Bölüm-33

61.8K 3.4K 926
                                    

Önümdeki döner ağzımı sulandırsada diyetimi de bozmak istemiyordum. Oğuzhan'ın 'yemezsen sana yapacağı bilirim' bakışları beni daha da geriyordu. Bana doğru döndü sandalyemin kenarlarından tutup hızla da beni kendine döndürdü.

Tam dudaklarıma uzanmışken "Yeter lan" diyen Ali'yle durdu. "Ne bu olum sabahtan beri bacımı sömürüp durdun" dedi sahte siniriyle ve ardından devam etti. "Aile var burada aile" diyerek ayranının pipetini Oğuzhan'a fırlattı.

Ben gülmemek için dudaklarımı dişlerken, diğerleri kahkaha atmaya başlamıştı. Oğuzhan garibim bozulmuştu. Ama kıyamam kii.

Oğuzhan Ali'ye ters ters bakarken ona doğru uzandım ve dudağına minik bir buse kondurup geri çekildim. Hızla bana döndü ve kocaman gülümsedi.

Onun koluna girip kafamı koluna yasladım ve Ali'ye dil çıkardım "Karışma benim sevgilime" diyerek kedi gibi mırıldanarak kafamı Oğuzhan'ın koluna sürttüm.

O hoş bir kahkaha atarken, bir kaç iç çekme sesi duymamla hızla kolundan kalktım ve onun ağzının üstüne bir tane geçirdim. O şaşkın şaşkın bana bakarken "Elalemin içinde gülme çocuk" dedim, ters ters, yine gülecekti ki son anda yanaklarının içini ısırarak kahkahasını bastırdı.

"Ayh haspam! Görmemişin sevgilisi olmuş..." diyip kollarını göğsünde kavuşturduktan sonra burnunu kıvırıp 'hıh' layarak başka tarafa dönen kardeşimle sırıtıp konuştum.

"Kıskanma köpek, senin bendeki yerin ayrı" dedim ve devam ettim. "Bilirsin hayvan sevgim bir başkadır" dediğimde hızla şok olmuş bir şekilde bana döndü ve ben daha ne olduğunu anlamadan karşıdan uzanıp birden saçımı çekti. Ben ufak bir çığlık atarken, Oğuzhan çoktan bana dönmüş ve onun çektiği yeri okşamaya başlamıştı.

Ona sinirle bakarken Ali konuşmaya devam etti. "Bak enişte dedim, bağrıma bastım ama bu ne ya ayrımcılık var burda" diye o saçmalamaya devam ederken, ben ise Oğuzhan'ı izliyordum, saçımın çekildiği yeri şefkatle okşayan adamla bu sefer ben derin bir iç çektim o gözlerimin içine bakıp "İyi misin güzelim?" derken ister istemez sırıttım, bu büyülü anımızı bozan ise yine muhteşem arkadaşlar olmuştu.

"Allah'ım sabahtan beri bu ne, mıç mıç mıç. Öğk ne tarafa kusucam" diyen Mete'yle ben bu sefer sinirle ona bakıyordum.

Sabahtan beri sessiz olup arada kaçamak bakışlarıyla kardeşimi yiyen İpek suskunluğunu bozdu ve konuştu. "Haklı"

Oğuzhan alınmış bir şekilde beni kollarıyla sardı ve Ali'nin çektiği yeri öptükten sonra konuştu.

"Aşk olsun kardeşim, ben kaç gündür, kaç haftadır, kaç aydır hatta ve hatta kaç yıldır bu anlarımızı bekliyorum biliyor musun sen? Şu artık kollarımda olan küçük bedeni öpüp koklayabilmek için iki yılımı verdim. Şimdi bu mu tavrın?" dedi Oğuzhan hepimizin gülümsemesi soldu. Mete Oğuzhan'ın koluna bir tane geçirip hemen çıkıştı.

"Şaka yapıyoruz olum, bilmiyormuyum sanki senin çektiklerini, asıl sana aşk olsun, bir de ciddiye mi alıyorsun?" dediğinde gözlerim doldu, haklıydı Oğuzhan benim gerildiğimi fark ettiğinde sinirle Mete'ye bakıp kaş göz işareti yaptı.

Oğuzhan'dan ayrıldım ve her ne kadar sözlerle bi güzel karnımı doyurmuş olsamda önümdeki dönerden küçük ısırıklar almaya başladım."Melis ben seni üzmek istemedim, öylesine söylediği-" diyen Mete'nin sözünü kestim.

"Bana açıklama yapmana ya da özür dilemene gerek yok Mete, haklısın ve haklı olduğun konularda özür dileme" diyerek yemeğime geri döndüm.

Aklıma Semih geldiğinde boğazıma kocaman bir yumru oturdu. Acaba o beni kaç aydır seviyordu? Ya da kaç yıldır? Zordu... sevdiğin kızın sana abi demesi gerçekten zordu. Ya da ne bileyim sevdiğin kişinin seni sadece abin yerine koyması,başka sevgilisi olması, başka birini sevmesi, ben söylerken bile canım sıkılırken onun yaşıyor olması..Vicdanımı sızım sızım sızlatıyordu.

Hadi şimdi Oğuzhan bana kavuşmuştu, ama Semih...

Derin bir nefes aldım ve yemeye devam ettim.

...

"Oy hoş geldin yavrum, gel gel bakem" diyen teyzemle ayakkabılarımı çıkartarak içeri adımladım. Teyzem her ne kadar çok güzel ve zarif bi kadın olsada içindeki analık duygusu ağır basıyordu.

Onunla sarılırken belimi ve kıymetlimi avuçlayarak kontrol yaptı. "Kız sen zayıflamışsın ya" bileğimi baş ve işaret parmağıyla tutan ve ilk defa bilek görüyomuşcasına inceleyen teyzemle ister istemez güldüm.

"Kız bu ne? Ne bu kız? Bi deri bir kemik kalmışsın yavrum, benim acil seni besiye çekmem lazım" diyen teyzemle başımı olumsuz anlamda sallayarak kahkaha attım.

Ayak üstü bana ayar çektikten sonra "Ben ikizleri çağırayım" diyen teyzemle hemen onu durdurdum. "Sen dur teyze ben onlara süpriz yapayım hadi sen git" dedim. Onu gönderdikten sonra onların odasına doğru adımladım.

Ağlama ve konuşma sesleri geliyordu ister istemez daha çok yaklaştım kapıya ve dinledim.

"Ya nasıl Melih? Nasıl ya?" dedi ve hıçkırdı "Ulan 10 sene, 10 senedir seviyorum, o küçücük bir şeyken abi abi diye peşimde dolaşırken bile ben onu kardeş yerine koyamadım, şimdi,şi-şimdi,sevgilisi var-" kesik kesik nefesler aldıktan sonra devam etti. "En kötüsüde ne biliyor musun? Mutlu! Melis eskisi gibi mutlu! Ben ne yapacağım? Yapamam bencillik yapamam o bu kadar mutluyken ben bencillik yapamam Melih" dedi koskoca adam hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Erkekler ağlamaz tabusunu bu gece şimdi yerle bir ediyordu. Bende ağlıyordum...

"Geç kaldım, ben Melis'e geç kaldım..."




Düzenlendi

1.55  | Yarı Texting Where stories live. Discover now