14.Bölüm

365 62 141
                                    

Aslında muhteşem ps yeteneklerim ile Hoseok'un saçını kızıl yapabilirdim, ama yapmadım >

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Aslında muhteşem ps yeteneklerim ile Hoseok'un saçını kızıl yapabilirdim, ama yapmadım >.>

"Ben umutsuz vakayım!" Marlee, dert yanıyordu.

"Hayır, hayır, harika ilerliyorsun," diye yalan söyledim.

Bir haftadan uzun bir süredir, Marlee'ye neredeyse her gün piyano dersleri veriyordum ve duyduklarım gittikçe daha beter bir hâle bürünüyordu. Tanrı aşkına, hâlâ notalar üzerinde çalışıyorduk. Bir notayı daha acıyla inletti ve içimin ürpermesine engel olamadım.

"Ah, şu suratına bir bak!" diye bağırdı. "Berbatım. Dirseklerimle çalsam da aynı sonucu elde ederdim herhalde."

"Bunu denemeliyiz. Belki dirseklerinle daha iyi çalarsın."

İç çekti. "Pes ediyorum. Üzgünüm Hoseok, çok sabırlıydın ama kendi çaldıklarımı dinlemekten nefret ediyorum. Kulağa sanki piyano hastalanmış gibi geliyor."

"Daha çok ölüyor gibi geliyor, aslında."

Marlee kahkahalara boğuldu ve ben de ona katıldım. Piyano dersleri almak istediğinde, kulaklarımın acı verici -ama çok komik-bir işkenceye katlanacağını pek bilmiyordum.

"Belki kemanda daha iyisindir? Kemanla çok güzel parçalar çalınabilir," diye önerdim.

"Sanmıyonım. Bende bu şans varken, kemanı parçalarım." Marlee ayağa kalktı ve bir kenara ittirilmiş, okumamız gereken nota sayfalarının ve hizmetçilerimin bizim için bıraktığı çay ve kurabiyelerin bulunduğu ufak masama gitti.

"A, problem değil aslında. Buradaki keman saraya ait. İstersen Seokjin'nin kafasına fırlatabilirsin."

Marlee, "Beni kışkırtma," dedi, ikimize çay doldurdu. "Seni özleyeceğim Hoseok. Birbirimizi her gün görmediğimizde ne yaparım bilmiyorum."

"Eh, Taehyung çok kararsız, yani şimdilik endişelenmene gerek yok."

"Bilmiyorum," dedi, birden ciddileşti. "Direkt gelip söylemedi ama burada bulunmamın sebebinin, halkın bana olan sevgisi olduğunu biliyorum. Seçilenlerin çoğu gittiğinden, halkın karar değiştirip başka bir favori seçmesi uzun sürmeyecektir, o durumda da Taehyung gitmeme izin verecektir."

Kullandığım kelimelere dikkat ediyordum, Taehyung ile arasına koyduğu mesafenin nedenini bana açıklamasını umuyordum ama tekrar bana sırt çevirmesini de istemiyordum. "Bu seni rahatsız etmiyor mu? Taehyung ile birlikte olmayacak olman yani?" Hafifçe omuz silkti.

"Sadece benim için doğru kişi değil. Yarışmadan ayrılmak benim için sorun olmaz ama buradan ayrılmayı gerçekten istemiyorum," diye açıkladı. "Ayrıca, başka birine âşık olan bir adamla birlikte olmak da istemem."

Birden yerimden fırladım. "Kim o..."

Marlee'nin gözlerindeki ifade kazandığı zaferi yansıtıyordu ve çay fincanının arkasına gizlediği tebessüm de yakaladım seni! diyordu.

the selectionWhere stories live. Discover now