yüzüne vurmak değil, bana bak lütfen.''

BEYOĞLUWhere stories live. Discover now