15.Bölüm

362 63 91
                                    

Fotoğrafçı, "Çok güzel, hanımefendi. Elbise tasarımlarını parmağınızla işaret etmeye devam edin ve diğerleri de bana bakmamaya çalışsın," dedi.

Günlerden cumartesiydi ve tüm Elit, Seçilenler Odası'nda oturma görevinden azat edilmişti. Taehyung, kahvaltıda Cadılar Bayramı partisi ile ilgili duyurusunu yapmıştı ve öğleye kadar hizmetçilerimiz kostüm tasarımları üzerinde çalışmaya başlamışlardı ve fotoğrafçılar da tüm gelişmeleri kaydetmek için ortaya çıkmışlardı.

Şimdi de ben Anne'in çizdiği tasarımlara bakarken doğal görünmeye çalışıyordum ve diğer hizmetçilerim, kumaş parçaları, kutular dolusu payet ve saçmalık derecesinde bol tüyün olduğu masanın başında duruyorlardı.

Biz değişik pozlar verirken kamera da flaşını patlatarak fotoğraflarımızı çekiyordu. Tam bir parça altın renkli kumaşı suratıma doğru tutup poz verecekken, kapıdan içeri bir ziyaretçi girdi.

Taehyung, açık kapıdan içeri süzülürken "Günaydın," dedi.

Elimden olmadan sırtımı dikleştirdim ve dudaklarımdaki gülümsenin tüm suratıma yayıldığını hissettim. Fotoğrafçı, Taehyung'a seslenmeden önce o anı yakalayıverdi.

"Majesteleri, ne büyük bir şeref. Bu genç lord ile poz vermek ister miydiniz?"

"Benim için zevktir."

Hizmetçilerim geri çekildiler ve Taehyung eline birkaç çizim alarak, tam arkamda durdu, bir eliyle kağıtları tutarken bir eliyle de belime dokunuyordu. Bu dokunuşun anlamı büyüktü. Gördün mü, diyordu, yakında tüm dünyanın gözü önünde sana böyle dokunacağım. Hiçbir şey için endişelenmen gerekmiyor.

Birçok fotoğrafımız çekildi ve fotoğrafçı, listesindeki diğer kişilere yöneldi. Bir ara hizmetçilerimin de kendilerine izin vererek, ortalıktan kaybolduklarını gördüm.

Taehyung, "Hizmetçilerin oldukça yetenekliler," dedi. "Bu konseptler harika."

Taehyung'a karşı her zaman olduğum gibi davranmaya çalıştım ama aramızdaki durum değişmişti, aynı zamanda hem daha iyi hem daha kötü bir hal almıştı. "Biliyorum. Daha emin ellerde olamazdım herhalde."

"Aralarında seçim yaptın mı?" diye sordu, masamdaki kâğıtları karıştırırken.

"Hepimiz şu kuş fikrini çok sevdik. Sanırım kolyeme yapılan bir gönderme." Bülbül kolyem, babamın hediyesiydi ve ben kolyemi, sarayda bize sunulan ağır takılara tercih etmiştim.

"Bunu söylemekten nefret ediyorum ama bence Seokjin'de kuşlarla ilgili bir şey seçmiş. Berbat derecede işine odaklanmış görünüyor," dedi.

"Sorun değil," diye cevap verirken omuz silktim. "Tüyler için deliriyor değilim zaten." Suratımdaki gülücük dondu. "Dur bir dakika. Sen Seokjin ile mi birlikteydin?"

Başıyla onayladı. "Sohbet etmek için yapılan kısa bir ziyaretti. Korkarım ki burada da uzun süre duramayacağım. Babam, tüm bunlar için pek hevesli sayılmaz ama Seçim halâ devam ettiği için daha fazla kutlama yapmamızı anlayışla karşılıyor. Ve her şeyi hesaba kattığında, bunun aileler ile tanışmak için çok daha iyi bir yol olduğuna katılıyor."

"Nasıl yani?"

"Eleme yapılması için sabırsızlanıyor ve herkesin ailesiyle tanıştıktan sonra böyle bir eleme yapmam bekleniyor. Ne kadar erken gelirlerse, onun gözünde işler daha iyi olacak."

Birilerini evine yollamanın, Cadılar Bayramı planının bir parçası olduğunu fark etmemiştim. Sadece büyük bir parti olacağını sanmıştım. Bu, kendi kendime gerilmek için hiçbir nedenim olmadığını söylememe rağmen gerilmeme neden oldu. Dün geceki konuşmamızdan sonra ortada bir neden yoktu. Taehyung ile geçirdiğim tüm zamanı düşününce, yaşadığımız en gerçek an oydu.

the selectionWhere stories live. Discover now