Illéa ülkesinde tüm gençler doğdukları günden beri sınıf atlamanın peşinde. Paha biçilmez mücevherlere, göz alıcı takımlara ancak bu şekilde sahip olabilecekler. Bunun için tek bir şansları var: Seçim. Kıyasıya bir mücadeleyle geçen Seçim'i kazanman...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Saraya geri dönmek, inanılmaz derecede doğru hissettiriyordu. Daha önce görmediğim bir hizmetçi, paltomu almak için bekliyordu ve Yoongi, bir muhafızın yanındaydı, sabah olduğund ageziyle ilgili tam bir rapor sunacağını usulca açıklıyordu. Merdivenlere yöneldim ama bir diğer hizmetçi, beni durdurdu.
"Resepsiyona gitmek istemiyor musunuz beyefendi?"
"Pardon?" Eve dönüşümün, muhteşem bir şekilde kutlanması falan mı gerekiyordu?
"Seçilenler Odası'nda Lordum. Sizi beklediklerinden eminim."
Umduğum açıklama bu değildi ama merdivenlerden geri indim ve köşeden dönüp Seçilenler Odası'na yöneldim. Tanıdık koridorlardan geçmek, hayal edebileceğimden daha yatıştırıcıydı. Tabii ki hâlâ babamı özlüyordum ama ne yana dönsem bana onu hatırlatan şeyleri görmemek hoştu. Eve dönüş olayını güzelleştirecek tek şey, yanımda yürüyen Taehyung olurdu.
Ona haber gönderme olasılığını düşünürken Seçilenler Odası'ndan yükselen vahşi sesi duydum. Bu ses, beni şaşırtmıştı. Yüksekliğine bakılırsa, Illea'ın yarısı içeride bekliyordu. Tedirginlikle kapıyı açtım. Tiny -burada ne arıyordu?- saçımın ucunu gördüğü anda odaya seslendi.
"Geldi! Hoseok geri döndü!" Oda, tezahüratlarla yıkıldı; çok şaşırmıştım. Emmica, Ashley, Bariel... Herkes, buradaydı. Gözlerimle taradım ama yararı yoktu. Marlee, buna davet edilmezdi.
Seokjin tarafından hızla çekildim, bana sıkıca sarıldı. "Ahh, seni küçük kaltak, bunu yapabileceğini biliyordum!"
"Ne?" diye sordum. Yeterince hızlı konuşamadı. Saniyenin yarısı kadar bir süre sonra Jungkook, bana sarılıyor ve neredeyse kulağımın içine bağırıyordu. Nefesinin kokusu, bayağı içtiğini belirtiyordu ve elindeki kadeh de bırakmaya niyeti olmadığını onaylıyordu.
"Biziz!" diye bağırdı. "Taehyung, yarın nişanlandığını duyuracak! İkimizden biriyle!"
"Emin misin?"
Seokjin, "Bakehyun ile dün tekmeyi yedik ama tüm seçilenleri, kutlama yapmaları için geri çağırdı, yani biz de burada kaldık," diye onayladı. "Baekhyun, bunu pek iyi karşılamadı; ailesiyle ilgili durumun nasıl olduğunu biliyorsun. Başarısız olduğunu düşünüyor."
Gergin bir şekilde, "Peki ya sen?" diye sordum.
Omuz silkti ve gülümsedi. "Eh işte."
Buna karşılık kahkahayı bastım ve bir dakika sonra elime bir içki tutuşturulmuştu.
"Jungkook ve Hoseok'a, geride kalan son seçilenlere!" diye bağırdı birisi.
Haberlerden dolayı başım dönmüştü. Bitirmeye, herkesi evine yollamaya karar vermişti. Ve bunu, ben uzaktayken yapmıştı. Beni özlediği anlamına mı geliyordu? Bensiz durumunun iyi olduğunu fark ettiği anlamına mı geliyordu?
