28.Bölüm

261 53 87
                                    

1K olmuş ay çöreklerim, çok teşekkür ederim dlskdksşsls

Saray şekil değiştirirken izledim. Neredeyse bir gecede gür Noel ağaçları ilk katın koridoruna dizildiler, çelenkler merdivenlerden sarkıtıldılar ve çiçek aranjmanları, çoban püskülü ya da ökse otu içerecek şekilde değiştirildiler. Garip olan, penceremi açtığımda hâlâ yaz sonu gibi hissettirmesiydi. Saray bir şekilde kar üretebilir mi diye merak ettim. Belki Taehyung'a sorsaydım,bu konuyla ilgilenirdi.

Fakat belki de sormadım. Günler geçti. Taehyung'un tam da istediğim şeyi yapmasına kızmamaya çalıştım ama aramızdaki mesafe buz kesilirken gurur yaptığım için pişman oldum. Zaten olacağı var mıydı diye merak ettim. Yanlış şeyi söylemek, yanlış seçimi yapmak kaderimde mi yazıldı? Taehyung istediğim kişi olsa bile gerçekleşmesi için asla kendimi uzun süreliğine toparlayamayacaktım.

Hissettiğim şeyin ne olduğunu anlayamadan kral, ardında ufak bir ekiple köşeden döndü. Sonrasında her şey mükemmel bir şekilde netleşti. Yokluğu sarayı daha sıcak bir yere dönüştürmüştü ve artık eve döndüğünden tekrar hepimiz kaprisleriyle karşı karşıyaydık. Kuzeyi asilerin Taehyung için heyecanlanmasına şaşmamalıydı.

Kral yaklaşırken eğilerek selam verdim. Yürürken tek elini kaldırdı ve ardındaki adamlar o yaklaşırken duraksadılar, bizi konuşmak için ufak bir hava baloncuğunun içinde bıraktılar.

"Lord Hoseok, bakıyorum da hâlâ buradasınız," dedi, tebessümü ve sözleri, birbiriyle uyumsuzdu.

"Evet Majesteleri."

"Peki, yokluğumda nasıl davrandın?"

Gülümsedim. "Sessizdim."

"İşte uslu bir çocuk." Yürüyüp gitmeye davrandı ama sonrasında bir şeyi hatırladı ve geri geldi. "Son kızlardan birinin ayrıldığı bilgisi, dikkatime sunuldu, katılım için para alan tek kişisiniz, Baekhyun İkiler ve Üçler için ücretler kesildiği anda gönüllü olarak kendi payından vazgeçti."

Bu, beni şaşırtmadı. Baekhyun, Dörttü ama ailesinin lüks otelleri vardı. Carolina'daki dükkân sahipleri gibi paraya muhtaç değillerdi.

"Bence, bu iş sonlanmalı," diye duyurdu, beni tekrar o ana geri döndürdü. "Elbette ki burada bulunma sebebin oğlumu sevmen değilde ücretse." Gözleri, gözlerimi yakıp geçti, kararına karşı çıkmam için bana meydan okudu.

Gülümseyerek, "Haklısınız," dedim, ağzımdaki kelimelerin hissinden nefret ettim. "Adil olur."

Pek didişme olmadığı için hayal kırıklığına uğradığını görebiliyorum. "Anında bu konuyla ilgileneceğim."

Yürüyüp gitti ve beni orada kendim için üzülmemeye çalışırken bıraktı. Gerçekten, adildi. Çek alan tek kişi olmam, nasıl karşılanıyordu? Sonunda zaten bitecekti. İç çekerek odama yöneldim. Yapabileceğim en basit şey, eve mektup yazıp artık para gelmeyeceği konusunda onları uyarmaktı. Kapımı açtım ve ilk defa hizmetçilerim tarafından tamamıyla görmezden gelindim.

Biraz kâğıtla bir kalem aldım ve alt kata yöneldim.

"Taehyung, gerçek bir randevuya çıkabilir miyiz? Sarayın dışında bir yerlerde?" Anında Jungkook'un sesini tanıdım.

Cevap verirken sesine yansıyan tebessümü duyabiliyordum. "Keşke çıkabilseydik tatlım ama işler sakinken bile bu zor olurdu."

Sevgi dolu bir şekilde, "Seni, prens olmadığın bir yerde görmek istiyorum," diye mızıkçılık etti.

"Ah ama ben, her yerde prensim."

"Ne demek istediğimi biliyorsun."

"Biliyorum. Bunu sana sunamadığım için üzgünüm, gerçekten. Sanırım seni, Elit olmadığın bir yerde görmek hoş olurdu. Fakat yaşadığım hayat bu." Sesi, biraz hüzünlendi.

the selectionWhere stories live. Discover now