Bölüm-40

53.1K 2.9K 471
                                    

"Bu soruda anlamadığın bir yer var mı?"esneyip ona sorduğum soruya 'Hı' gibi bir ses çıkardı.
"Oğuzhan sabahtan beri çok güzel odaklanıyordun, şimdi de aynı performansı göster lütfen" dediğimde gülümsedi.

"Ama bana anlatma çaban çok güzeldi, seni izlemek daha cazip geldi, ne yapabilirim?" diye küçük bir çocuk gibi masumca sızlandığında, yüzümde bir tebessüm oluştu. Ellerim saçlarına giderken, o da benim ne yapıcağıma dikkatle bakıyordu, yumuşacık saçlarını okşadım ve sandalyemde biraz dikleşip ona doğru uzanarak saçlarının arasına bir buse kondurdum.

O memnuniyetle gözlerini yummuş ve okşadığım saçlarının keyfini çıkartmaya başlamıştı.

Elimi yüzüne indirdim ve küçük elimi yanağına yerleştirdim. Yanağını elime daha çok yaslarken kedi gibi mırıldanmasıyla gülmemek için dudaklarımı dişlemiştim, bizim kaplan pisiye döndü iyi mi?

Elimi hafif geri çekip az birazcık, dımıcıkcık hızlıca yüzüne geçirdim.

İrkilerek gözlerini açıp anlamazca bana baktığında, vurduğum yere hızlıca bi buse kondurup "Hadi hadi derse devam" dedim. Romantik kalamıyordum ve bu benim suçum değildi ki, yapım böyleydi.

"3 saattir çalışıyoruz Melis" dedi bıkkın bir sesle. "Bu sene sınava gireceğiz Oğuzhan, ayrıca 2. Dönem sınavları da başlayacak" dedim otoriter bir sesle.

Puflayarak beni onayladı, canının sıkılmasını istemiyordum.

Elini tutarak bana bakmasını sağladım "Oğuzhan'ım canın sıkıldıysa biraz mola veririz, eksiklerini şimdi tamamlayalım ki sonra uğraşma, stres olma istiyorum" dedim. Gözlerime derince baktı ve alnımdan derince öptü.

"Devam edelim güzelim" diyip gülümsedi. Gülümsedim.

Her ne kadar bende yorulmuş olup, uykum gelmiş olsa da son bir kaç eksiği kalmıştı. Onları bitirmek istiyordum ve saat sekizi çoktan geçmişti, o yüzdendi bu aceleci tavrım.

...

Tekrardan esnedim. Sanırım bir saat kadar daha çalışmıştık, şu an eksiklerini tamamlamıştık ve pekiştirmek için soru çözüyorduk ama o kadar çok uykum gelmişti ki, göz kapaklarımın gözlerimi kapatmasına izin verdim, masanın üstündeki kitabıma kafamı yaslarken Oğuzhan'a "Anladın mı?" diye mırıldandım.

İç çekti, "Benim güzel kızım anlatırda anlamazmıyım hiç" dedi, yüzümde acı bir tebessüm oluştu, "Güzel hissettirdi" dedim mırıldanarak. "Ne, güzel hissettirdi?" diye sesine yansıyan merakıyla sordu. "Yıllar sonra içten bir şekilde söylenen 'kızım' kelimesi" dedim uyku beni ele geçirmeden bir kaç dakika önce ve bir damla göz yaşının kapalı gözlerimden yanağıma süzülmesine izin verdim.

"Bir erkekten duymayalı-" dedim ve tekrar esnedim. "Uzun zaman olmuş" tam o anda yanağıma süzülen göz yaşının üstüne bastırılan dudakları hissettim ama tepki veremeyecek kadar uykuluydum.

...

Kafamı yasladığım kitabın, kafamın altından yavaşça çekildiğini hissediyodum.

Ardından fermuar sesleri ilişti kulağıma, uykuyla uyanıklık arası bir yerdeydim ama kesinlikle uykunun tarafı daha ağır basıyordu.

Bedenimin havalandığını hissettiğimde, aşağı doğru sarkan kollarımk, beni rahatsız ettiği için kaldırdım ve tanıdık kokusuyla az çok tahmin ettiğim kişinin boynuna doladım.

Vücudum soğuk havayla titredi, ister istemez daha da bir sokuldum Oğuzhan'a, o da beni sıkı sıkıya sararken çok geçmeden bir yere bırakmıştı.

1.55  | Yarı Texting Where stories live. Discover now