Bölüm-36

61.7K 3.3K 1.3K
                                    

Heyecanımdan dolayı terleyen avuç içlerimi tekrardan siyah kot pantolonuma sürttüm. Şu an ne kafasını omzuma yatırmış Oğuzhan, ne de kulağıma taktığı sakinleştirici şarkı etki ediyordu, fazlasıyla gergindim.

Oğuzhan otobüs beklerken telefonumu almıştı. Çocuk şifremi biliyordu arkadaş, hiç zorlanmadan telefonumu açmış, benim şaşkın bakışlarımı umursamamış ve ardından ana ekranımda kendisinin fotoğrafını gördüğünde mal mal sırıtmıştı.

Ardından annemi aramış "Merhaba efendim ben damadınız Oğuzhan, dünürünüz gelinini görmek istiyor. İzniniz olursa bu akşam Melis bizimle akşam yemeği yiyebilir mi?" demişti. Tabi anneme Oğuzhan'ı biraz çıtlattığım için az buz biliyordu.

Oğuzhan'la biraz konuşup izin verdikten sonra telefona beni istemişti ve 'bu konuyu eve gelince konuşacağız küçük hanım, ayrıca bende damadımı görmek istiyorum' demişti. Ne deyim bünye bu kadar şoku artık garipsemiyordu. Onu onayladıktan sonra telefonu kapatmıştım. Sonuç : Şu an Oğuzhan'la otobüste kayınvalidemin yanına gidiyorduk.

Ben gerginlikle camdan akıp giden yolu seyrederken elimin üstündeki sıcaklıkla bakışlarımı ellerimize indirmiş ardından hâlâ gözleri kapalı Oğuzhan'a döndürmüştüm.

Sağ eli, küçük sol elimi büyük eline hapsetmiş ve yavaş yavaş okşuyordu. "Rahatla, annem aynı senin gibi sevimli biridir" dediğinde "Benim gibi sevimliyse boku yedim desene Oğuzhan" dedim endişeyle.

Oğuzhan bu dediğime kıkırdamış ardından diğer eliyle kafama hafifçe vurarak "Gerzek gerzek konuşma" demişti. Derin bi nefes aldım. Oğuzhan'ın o kendine has kokusu burnuma ilişti, insanı ferahlatıyordu. Saçlarından gelen güzel nane kokusuyla rahatlamak için burnumu saçlarına gömdüm, derin nefesler aldıktan sonra şefkatli bir öpücük kondurdum.

Oğuzhan'ın yüzüne baktığımda yüzünde güzel küçük bir tebessüm oluşmuştu. O gülümsediğinde -zaten yanında olduğum için hızlı atan kalbim- dahada hızlandı ve benimde yüzümde tebessüm oluştu. Derlerdi de inanmazdım, insan gerçektende sevdiğinin mutluluğuyla mutlu olabiliyormuş...

...

"Kardeşin vardı, o nerde?" dedim. Oğuzhan gülümseyip elimi daha sıkı kavradı. Sanırım onun hakkında bir şeyleri öğrenme çabam hoşuna gidiyordu. "Adı Ece, 6 yaşında. Muhtemelen okuldan gelince yemeğini yemiş ve oyun oynadıktan sonra uyumuştur"dedi 'hmm' gibi bir ses çıkarıp" baban? " dedim, bunu dememle yüzünü hızla bana döndürmüştü.

Ben ise bu sefer önüme bakıyordum.

Yanii artık eskisi gibi acıtmıyordu. Kalbimdeki sızıyı saymazsak...

Oğuzhan'a dönüp gülümsediğimde bariz bi şekilde rahatladı."O bugün mesaiye kalıyor. Bu akşam bizimle olamayacak maalesef" dediğinde başımı onaylar anlamda salladım.

İstemsiz merak ettiğim bi soru ağzımdan çıkıverdi "Annenin boyu kaç?" bana kısa bir bakış attı gülümsemesini eksik etmeden "1.55" dediğinde, gözlerim büyüdü ve gururlu bi edayla göğsümü gerdikten sonra yumruk yaptığım sağ elimi iki kez sol tarafıma vurup. "Helal kayınvalideme bee" dedim, Oğuzhan durmuş ve boş sokağı inletecek bir kahkaha atmıştı.

Aklıma gelenle kaşlarımı derince çatıp Oğuzhan'a döndüm. "Lan sırık o zaman senin bu boy ne?" dedim sorgulayıcı sesimle. Sırıtıp "Babamın boyu 2 metre" dediğinde "Hasiktir" demiş ve hızla elimi ağzıma kapatmıştım.

Oğuzhan tekrardan kahkaha attığında yanaklarım kızardı. Hep şu Çınar hödüğüyle Ali öküzünün yüzünden oluyordu. Onlar alıştırdı arkadaşlar ben yoksa küfürün k'sini bilen insan değilim.

1.55  | Yarı Texting Where stories live. Discover now