Bölüm-30

66.7K 3.7K 925
                                    

Melis: Artık telefona cevap verir misin? (23:37)

Melis: Sinirleniyorum ama (23:59)

Melis: Ya off, tamam sana kızmayacağım, ama cevap versen olmaz mı? (00:24)

Melis: En azından mesajlarıma bak yaşadığına emin olayım. (00:42)

Melis: Semih endişeleniyorum. (01:01)

Melis: Cevap veresiye kadar uyumayacağım. (01:12)

Semih: İyiyim. Uyu artık.

Melis: Ohh çok şükür

Melis: Aklım çıktı olum!

Melis: Neden öyle çıkıp gittin birden?

Melis: Kötüde gözüküyordun, az daha cevap vermeseydin çıldırcaktım

Melis: Bir daha bana cevap vermezsen, size geldiğimde sana beyaz çikolata almam

Semih: Benim ceza bile vermeye kıyamayan güzel kızım.

Semih: Yapma çok acıyor.

Semih çevrimdışı

Melis: Semih bir şey mi oldu? (01:53)
*Görüldü*

Melis: Lanet olsun! Bana bir şey söyle! (02:01)
*Görüldü*

Melis: Ne yapıyorsan yap tamam mı? Bir daha sana bir şey yazarsam... (02:14)
*Görüldü*
...

Melis: İyi misin? (07:36)
*Görüldü*

Görüldü yemiştim, yine ve yine. Gözlerim dolarken, dudaklarım titredi. Titremesini durdurmak için dişledim ama çenemde hafiften titriyodu. Merak etmeyin kriz geçirmiyordum, sadece ağlamak istemiyordum ama hayat beni ağlamaya zorluyodu işte.

Teyzemlerin evinin önünden geçerken kafamı kaldırdım ve balkonlarına baktım, onlar bizim bir kaç sokak ötemizdeki apartmanda oturuyorlardı.

Oradan gözüm Semih'in odasının penceresine takıldı. Onunla gözlerimiz kesiştiğinde gözümden bir damla yaş aktı, çenemi daha çok sıkarken hemen önüme döndüm ve hızlı hızlı yürümeye başladım.

Telefonum ardı ardına titriyodu ama umursamadım.

Duygusal bir insandım dışarıya her ne kadar umursamaz ve kalpsiz gibi gözüksemde, bazı şeyler çok acıtıyordu, özellikle de sevdiğim insanlara çok fazla değer verirdim ve onlara bir şey olduysa aklım hep onlarda kalırdı. Semih'de çok iyi bilirdi bu huyumu ve şuan böyle yapması acayip üzmüştü.

Kolumdan sertçe tutulup ters yönüme doğru hızla çekildim. O anda fark edebilmiştim bir araba hızla korna çalarak tam dibimden geçmişti.

"Aptal mısın sen? Neden önüne bakmıyordun? Ölebilirdin gerizekalı! ÖLEBİLİRDİN" Beni hırsla kollarımdan sarsan Semih'le zar zor zapt ettiğim gözyaşlarım tekrardan akmaya başladı. Dudaklarım deli gibi titriyor, göz bebeklerim titreşiyordu.

Benim durumumu gördü birden beni sarsmayı bıraktı.

Korkuyordum, ama neyden korktuğumu bile bilmiyordum. Gözlerinde pişmanlık ve suçluluk duygusu çığ gibi büyürken bunu umursamadım ve hâlâ omuzlarımda olan ellerinin baskısından çıktım.

"Melis" dedi pişmanlık dolu bir sesle hâlâ gözlerim dolu doluyken, konuşmadım, daha doğrusu konuşamadım.

Var gücümle okula doğru koştum, onun arkamdan adımı seslenmesini aldırmadım, umursamadım.

Okula geldiğimde hiç durmadım ve direk okula girdim.

Yanaklarımdaki ıslaklığı sertçe sildim. Bizimkiler karşılıklı iki bankta otururken gördüm. Sahi ne zaman bizimkiler olmuşlardı? Umursamadım.

Onların yanına adımlarken birden önüme bir çocuk çıktı. Ensesini kaşıyıp "Şey Melis konuşabilir miyiz?" dedi. Anında soğuk bakışlarım onu buldu, çocuğa o kadar ruhsuz bakıyordum ki bir ara ürperdiğini bile hissettim. "Konuş" dedim soğuk bir sesle, bizimkiler de dinlerken...

Yutkundu arada kaçamak bakışlarla arkadaş grubuna bakıyordu. "Şeyy... Melis ben senden hoşlanıyorum, benimle çıkar mısın?" çocuğu baştan aşağı ruhsuz bir şekilde süzdüm, bundan rahatsız olmuş gibi yerinde  kıpırdandı.

Mavi gözlüydü, ama buz mavisi değil ve sarışındı. Bir çok kızın içini çektirebilirdi ama benim değil...

Sanırım o da bu güzelliğine güvenmişti.

Şimdi fark ediyordum, bütün bahçe sessizliğe bürünmüş ne cevap vericeğime bakıyordu, Oğuzhan tam bir hışımla yanımızdan geçiyordu ki kolundan tuttum. Sanırım vericeğim cevaptan korkmuştu. Buz mavilerinin yakıcı bakışlarını yüzümün her karesinde gezdiğini hissediyodum, ama çocuktan ruhsuz bakışlarımı almadım.

Gözlerini sürekli kaçırıp duruyor ve bana arada attığı bakışlar hadi cevap versene diyor gibiydi. "İddia ne kadar?" dedim aynı soğuklukla, hızla bana döndü ve saçma bir şekilde "Ne?" dedi. Gözlerimi devirdim ve "Seninle çıktığımda kazanacağın iddia ne kadar?" dedim daha soğuk bir sesle.

Baktım çocuk hâlâ bana şok olmuş bi şekilde bakıyo, devam ettim. "Üzgünüm iddiayı kazanamayacaksın-" dedim ve Oğuzhan'ın kolunda olan elimi eline indirdim ve elini sıkı sıkıya tuttum.

" Çünkü benim zaten bir sevgilim var"dedim. Herkes evet herkes şok olmuştu.

Sanırım Oğuzhan da rahatsız olmuştu hâlâ hiç bir şey yapmıyodu. Tam elimi geri çekicekken sahiplenici bir şekilde daha sıkı tuttu elimi.

"Cevabını aldıysan siktir git, bir yerlerini kırmayayım" dedi Oğuzhan dişlerinin arasından. Çocuk tırsarak yanımızdan uzaklaşırken yavaşça Oğuzhan'a döndüm. Elalarım buz mavilerle buluştuğunda, anında bütün tabularım yıkıldı. Gözlerim doldu, dudaklarım tekrardan titredi. "Oğuzhan ben çok kötüyüm" dedim sadece onun duyabileceği bir sesle.

Bakışlarını hızla şefkat sardı. Yüzümü avuçladı, yanaklarım onun büyük elleri arasında kaybolurken o bana doğru eğildi.

Şefkatli bakışları kat kat artarken bana daha çok eğildi ve sessizce fısıldadı.

"Sen hep iyi ol Melis" ve Oğuzhan bahçedeki o kadar öğrencinin hiç birisini umursamadan dudaklarını dudaklarıma yasladı...




Düzenlendi ✔

1.55  | Yarı Texting Where stories live. Discover now