Bölüm-11

74.7K 4.4K 1K
                                    

Bilinmeyenle sabahki konuşmamızdan başka konuşmamıştık, onun bu halleri fazla hoşuma gidiyordu.

Güldüm. Gerçekten bu aralar beni güldürüyor eğlendiriyodu.

Arka bahçeye doğru yürürken, bağırış sesleri duymamla, kaşlarım çatıldı, az önce ben "Bırak kolumu, seninle ne konuşmak ne de yüzünü görmek istiyorum" diye ağlamaklı bi kız sesi mi duymuştum?

Adımlarım istemeden hızlandı. Arka bahçede bir kaç grup vardı ve hepsinin odaklandığı tek bir yer vardı.

Hızla başımı oraya çevirdim. 12'lerden şerefsiz Çağrı, İpek'in kolunu tutmuş çekiştirmeye çalışıyordu. Bu durumu görünce kaşlarım çatıldı. Etraftakilerinde hiç bir şey yapmaması, şu an öfkeden kudurmama sebep olmuştu.

Hızla yanlarına gittim. "Noluyor burada?" dedim sert çıkan sesimle.

Çağrı ve İpek'in bakışları beni bulunca, hızla İpek'in bileğindeki kolunu ittirdim. Alaycı bir tavırla gülüp, benim üstüme yürüdü, gram korkmuyordum bu şerefsizden korkan onun gibi olsundu.

Yanıma gelip omzumdan ittirdi. Bu hareketiyle bi kaç adım sendeledim  benim sabrımı sınıyordu bu it.

"Sana noluyor asıl tombik?" dediğinde,işte bende kayışlar kopmuştu.

Etrafımızda hareketlilikler oluştuğunda sinirle dişlerimi birbirine bastırdım. Şu an fark edemiyordum ama, galiba Mete ve Oğuzhan'da İpek'in yanına gelmişti. İpek ise ağlıyordu, hıçkıra hıçkıra ağlaması, kanımın öfkeyle kaynamasına neden oluyordu.

Hiç bir kadın böyle bi muameleyi hak etmiyordu, zorla güzellik olmayacağını erkeklerin küçük beynine sokmak gerekiyordu.

Sinirle güldüm. Etrafımızdaki kalabalık artıyodu. Sonunda dikkatleri çekebilmiştik demek ki.

Yavaş yavaş sırıtarak Çağrı'nın yanına geldim. O ise alaycı gülümsemesinden hiç bir şey kaybetmemişti.

Boynumu hafifçe yana yatırdım ve onu baştan aşağı süzdüm. Muhtemelen 1.78 boylarındaydı, bu iyiydi.

Güldü "Noldu tombik sende mi kapıldın bana?" dedi.

Dudaklarımı birbirine bastırdım ve kafamı aşağı yukarı salladım. Az sonra yapacaklarımla tombiği g*tüne sokcam ben, bekle sen.

Hiç beklemediği bi anda erkekliğine kaldırdığım ayağımı hızla geçirdim.

Acı dolu iniltisi etrafta uğultu başlatırken, iki büklüm olmuş ona daha da yaklaştım. Yere dizlerinin üstüne çöktüğünde memnunca sırıttım. Pardon ama böyle bir şeref yoksunun döllerinin gelecek nesillere aktarılmasını engellediğim için teşekkürü hak ediyordum.

Şu an hemen hemen eşitlenmişti boylarımız, sinirim hala gitmediği için, yakalarından kavradığım gibi kafamı burnuna gömdüm. Acıyla inleyip bi elini de burnuna attı.

Ulan keşke az daha hızlı geçirseydim de kırılsaydı, yazık oldu.

Sinirle söylenmeye başladım"Lan şerefsiz, senin gücün anca kızlara mı yetiyor?" dedim sonra İpek'e kısa bir bakış attım. Mete onu göğsüne çekmiş kafasını okşayarak sakinleştirmeye çalışıyor, Oğuzhan ise pür dikkat bize bakıyordu.

Bir kaç adım ötemdeki hâlâ iki büklüm olan Çağrı'nın üstüne yürüdüm.

"Olum sen bırak İpek'i, herhangi bir kızı sıkıştırdığını göreyim, kırarım lan o parmaklarını" diye tısladıktan sonra, etrafımdaki kalabalığa döndüm. Bu sefer ben alaycı bir üslup takınıp.

"Ooo, sayın öğrencilerimizin dikkatini çekebilmişiz sonunda, bu ilgiyi az önce Çağrı denen şerefsiz İpek'i sıkıştırdığında da gösterseydiniz" dedim. Herkes bana şaşkınca bakarken bu sefer kükredim.

"Siktirin gidin lan, ne bakıp duruyosunuz hâlâ!" diye bağırdım hırsla, herkes yavaş yavaş dağılmaya başladı. İnsanın bir abisi bide erkek kardeşi olunca böyle oluyo fazla küfrediyodum.

Arkamı döndüğümde Oğuzhan öfkeyle Çağrı ya yürüyüp yumruk attı. Onu iyi bi benzetirken ben İpek'e döndüm yanına yaklaştığımda bir anda bana sarılmasıyla kala kalsamda, çabuk toparladım.

Boyu benden biraz uzun olduğu için eğilmişti, bende vakit kaybetmeden sardım kollarımı ona, sırtını sıvazlamaya başladım.

Rahatlayana kadar bırakmadım, sonunda iç çekmeye başladığında konuştum.

"Kız azcık eğil, bağrıma basayım seni, malum boyum kısa" son sözlerimi acıklıymış gibi söylediğimde kıkırdadı ve dediğimi yaptı, saçını okşadım.

"1.55 olmak çoook zor arkadaş" dedim ağlamaklı bir sesle, tekrardan kıkırdadı. Bu sefer onu kendimden biraz uzaklaştırdım gülen yüzünü avuçlayıp, ıslak yanaklarını baş parmağımla sildim.

"Kız sen gülüncede ne kadar güzel oluyormuşsun, benim yönelimlerimi değiştirme, lezbiyen olmak istemiyorum" deyip dudağımı büzdüğümde, benden ayrılıp güçlü bir kahkaha attı.

Bizi tebessümle izleyen Oğuzhan ve Mete'ye baktım. Oğuzhan'la gözlerimiz buluştuğunda, bana minnet ve anlamadığım bi şekilde bakıyordu. Bu sefer gözlerini ilk çeken ben oldum.

İpek'e döndüm "Sizi güldürebildiğime göre benim burdaki görevim bitti efenim" deyip sanki eteğim varmışta tutuyormuşum gibi yapıp hafif eğildim.

Kıkırdadığında arkasındakileri işaret parmağımla gösterdim. "Seni bu iki yakışıklıya emanet ediyorum ve kaçıyorum" deyip göz kırpıp gülümsedim. O da minnetle gülümsedi. Arkamı dönüp oradan hızla uzaklaşacakken Mete'nin.

"Neden şimdi o, daha iyi anlıyorum" dediğini duysamda umursamadım.

Bilinmeyen numara: Senin varya

Bilinmeyen numara: Kalbin çok güzel...

Bilinmeyen numara: İyi ki, iyi ki seni sevmişim

Bilinmeyen numara: İyi ki seni seviyorum

Bilinmeyen numara: İyi ki seni seveceğim



Düzenlendi ✔

1.55  | Yarı Texting Where stories live. Discover now