Bölüm-14

74.5K 4K 948
                                    

Gözlerimi gözlerine kenetlediğinde, yutkundum, fazlasıyla yoğun ve anlamadığım bir şekilde bakıyordu.

Bir tarafım bu duruma gerilirken diğer tarafım memnundu.

"Ha-Hayır" diye kekeledğimde dilimi ısırdım ardından boğazımı temizleyerek devam ettim.

"Hayır, öyle davrandığımı fark etmedim özür dilerim" Yalan!

"Sorun değil"dedi ve gülümsedi. Hadi ama, bu çocuk böyle gülümserse ben gardımı ayakta tutamazdım ki.

Ona haksızlık yaptığı bildiğim için derin bir nefes aldım. Böyle çocuksu davranmamın kimseye yararı yoktu, o yüzden bende ona kocaman gülümsedim.

Bize hamburger alıp geldiğinde kaşlarımı çattım. "Parasını ben verirdim" dedim.

Boşver dercesini elini salladığında yerimde huzursuzca kıpırdandım bunu anlamış olacakki "Sende sonrasında bana bir şey ısmarlarsın" dedi memnuniyetle gülümsedim.

Yemeğimizi gülüşerek sohbet ederek yiyorduk. Onun yemekerine baktığımda mayonezinin bittiğini gördüm,ben mayonez sevmezdim o yüzden dokunmamıştım onlara.

Mayonezleri açarak masada ona doğru uzandım. Saçlarım önümü kapattığında kafamla arkaya atmaya çalıştım olmayınca Oğuzhan'ın eli kulağımın arkasına sıkıştırdı saçlarımı.

Ona baktım, gülümsedi istemsiz bende gülümsedim. Mayonezleri koyarak geri yerime oturdum.

"Neden bana verdin? " dediğinde omuz silktim "Sen seviyorsun, bitirmişsin, ben pek sevmem" dediğimde, gülümsemesi genişledi.

Yemekler bitmiş, sessizlik oluşmuştu. İkimizde susmuştuk. İlk kim sessizliği bozsa diye düşünürken Oğuzhan konuştu.

"Kendime bi kaç parça bir şey almak istiyorum, bana yardım eder misin?" dediğinde ilk önce şaşırsamda gülümsedim ve kafamı olumlu anlamda salladım.

Birlikte bi giysi mağazasına girdiğimizde ben hemen onun için bakınmaya başladım. Elime lacivert bi jean aldım. Üstüne de biraz bakındıktan sonra siyah bi kapşonlu sweet aldım. Ona doğru döndüğümde beni büyük bir dikkatle izliyodu. Elimdekileri gösterip "Nasıl" dedim. Güzel deyip gülümsedi. Gülümsedim.

Seçtiklerimi bi elimi dirseğimi kırarak askı gibi yaptım ve diğer kıyafetlere baktım. Bir kaç bir şey daha seçip koluma astım. Gömleklerin oraya doğru gittim. Acaba beyaz gömlek sever miydi? Ona sormak için arkamı döndüğümde burun buruna geldik, ellerini dizlerine yaslamış ve küçük bir çocuğun hevesiyle bana bakıyordu.

Onun bakışları bir şey söylemek için araladığım dudaklarıma kaydı. Ben ise zorla onun gözüne bakmaya çalışıyordum. İstemsizce dudaklarımı yaladığımda tekrardan yutkundu.  Eğer biraz daha bu durumda olursak hiç iyi şeyler olmayacaktı.

Bu garip atmosferden çıkmak için bir kaç defa öksürdüm ve yanından sıyrılarak diğer raflara bakınmaya başladım.

Sonra ise onun koyulaşmış gözlerine baktım, şu an karşımda olmasa ve buz mavileri koyu maviye çalınmasa, inanmazdım bu duruma ama işte karşımdaydı ve ben canlı canlı görüyordum.

"Şey... Bunları beğendim bak istersen" dedim gergin bir tavırla. Yanıma geldi, başımı kendime gelmek için iki yana salladım, o da benim gibi kafasını iki yana sallayarak az önce ki saçmalığı unutmaya çalıştı, sanırım.

"Tamam kasaya gidip alalım bunları" dediğinde şaşırdım "Bakmadan mı alacaksın?" dedim sesime yansıyan şaşkınlıkla, omuz silkti. "Sen seçtiysen güzeldir, alıyoruz" dedi, omuz silktim,alsındı banane. Sonra hoşuna gitmediğinde bana bişey diyemezdi.

Kasaya gidip aldıklarını ödemesini bekledim. Dışarı çıktığımızda yürüyorduk ki benim gözüme bi mağazadaki elbise takıldı, kayık yaka, üstünde küçük küçük beyaz çiçekleri olan güzel bir elbiseydi, fakat bana yakışacağını düşünmüyordum, boyum kısaydı, ayrıca göğüslerim büyüktü ve üstümde çok fazla sırıtırdı, normal insanlara dizde bitiyorsa bana bileklerde bile bitebilirdi.

Durduğumu fark eden Oğuzhan bana dönüp baktığım yere baktı, hemen gözlerimi oradan çekerek yürümeye devam edecektim ki, bileğimi kavrayan Oğuzhan'la durmak zorunda kaldım.

"O elbiseyi alıyoruz" dediğinde "Ne?" gibi anlamsız bir kelime çıktı ağzımdan. Umursamadı ve yürümeye başladı.

Bileğimdeki elinden kurtulmaya çalışıyo bi yandan da söyleniyodum. "Oğuzhan istemiyorum bırakır mısın?"

"Oğuzhan hayır! "

" Ya bırak istemiyorum!" bütün söylenmelerimi umursamadan bileğimi daha sıkı tuttu ve yürütmeye devam etti. Mağazaya girdiğimizde hala onun elinden kurtulmaya çalışıyodum. Yanımıza bizim yaşlarımızda bi çalışan geldi. Muhtelen haftasonu burada çalışıyodu. Kızın gözleri sadece Oğuzhan'ı görüyodu. Gülümseyerek "Hoşgeldiniz" dedi sadece 'Oğuzhan'a' Oğuzhan kıza kısa bi bakış atıp, boşta olan eliyle elbiseyi işaret etti ve "Bu elbiseyi arkaşıma uygun olanını getirirmisiniz" dediğinde kız sanki beni daha yeni farkediyomuş gibi Oğuzhan'ın elinden hâlâ kurtulmaya çalışan bana öyle bi bakış attıki. Gözlerindeki küçümseme elle tutulacak cinstendi. Kibirle beni süzdükten sonra yanımızdan tamam diyerek ayrıldı. Kan beynime sıçramıştı. Hızla Oğuzhan'ın elinden bileğimi çektim ve akmaya müsait olan gözyaşlarımı rahat bıraktım.

"Teşekkür ederim"dedim öfkeyle. Ardından devam ettim "Hayatımda hiç bu kadar aşağılandımı hatırlamıyorum, üzgünüm ama o elbiseyi giyerek, senin küçümseyen bakışlarınla seni tatmin edemiceğim" dedim ve lafımı bitirir bitirmez ağzımdan bi hıçkırık koptu. Onunda kaşları çatıldı, buz mavisi gözleri öfkelendi. Ona daha fazla bakmadan koşarak çıktım. Oda peşimden koşmaya başladı.

Arkamdan onun adımı seslendiğimi duyuyordum ama umursamadım. Etrafımızda bazı bakışlar - çoğu bakış- bize dönsede umursamadım. Ben küçük olduğum için kolaylıkla aralarından sıvışıyodum ama o sürekli birilerine çarpıyodu. Bunu arkamdan gelen seslerden anlıyodum.

En sonunda çarptığı bir adam onu tutunca bana da atlatmak için fırsat doğdu. Hızla bir kaç mağaza geçtim. En sonunda kalabalık bir yer gördüğümde aralarına karıştım. Muhtemelen Oğuzhan beni bulamayacağı için diğerlerini bulacak, arıyacaklardı. O yüzden telefonumu çıkardım ve mağazanın yanına taksi çağırıp, telefonumu uçak moduna aldım. Hiç birisi umrumda değildi.

Eve geldiğimde annem teyzemlere gideceğini söylediği için içim rahattım. Genellikle haftasonumuzu beraber geçirirdik ama benim dışarı çıkacağımı duyduğunda kadın sevinmiş, 'gidin gidin' demişti.

Hemen odama çıktım. Üstümdekileri çıkarıp soğuk bir duşun altına girdim. Kafam bir yandan çok dolu bir yandan ise çok boştu. Hiç bir şey düşünmemek için kendimi zorladım. Şu an tek yapmak istediğim, uzun bir uykuya dalmaktı. Duştan çıktığımda saçımı kurutmakla falan uğraşmadım. Direkt kendimi yatağa attım ve beni bekleyen huzura kendimi bıraktım.



Düzenlendi ✔

1.55  | Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin